Baekhyun neden bunlardan kurtulmamıştı?

Aynaya baktıkça, Chanyeol git gide eski haline benzemeye başladığını fark etti bir kaç kıyafetin ve saç kremi kullanmamasının onu üç sene önceki haline benzettiğini görmek komikti. Ama hisleri tam zıttıydı. Komik değildi. Çok acıydı ve içinde bir şeyler yanmaya başlamıştı. Belki de suçluluktu. Chanyeol bilmiyordu. Sadece kalan altı günü de tamamlayıp eve dönmek istiyordu.

______________________________

Chanyeol mesafeliydi. Nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Baekhyun ondan sadece rol yapmasını istediyse de nasıl rol yapılırdı? Bu soruların cevabı yoktu.

Kahvaltı bi hayli ilginç geçti. Ama Baekhyun çabaladı. Chanyeol da çabalaması gerekiyormuş gibi hissetti. Luna kahve yaptı. Baekhyun, Chanyeol'un kahvesinin acı olmasınını söyledi. Kendisininkini ile sütlü. Chanyeol ona baktığında ise, Baekhyun sırıtarak omuzlarını silkti.

"Hala hatırlıyorum." dedi. Ardından ağzını açtı ve Chanyeol'a onun sevidiği hiçbir şeyi unutmayacağını söylemek istedi. Ama yanlızca ağzını kapatıp bir gülümsemenin ardına sığındı.

__________________________

"Yakınlarda bir yerlerde bir ağaç var Chanyeol." dedi Baekhyun Luna kahvaltı masasını kaldırırken.

"Ağaçla ne yapmak istiyorsun?"

Bir an geçti. Baekhyun yumuşakça gülümsemeden önce boş boş baktı. "Bir şey kazımak istiyorum."

O anda, Chanyeol hatırladı. Baekhyun'un hobisi ağaçları kazımaktı. 'Tüm dünyanın görmesi için.' derdi. Chanyeol kaşlarını çattı. "Baek-"

"Hadi gidelim Chanyeol."

"Yapma bunu."

Baekhyun kendini durduramadı. Gülümsemesi bir saniyeliğine donup kaldı. "Yanlızca rol yapıyoruz. Unuttun mu?"

Anahtar kelime 'rol yapmak'tı. Chanyeol ikisi de bunun gerçek olmadığını bilmesine rağmen neden rol yapmalarını istediğini anlamıyordu. Herhangi bir şeyin küçük kumralını nasıl incitebileceğini görüyordu. Ama sonuçta bu bir hafta içindi ve sonunda Baekhyun kağıtları imzalayacaktı. Bu Chanyeol'un tek yapabileceğiydi, sonuş olarak başını salladı.

"Tamam."

__________________________

Kısa süre sonra, Baekhyun'un yavaş haraket ettiğini fark etti. Basit bir şeyi yapması dakikalarını alabiliyordu ve iş biraz karışıksa,  Luna bunu yapmak için oradaydı.

Chanyeol, Baekhyun ve Luna'nın ilişkisini anlayabilmiş değildi. Yardımcısı mı, temizlikçisi mi, yoksa kız arkadaşı mı olduğunu bilmiyordu. 'kız arkadaşı' kulağa saçma geliyordu çünkü abi kardeş gibi görünüyorlardı. Chanyeol ne olduklarını anlamasa da, Luna'nın Baekhyun'a karşı aşırı korumacı olduğunu biliyordu. Sebebi herneyse.

Evİn girişiinde beklerken, Baekhyun ve Luna'nın sesini duydu. İstemeden onları dinledi.

"O kadar uzağa yürümek istediğine emin misin?" Luna endişeli bir şekilde söyledi.

"Oraya defalarca yürüdüm. İyi olacağım."

"O, öncedendi..."

"Sorun yok. Chanyeol benimle."

Konuşma burada bitti. Sonra, Chanyeol Baekhyun'un köşeyi dönüp kendine yürüdüğünü gördü. Arkasında, Luna mutlu görünmeye çalışıyordu. Ama Chanyeol hala ondaki endişeyi sezebiliyordu.

________________________

Patikada on dakika kadar yürüdükten sonra, Baekhyun'un bahsettiği ağacın yanına vardılar. Baekhyun tüm ağaçların en yücesi gözüken ağacı işaret etti.

Chanyeol Baekhyun mutluca ağacın gövdesini incelerken ve kazıma işine başlarken oturup izlemeye koyuldu. Baekhyun'un ince vücudunu dev ağacın yanında görünce, Chanyeol içinde bir sıcaklık hissetti. Hoş bir manzaraydı. Uzun zamandır ilk kez, Chanyeol gardını indirdi.

Beş dakika boyunca kazımaya çalıştıktan sonra, Baekhyun içini çekip Chanyeol'a döndü. Elinde çakısı vardı. "Benim için yapabilir misin?"

Chanyeol ayağa kalkmadan gözünü kırptı. Yürüyüp çakıyı kibarca Baekhyun'un elinden aldı. "Ağaç kazımak için çok mu sert?"

"Ben yanlızca biraz yorgunum."

Chanyeol ona baktı. "Dün gece iyi uyudun mu?"

Baekhyun cevap vermeden önce ortam çok sessizdi. "Evet..."

"O zaman neden yorgunsun?" diye sordu Chanyeol. Ağaca bakıp çakıyı tutarken.

"Bir süredir hastayım." diye cevapladı Baekhyun.

"Doktora gittin mi?"

"Evet."

"Ve?"

"Soğuk algınlığı olduğunu söyledi." dedi Baekhyun uzaklara bakarak. "İyi olacağımı söylediler."

"Yanlızca soğuk algınlığı ha?"

"Soğuk algınlığı."

Chanyeol dudaklarını birbirine bastırdı ve elindeki çakıyla ağacı gösterdi. "Ne yazmamı istiyorsun?"

"Binary."

Chanyeol homurdandı ama hemen sonra yumuşakça gülümsedi. "Her zaman Binary kullanıyorsun."

"Rakamlar insankarın asla söyleme cesaretinde bulunamayacağı şeyleri söyleyebilir." dedi Baekhyun. O da gülümsüyordu. "Kelimeler belirsizken, rakamlar değil."

Chanyeol ağaca yönelip Baekhyun rakam dizisini söylemeden önce duraksadılar. Chanyeol'un işi bittiğinde bir buçuk saat geçmişyi bile. Sonuçta, vakit kayıbı olmamıştı. Geçmişten bahsedip gözleri yaşarıncaya kadar gülmüşlerdi.

Baekhyun uzun zamandır ilk defa kahkaha atmıştı. Bu Chanyeol'un kulağındaki bir şeyin kilidini açıp içini güzel bir sesle doldurmuştu. Chanyeol uzun zamandır bundan mahrumdu. Üniversite zamanlarını hatırlatmıştı. Ve şimdi, şuandaki hayatlarına geri dönünce, Chanyeol değişik duygularla kuşatılmıştı. Nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Tek hissettiği göğsünde bir sıcaklık ve kalbinin hayata geri dönüş atışıydı.

Her şey bittikten sonra, eve adım adım ve sendeleyerek ve arkalarındaki ağaçta şu mesajı bırakarak döndüler:

“01001001 00100111 01101101 00100000 01110011 01110100 01101001 01101100 01101100 00100000 01101001 01101110 00100000 01101100 01101111 01110110 01100101 00100000 01110111 01101001 01110100 01101000 00100000 01111001 01101111 01110101”

Ve eğer Chanyeol Binary okumayı bilseydi,  rakamaların ona ne demeye çalıştığını anlardı.

"Seni hala seviyorum"

10080Where stories live. Discover now