BÖLÜM- 45

161 3 1
                                    

"Selam liseli" dedi arabaya bindiğimde. Kemerimi takarken duraksadım ve ona baktım. Bana bakıyor ve gülümsüyordu.

"Selam üniversiteli demek isterdim fakat diyemiyorum" dedikten sonra imalı bir bakış attım ve kemerimi bağladım. Bozulduğunu görünce az önce onun attığı piç gülücüklerden atmaya başladım.

Eliyle yüzünü ovuşturduktan sonra önüne döndü

. "Heey! Bozulmadın değil mi?"

"Ne bozulucam ya, tercihlerimden pişman olmam"

Bu defa yüzü düşen bendim. Kısa bir sessizliğe gömüldükten sonra Toprak bir anda yüzünü buruşturdu ve direksiyona vurdu.

"O anlamda değil, yani tabiki oldularım var... Herkes.."

"Herkes hata yapar." diyerek tamamladım sözünü. "

"Elbette! Elbette herkes hata yapar! Benim en büyük hatam... En büyük hatam sensizliği tercih etmemdi.."

"Herneyse. Bunu konuşmayalım olur mu?"

"Neden yapıyorsun bunu?"

"Neyi?"

"Olur olmaz yerlerde sürekli hatırlayıp keyfimizi kaçırıyorsun?"

"Nasıl ya? Sence bunu bilerek mi yapıyoru yani?"

"Bak bunu demek istemiyorum. Sadece.. Sürekli gündeme getirerek unutamayacağımızı söylüyorum. Bana yardım etmezsen tek başıma sana o günleri.."

"Ben unutmak istemiyorum yani? Sen unutturmak için elinden geleni yapıyorsun ama ben unutmuyorum öyle mi? Çünkü ben çok hoşlanıyorum o aptal günleri hatırlayarak!"

"Özge bunu demek istemediğimi çok iyi biliyorsun!"

"Bana bağırma Toprak!"

"Bağırmıyorum!"

"Bağırmıyorum derken bile ses tonuna dikkat etmiyorsun!"

"Özge çünkü sana bağırmadan bir şey anlatamıyorum!"

"Sen bağırmadan anlamıyorum çünkü ben. Öyle mi?" derken elimdeki telefonum çalmaya başladı. İkimiz aynı anda dizlerimde duran telefonuma baktık. Kayra arıyordu..

Toprak direksiyona bir kez daha vurdu. "Nişanlın arıyor, açsana!" diye bağırdı bu kez.

"Toprak artık bağırmayı kesip sakin olur musun?!" dedim ve telefonu meşgule attım.

"Olamam Özge! Sakin falan olamam!"

"Pekala." dedim ve arabadan indim. Kapıyı kapatmadan hemen önce "Özge nereye?!" diye bağırdı. Ama yüzüne bile bakmadan kapıyı kapattım ve okul kapısına yöneldim.

Arabadan hemen inip adımı seslenerek arkamdan geldi ve kolumdan tuttu.

"Özge! Nereye?!"

"Canımın istediği yere."

"Çok sevgili nişanlının yanına mı?!" hala bağırıyordu. Güldüm. Yalnızca güldüm ve kolumu ellerinden kurtarıp arkamı döndüm ve yürümeye devam ettim.

"Özge!" diye bağırdı yine. Yine yanıma geldi ve kolumu tuttu.

"Gitme" dedi. Ama sesi yumuşaktı.

"Lütfen bırak.." dedim yalvarır gibi. "Beni daha fazla kırmadan git buradan."

"Özge.." dedi yine aynı tonla.

"Toprak. Lütfen.. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var."

"Hayır.. Yeterince yalnız kaldık biz. Yeterince ayrı kaldık. İhtiyacımız olan biziz.. Kavgamızın sebebi bile bizsizliğimiz.. Özür dilerim tamam mı? O günleri hatırlamayı istemediğini biliyorum. Ama ben de ne kadar seni iyileştirmeye çalışsam da o günleri ben de silmeye çalışıyorum. Hem sana, hem kendime tek başıma yardım edemem. Senin de bana yardım etmen gerek. Anla beni ütfen.."

KALBİMİN KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin