BÖLÜM- 30

780 6 0
                                    

Uçağa binip yerimize yerleştikten sonra Yaren ve İzel'e mesaj attım.

"Şimdi biniyoruz uçağa. Telefonumu kapatıyorum."

"Tamam,indiğinde haber ver"

"Biz şimdi çıkıyoruz yola, havaalanında seni bekliyor olacağız"

Mesajları okuduktan sonra telefonumu kapattım.
10-15 dakika sonra havalanmıştık. Havalanırken ardımda bıraktığım İstanbul'a son bir kez baktım.

Koskoca bir yıl. Bir yıl geçmişti. Bir yılımı burada geçirmiştim.
Neler yaşamıştım, neleri geride bırakmıştım. Ailem için sevdiğim insanları geride bırakacağım diye üzülürken, sahte insanlar için ailemi geride bırakmışım meğer. Koskoca 17 yılımı kocaman bir yalanla yaşamıştım. Bu yalana hayatım demiştim.

Bu şehre gelirken ne de çok ağlamıştım. Burada hiç kimseyi sevmeyeceğime yemin etmiştim oysa. Önce Batuhan, sonra Toprak. Batuhan yalnızca bir yarabandıydı belki. Belki de ağlayan bebeği susturmak için verilen bir emzik.
Ya Toprak? Gerçeğim o diye düşünürken hayatımın en büyük yalanı oluvermişti.
Bunları düşünmek istemiyordum artık. Tüm hayatımı arkamda bırakmıştım. Tüm yalanları.. Son bir aşama kalmıştı. Son bir kez tüm yalanlarla yüzleşmek zorundaydım. Sonrasında yepyeni bir başlangıç.

Yanımda oturan adama baktım. Beni izliyordu. Sevgi dolu gözlerle ve şefkatle. Gözlerindeki samimiyeti görüyordum. Beni seviyordu. Bana kavuşmak, beni kazanmak istiyordu.
Gözlerinde acı yatıyordu. Adımı Toprak gibi söylüyordu. 'Özge' derken sonuna m harfini eklercesine söylüyorlardı.
Bazen Toprak gibi bakıyordu işte. Sanki dünya benim için dönüyordu.

Gözlerime bakıyordu. Gülümsedi. Başta hiçbir tepki verememiş olsam da sonrasında ben de hafifçe gülümsedim.

"Her şey güzel olacak" diye fısıldadı.

"Biliyorum" dedim ben de aynı tonla. Sonra pencereye tekrar döndüm. İstanbul çoktan geride kalmıştı. Halı desenini andıran sararmış tarlalar ve hala yeşil kalan otlaklar... Bazı yerlerde küçük yerleşmeler.
Masmavi gökyüzü bugün pürüssüzdü. Bulutlara nadir rastlıyorduk. Gördüğüm her bulut bana çocukluğunu hatırlatıyordu.
Çocukken en büyük hayalim o bulutlara çıkıp üzerlerinde hoplayıp zıplayabilmekti. Bir yandan üstünde yatacak diğer yandan da bulutları ısıracaktım. Tadının pamuk şekere benzediğine emindim.

Ailemin koca bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiğimde üzüldüğüm kadar üzülmüştüm o bulutların yalnızca gaz kütleleri olduğunu duyduğumda.

#

Uçak inişe geçmişti. Antalya'ya iniyordum. Koca bir yıl sonra ilk kez. Çevreme bakındım. Gözlerim dolmuştu. Ne hissedeceğimi şaşırmıştım. İçim bir yandan kıpır kıpır olmuştu. Diğer yandan ise iç organlarını sökercesine duyduğum bir acı.. Canım acıyordu. Gözyaşlarım hem mutluluktan akıyordu hem de acıdan. Pencereden çeviremiyordum kafamı. Ağladığımı görsünler istemiyordum. Niçin ağladığımı kendime bile açıklayamazken başkasına hesap verecek halde değildim.

Uçağın tekeri piste sürttüğünde içimden bir şeylerin kopup gittiğini hissettim ve gözlerimi kapadım. Derin bir nefesten sonra yutkundum ve gözlerimi açtım. Ellerimle hemen göz altlarımı sildim.
Uçak tamamen durduğunda her zaman yaptığım gibi kalabalığın boşalmasını beklemeyi tercih ettim. İnsanlar ayaklanmış olsa da ikimiz de yetimizden kıpırdamamıştık. Oysa anlaşmamıştık bile. O kalkar diye düşünmüştüm. O kalkacak ve bana "hadi kızım" diyecekti. Bense "herkes boşalmadan inmem ben, huyumdur sen bilmezsin tabi" diyerek laf sokacaktım. Ama beklediğim gibi olmamıştı. O da yerinden hiç kıpırdamamıştı.

KALBİMİN KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin