BÖLÜM-49

172 8 1
                                    

Topraksız bir güne uyanmıştım. İçimde bir sızı vardı. Derinlere derinlere batan bir acı, bir kalp ağrısı. Ama bugün tüm acılara sağır olacaktım. Ve bundan sonra dayanabildiğim kadar.. Geçecekti elbet bu acı. Hep böyle taze kalamazdı ya.
Yataktan kalkıp hazırlandım. Gözlerim düne göre daha iyiydi. Aşağıdan buz torbası alıp gözlerime tuttum bir süre. Kapatıcı , rimel vb kullanıp daha da azalttım etkisini.

Saçlarımı açık bıraktım. Çantamı hazırladım ve aşağı indim. Babam kahvaltı yapıyordu. Masaya yürürken gülümsememi takındım.

"Günaydın babacıım"

"Ooo günaydın prenses. Neşemiz yerinde bakıyorum. Hayırdır?"

"Hiç. Kayra durumu çözüldü ya, ona rahatladım."

"Gördün demek gazeteyi?"

"Gördüm gördüm. Ellerine sağlık."

"Kayra'yla konuştunuz mu hiç? Açıkladın mı ona da?"

"Dün bi mesaj attım ama sonra bakmadım cevap geldi mi diye."

"Ne? Bir mesaj mı attın sadece? Özge bunu Kayra'ya nasıl yaparsın.. Bari adam akıllı konuşsaydın."

"Babacım hiç merak etme o da oyunuma ortaktı zaten. Her şeyden haberi vardı"

"Ne? Var mıydı?" dedi babam bir anda ve daldı.

"Evet" dedim tabağıma zeytin alırken.

"O zaman oldukça iyi bir oyuncu, ondan ders almalısın"

Güldüm. "Bundan sonra ihtiyacım olacağını sanmıyorum"
Saate baktım. Toprak gelmeyeceğine göre geç bile kalmıştım. Aceleyle masadan kalkıp babamı öptüm.

"Ohoo geç kalmışım bile. Babacım hadi ben kaçtım, kendine iyi bak" hızlı adımlarla dışarı çıktım. Çantamı tek omzuma astım ve kolumda duran montumu düzeltmeye çalışırken arabada Toprak'ı gördüm.

Öylece bakakalmıştım. Ne işi vardı burda? Neden gelmişti? Yutkundum. Beni görmüş olacak ki arabayı çalıştırdı. Araba çalışınca irkilip kendime geldim ve yine güçlü kız moduna girip arabaya bindim. Yine arkaya..

Araba hareket ettikten sonra kendime engel olamadım ve sordum. "Neden geldin? Gelmezsin sanıyordum."

"Artık sevgilim olmadığına göre şoförünüm. Ve bir şoför olarak görevimi yerine getiriyorum."

"Yapma Toprak. Evcilik mi oynayacağız?"

"Emre. Ben Emre, Özge Hanım."

Damarına basmak istiyordum. Damarına basayım ki gitsin.. Bırakıp gitsin.. Kalmasın yanımda. Yapamazdım. O bir nefes ötemdeyken ondan ayrı yapamazdım. Bu bile bile intihar olurdu benim için.

"Özge Hanım hı? Terk edilince şoförlüğe devam etmezsin sanıyordum."

"Sen Toprak'ı terk ettin. Sevdiğin adamı. Seni seven adamı. Bense her ikisi de değilim. Ben yalnızca şoförünüm."

"Pekala. Neden hala burdasın? Niyetin ne?"

"Bir amacım, niyetim yok. Ben insanları yarı yolda bırakmam. Elimden geldiği kadar tutarım sözlerimi. Babana bir söz verdim ve onu yarı yolda bırakamam. Somestra az kaldı zaten. O zamana kadar idare et. Baban somestrda bulur yeni birini"

Cevap vermedim. Kafamı pencereye çevirdim yalnızca. Somestra birkaç hafta vardı. Nasıl dayanacaktım birkaç hafta? Nasıl devam edecektim bu oyuna? Kayra'dan çok daha zor geliyordu bu, çok daha ağır. Birinden kurtuldum derken bir oyunun daha içinse bulmuştum kendimi. Bir yanım hiç gitmesin hep yüzünü göreyim istiyordu ama bir yanımda bunun intihardan başka bir şey olmayacağını çok iyi biliyordu...

KALBİMİN KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin