Episode 3: The Ground Beneath My Feet

55 7 0
                                    


Gözlerini açtığı an içini büyük bir korku kapladı. Etrafına bakındı hemen ancak hiçbir şey göremedi. Simsiyah bir kutunun içine hapsedilmiş gibi hissetti. Sağa doğru iki adım attı ve etrafında dönerek ufak bir farklılık aradı.

"Kimse yok mu?" diye sordu sakince. Hiçbir şey görememesi ve duyduğu yoğun sessizlik kalbinin her saniye daha da hızlı atmasına sebep oluyordu. "Hey!"

Kuruyan dudaklarını yaladı ve nereye gittiğini bilmeden karanlığın içinde ilerlemeye başladı.

"Kimse yok mu!?" diye tekrarladı sorusunu. Bu sefer sesini biraz daha yükseltmişti. Burada yalnız gibi görünse bile birinin olma ihtimalini düşünerek şansını deniyordu.

Ayağını sert bir cisme çarpmasıyla sendeledi ancak dengesini koruyabildi ve gözlerini kısarak yerde ne olduğunu anlamaya çalıştı. Fakat hâlâ gördüğü karanlıktan başka bir şey değildi. Bir adım geri gitti. Başını yerden kaldırıp sağına soluna bakındı yeniden. Kendisini deliriyor gibi hissetmeye başladı o an. Hiçlikteydi. Karanlık ve sonu olmayan bir hiçlik. Nereye gideceğini, çıkış yolunu nasıl bulacağını bilmiyordu. "Peki ya bir çıkış var mı?" diye geçirdi içinden. "Bu sonsuz karanlığın içinde beni buradan çekip kurtarabilecek bir ışık var mı?"

Titrek bir nefes alıp verdi. Sorular aklında bir sarmaşık misali kök salıp büyümeye başlarken ufak, çok tiz bir cızırtı duyuldu. Kesinlikle bu sesi duyduğuna emindi! Tabii, gerçekten de delirmediyse.

Gözlerini kapattı yavaşça. Sesi bir kez daha ve daha net duyabilmek için saniyelerce nefesini tuttu. Sonucunda ise şans yüzüne gülmüştü. Cızırtıyı tekrardan duyabilmeyi başarmıştı! Gözlerini açtı ve hâlâ duyulan sese kulak kabarttı. Hemen ardından kaşları çatıldı ve başını ayaklarına eğdi. Hiçbir şey görememesi sinirini bozuyorken şimdi de duyduğu sesin tam ayaklarının altından geliyor olması bardağı taşıran son damla olmuştu. Tutmuş olduğu nefesini bir anda vererek geriye doğru büyük adımlar attı. Her bir adım atışında ise ses daha yüksek duyulmaya başlıyordu. Kalbi, göğüs kafesini kırmaya çalışıyor gibiydi. Daha önce asla bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Normalde hissettiği korkular gibi değildi bu seferki. Bilinmezlikti. Sonu olmayan...Ne olacağını, ne olduğunu bilememekti korktuğu.

Hâlâ geri geri adımlar atmaya devam ederken duyduğu ve bir kurtuluş olarak sımsıkı tutunduğu ses, şimdi kulaklarını kanatacak raddede bir tizliğe ulaşmıştı. Buna dayanabileceğini sanmıyordu. Ellerini kulaklarına koydu, dişlerini sıktı. Ve geriye doğru son bir adım attığında duyduğu tiz ses, etrafında oluşan ufak ışık hüzmesiyle patlarken durdu.

Gözlerini kırpıştırarak ellerini kulaklarından yavaşça çekti, dişlerini gergin bıraktı. Derin bir nefes alıp cılız ışığa odaklandı. Son kez sağına ve soluna baktı. Birkaç dakika önce durduğu yerde duymaya başladığı sesin yerine geçmiş olan ışık dışında her yer karanlıktı ki o ışık bile zar zor belli oluyordu. Öylesine minik ve cılızdı ki...Yaşamak için son nefeslerini harcar gibiydi adeta.

Birkaç saniye önce geri geri yürüdüğü yolda dikkatli ve küçük adımlar atarak ilerliyordu. Işık bazen sönecek gibi görünüyor ama pes etmeyerek son gücüne kadar yanmayı sürdürmeye çalışıyordu. Bu durum kalbinin teklemesine neden oluyor ve bulduğu umut ışığını kaybedecek olma korkusunu da beraberinde getiriyordu. Bu korkusuna rağmen son birkaç saniyesi kaldığını belli ederek yanan ışığın iki adım önünde durdu. Sertçe yutkunup ağır hareketlerle çömeldi. Başını eğip ışığa daha yakından baktığında ise etrafındaki ufak kırık camları fark etti. Sağ elini uzatıp cama dokundu dikkatle. Parmağının değmesiyle cam, çatladı ve diğer parçaların yanına, yere düştü. Işığın etrafında kalan son cam parçasının düşmesiyle ışık aniden parladı. Görüşü netleştiği için Tanrı'ya şükretti ve hemen doğrulup gözleriyle etrafta bir çıkış yolu bulmaya çalıştı. Şu an hâlâ yanmakta olan ışık ve yerdeki ufak camlar dışında hiçbir şey yoktu. İçi yeniden umutsuzlukla dolarken bakışlarını ışığa çevirdi. Gördüğü şey ise damarlarındaki kanın çekilmesine sebep oldu. Ve o an ışığın kaynağının ne olduğunu anladı: Işık, kaza yaptığı bariz belli olan bir motorun kırık farından geriye kalan tek şeydi. Gözleri dolmaya başlarken yerdeki cam kırıklarına çevirdi bu sefer bakışlarını. Çoğu toplu olarak ışığın hizasında, yerde öylece dururken bazı parçalar bir yol çizer gibi motordan uzaklaşıyordu. Tam parçaları takip edecekken ışığın sönmeye başlaması yüzünden durdu.

State Of GraceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin