Turning Point

Começar do início
                                    

"Seni görmek çok güzel," dedi mutlulukla ve onu kendinden uzaklaştırdı, birazcık sinirli bir tonda konuştu. "Okulda olman gerekmiyor mu senin?"

"Bu hafta başlamıyoruz, şu an dönmeden önce birkaç arkadaşımı ziyaret ediyorum." Nicole yerinde zıpladı ve tekrardan Gerard'a sarıldı, boynundeki ellerı sıkılaştı.

Gerard güldü ve omuzlarını sıktı, "Bu senin son yılın değil mi?"

Geri çekildi ve kafasıyla onayladı. "Mezuniyet sonrasında da planlarım da var."

"Bu harika!" Gerard falaca gülümsedi ki bu onun yüzünü acıtmıştı. "Seninle gurur duyuyorum."

Nicole elini önemsizmiş gibi havada salladı. "Sende neler var? Bana hiç anlatmadın maillerinde. Yoksa buradaki yeni bi kilisede misin? ya da- oh"

Nicole'un gözleri Gerard'ın boğazının oraya kitlendi ve yüzü düştü. Gerard elini içgüdüsel olarak yukarıya çıkarttı ve yakasında collar* ın olmadığını fark etti. Sadece Frank'in Day of the Dead tişörtü vardı.

"Hayır, hayır" dedi Nicole yüzündeki stres gözler önündeydi. "Hayır, onlar benim yüzümden yapmadılar değil mi, yapmadılar."

"Hayır!" dedi Gerard hızlıca, ellerini ellerinin arasında aldı ama açıklamaya kalmadan Frank yanlarına ulaşmıştı,bir eliyle neredeyse tamamı dolu olan market arabasını itiyordu, diğeri ile de listeyi tutuyordu, gözleri listeye odaklanmıştı.

"Evvet, senin de dediğin gibi hiç mısır gevreği kalmamış ama köşedeki marketi deneyebiliriz. Nohutlar özel indirimdeymiş bu yüzden bayağı bir şey taşımaya hazır o-" kafasını listesinden yukarı kaldırdı ve bir elini saçlarına attı. "Özür dilerim, bölmek istemedim."

Gerard hızlıca cevap verdi. "Hayır, bölmüyorsun."

Frank listeyi açtı ve yine katladı. Saçındaki eliyle daha fazla saçlarını karıştırdı. "Şu an tanımadığım birinin elini tutuyorsun."

"Oh," Gerard Nicole'un ellerini onu yakıyormuşçasına bıraktı. Kötü hissetmişti çünkü Nicole birazcık üzgün görünmüştü ama bi yandan da Frank'in arada sırada olan kafasındaki şimşekleri hissedebiliyordu ve burda ne döndüğünü anlayan tek kişi Gerard'dı. "Bu Nicole," hızlıca söyledi. "Şeyden-"

"Gençlik Bakanlığından, Aman Tanrım," dedi Frank, aydınlanmıştı ve bir elini market arabasından çekip Nicole'e onu hayatı boyunca tanıyormuş gibi sarıldı.

"Uh," Nicole Frank'in omzundan Gerard'a baktı. "Peder?"

"Bu Frank," dedi Nicole'e ve ikisi de Gerard'a bir şeyler daha beklermiş gibi baktı.

"Frank benim," Gerard başladı ama sonrasında tam olarak ne demesi gerektiğini bilemedi. Frank partner kelimesinden nefret ediyordu, lover (aşık) kelimesi de tam anlamıyla kapsamıyordu, ki Gerard bunu sesli söyleyebileceğinden emin değildi. Her ne kadar doğru olsa da Gerard Frank'in onun ruh eşi olarak çağrılmasından hoşlanıp hoşlanmayacağını da bilmiyordu. Gerard ilk defa Frank'i onu Peder olarak bilen birine tanıtacaktı ve Frank'in ona ne ifade ettiğini açıklayacak tam bir kelime de yoktu. Frank daha fazlaydı.

"Erkek arkadaşım." Sonunda söylemişti ve Nicole'un suratında tuhaf ve şaşkın bir ifade vardı ki Gerard anlayabiliyordu çünkü Frank gerçekten güzeldi, eşofmanıyla nohut standında durduğunda bile.

"Erkek arkadaş," Nicole tekrarladı, açıkça büyülenmişti ve o an Gerard'ın onun rahip olmasını bekleyen bir kişinin gözünde rahip olarak görünmediğini anladığı ilk andı, tutumlu hayat arkadaşına çaktırmadan alışveriş sepetine pahalı sebzeleri gizlice koyan bir adam gibi gözükmek yerine. Mide bulantısı, özgürlük ve korku arasında adeta bir hız treni edasıyla gidip geldikten sonra uzun zamandır sessiz olduğunu fark etti çünkü frank, yeniden, sinirden köpürmeye başlamıştı. Sonra birden Nicole "Aman tanrım!" diye seslendi. "Hiç bahsetmedin!" dedi Nicole suçlarcasına, Gerardı omzularından salladı. "O kadar mailde!"

Turning Point (unholyverse sequel)Onde histórias criam vida. Descubra agora