Bölüm 1 : Kuzeyliler

16 1 0
                                    


Okuldan çıktığında kendisini çok yorgun hissediyordu. İktisat Tarihi dersi onu her zaman yoruyordu. Hoca çok yavaş ve sıkıcı anlatıyordu, konuyu da sevmiyordu. Anlamsız geliyordu ona iktisat öğrenmek. Tarih okumak istiyordu sadece. Uygarlık tarihi, mitoloji, modern tarih vb. konularda hevesliydi ve başarılıydı da. Bazen yanlış bölümde okuduğunu düşünüyordu. Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirip diplomat olma gibi bir planı vardı. Ancak kafası çok karışıktı. Ege Üniversitesi metro durağında bir sonraki treni beklerken aklında bunlar vardı. Geleceği pek parlak değildi. Gerçi çoğu kişinin parlak değil, diye düşündü. Ne istediğini bilmeyenler, istediğini bilip de ona kavuşamayanlar, kavuştuğu halde hala mutlu olmayanlarla doluydu dünya. "Fazla mı ciddiye alıyoruz bu hayatı acaba?" Aklından böyle bir düşünce geçti. Daha sonra aklına iki gün sonra gireceği sınav geldi. "Biraz ciddiye alsam iyi olacak."

Kulağında kulaklık, çantasından İskandinav mitolojisiyle ilgili kitabını çıkardı. Mitoloji dersi için verilen kaynak kitaplardan biriydi. Mitolojiyle çocukluğundan beri ilgileniyordu. Filmlerden, bilgisayar oyunlarından, kitaplardan çok şey öğrenmişti mitolojiyle ilgili ve en çok İskandinav mitolojisinden keyif alıyordu. Yunan mitolojisi de en çok ilgisini çeken konulardan biriydi. Hatta sürekli düşünürdü kendi kendine: "Acaba karşı karşıya gelseler Odin mi yenerdi yoksa Zeus mu? Peki Thor'un rakibi kim olabilirdi? Şimşeklerin Tanrısını hangi Yunan Tanrısı yenebilirdi acaba? Ares mi? Hiç sanmıyorum. Onu güç ile değil zeka ile yenmek mümkün olurdu sanırım. Çünkü Thor pek parlak bir zekaya sahip değildi hatırladığım kadarıyla." Kitabını bu düşünceler eşliğinde okurken az daha ineceği durağı kaçırıyordu. Düşüncelerinin içinde kaybolduğu çok olurdu. Herhangi bir şeye odaklanmaya çalışırken aklına bir anda alakasız bir konu gelir ve onun üzerinde düşünürken tüm konsantrasyonu dağılırdı. Kendi kendine tartışma ortamı bile yaratırdı. Birinin sorusu üzerine vereceği cevabı gerçekten konuşur gibi kafasında kurardı. Bu tartışmalar ideal bir şekilde gerçekleşirdi fakat çevresinde tartışma kültürüne sahip pek insan olmadığı için bu ideal tartışmaları her zaman kendine kalırdı.

Trenden Hatay durağında indi. Evi iki durak arasında kalıyordu. Hatay'da inerse yokuş aşağı inerek eve ulaşıyordu. Eğer bir sonraki durak olan Göztepe'de inerse biraz yokuş çıkmak zorunda kalıyordu. Dar bir vadinin içinde yer alıyordu evi adeta. Apartmanların çevrelediği, dar sokakların oluşturduğu, park hariç neredeyse hiç ağacın olmadığı, denize yakın bir vadi. Hayatı boyunca burada yaşamışlardı, komşuları ve arabalar dışında mahallede hiçbir değişiklik olmamıştı. Bazen parktaki oyuncaklar sökülüp yerine başka oyuncaklar kuruluyordu, o kadar. Bakkalları hala aynı kişilerdi, gittiği ilkokul olduğu yerde duruyordu. Ama, büyük bir değişiklik olmuştu. "Yürüyen merdiven yaptılar ya, mahallemizin yaşlıları için. Üç günde bir bozuluyor gerçi ama büyük hizmet tabi." Eve gidene kadar yine düşüncelerinin içinde kopamamıştı.

Apartmanın önüne geldi. Eve her geldiğinde yaptığı gibi arabalarının kapılarını kontrol etti. Kilitliydi. Dairenin ziline bastı. "Kim o?" Ses annesinindi. "Anne, benim Oğuzhan. Bakkaldan bir şey lazım mı?" Annesi hala "kim o?" diyordu. Megafonları yaklaşık iki aydır bozuktu. Canı istediği zaman sesi iletiyor, istemediği zaman öylece duruyordu. "Bakkaldan bir şey lazım mı diyorum." Annesi bu sefer cevap verdi. "İki tane ekmek alsana. Muraaaat. kola var mı evde? Bir şişe de kola alıver annem." "Tamamdır." Oğuzhan bakkalın yolunu tuttu. Evin hemen çaprazında yer alan apartmanın altındaydı bakkal. Ekmek dolabından iki tane ekmek aldı. Yeni gelmişlerdi, hala sıcaklardı. Dükkana girdi. "Kolay gelsin Mehmet abi." "Sağol kardeşim." Soğuk içeceklerin olduğu dolaptan iki litrelik kola aldı. Bakkal, ekmeklerle kolayı torbaya koydu. Oğuzhan, torbayı alıp "Hayırlı işler abi," diyerek bakkaldan çıktı. Bakkalların hala ayakta kalmasını sağlayan veresiye usulünü onlar da kullanıyorlardı.

Mannaheim RagnarökWhere stories live. Discover now