BÖLÜM-43

177 8 0
                                    

Birbirimizden ayrılmayı başardıktan sonra hazırlanıp çıktık. Beni bırakacaktı.

Araba kullanırken bile elimi hiç bırakmadı. Yol biraz olsun uzasın diye farklı yerlere saptı.
Kırmızı ışıklarda hep beni izledi. Gözlerinde bu defa okumakta zorlandığım endişeyle karışık duygular vardı. Korkuyor muydu? Neyden korkuyordu? Babam için mi korkuyordu, benim için mi?

Telefonum çaldı. Babam olduğunu düşünerek hemen çantamı kurcalayıp telefonumu buldum. Ekranda yazan ismi Toprak'ın görüp görmediğini merak edip refleks olarak ona baktım. Yola bakıyordu. Fakat ona baktığımı gördüğünde "açsana telefonunu" diyip bana baktı. Göz göze geldiğimizde bir şeyleri anlamış gibi telefonumun ekranına baktı ve Kayra'nın adını görünce fren yaptı. Hızlı durmuştu, sarsıldım. Telefonu kapatıp çantama attım. Zaten beni bırakacağı köşeye gelmiştik.

"Bu herif seni neden arıyo?!"

"Belki babam söylemiştir aramasını.."

"Babanın eli ayağı yok mu Özge? Neden o arıyo?!"

"Belki babamla ilgili bir gelişme olmuştur? Doktor arkadaşıyla görüşecekti."

Hızla kemerini çözüp arabadan indi. Korkuyla arkasından indim. Bizim eve yönelmişti.

"Toprak!" dedim arkasından. Koşarak kolundan tutup çektim. "Nereye gidiyosun sen?!"

"O pezevengin ağzının payını vermeye!"

"Orası benim evim farkında mısın? Kayra'nın değil! İçerde babam var! Belki Kayra bizim evde bile değil."

"Neden seni arıyor o zaman Özge?!"

"Dedim ya, belki bir şeyler öğrenmiştir. Doktor arkadaşıyla görüşmüştür?"

"O herifin doktoruna mı güveniyosunuz? Hemen en iyi doktoru bulup getirtiyorum, baban onun gözetiminde olacak artık!"

"Yapma ya! Benim aklıma bu hiç gelmemişti gerçekten! Saçmalamaz mısın? Sana ne söyledim ben? Babamın bildiğimden haberi olmayacak demedim mi? Hem nasıl, ne diyerek göstereceksin onu doktora?"

"Ya olur mu böyle saçmalık? Kızısın, bildiğini bilmeli. Söylemeliydi zaten sana bunu!"

"Evet söylemeliydi. Ama söylemediyse bilmemi istemiyor. Üzülmemi istemiyor."

"Böyle daha mı az üzülüyorsun?!"

"Hayır! Ama o bunu bilmiyor. Üzüldüğümü öğrendiğinde benden çok üzülecek! İstemiyorum Toprak. Anladın mı?! Sakın!"

"Özge!"

"Toprak dedim! Lütfen."

Derin bir nefes aldı. Dudaklarını ısırdı. Sinirliydi. Çok sinirliydi.
Ben de sinirliydim ama sinirim ona bile değildi. Bir anda yumuşadım.

"Sevgilim.. Lütfen bana biraz yardımcı ol. Benim için yeterince zor bunlarla başa çıkmak, bir de seni düşünmeyim. Olur mu?"

'Tamam' anlamında kafasını salladı. Ama hala siniri tamamen yatışmamıştı. Ona yaklaşıp yanağına uzandım ve öptüm. Dudakları çok hafif de olda yukarı kıvrılmıştı. Geri çekilirken belimi kavrayıp kendine çekti. Sarıldı bir kez daha sıkıca.

"Sana güveniyorum" dedi fısıldayarak.

"Ben de.." dedim aynı ses tonuyla. Ayrılmayı becerebilmiştik. O arabaya binmedi, içeri girmemi bekledi. Arkamı döne döne bahçeye girdim.
Girdiğim anda Kayra'yı görmek yüzümün düşmesine sebep olmuştu. Garajdan çıkıyordu. Arka kapıdan girmiş olmalıydı.

KALBİMİN KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin