Bölüm 21

231 41 2
                                    

Susano korumacı bir tavırla bana kalkan olan bedenini hafifçe geri çektiğinde artık tanıdığım Hite'den çok daha farklı olan o kana susamış yaratığı gördüm. Bedenimdeki gücün çekildiğini hissettim. Onu ilk gördüğüm zamankine göre daha da korkutucu ve güçlüydü. Hite'nin bakışları aşağıya kaydığında yüzüne sinsi bir gülümseme yayıldı. O zaman ellerimin titrediğini fark ettim. Onları gizlemeye çalışmak boşunaydı, bedenimden yayılan korkunun kokusunu alabildiğine emindim.

"Seni yeniden görmek ne hoş, Ai Susano." Susano'nun yüzüne yaramaz bir gülümseme yayıldı.

"Ben de seni düşünüyordum, Ouridae. Daha erken bekliyordum."

"Korkudan okyanusun dibine saklanacağını tahmin edemedim." Susano'nun gülümsemesi yüzünde dondu. Gücüyle ve cesaretiyle övünen bu kadar gururlu bir Ai Ron için ağır bir hakaretti. Fakat beni şaşırtarak sakin kalmayı başardı.

"Yemeğini senden çaldığım için öfkeden delirişini izlemek tahmin ettiğimden daha cazip geldi." Gerildiğimi hissettim. Kışkırtmak için bile olsa benden duygusuzca yemek diye bahsetmesi sinirime dokunmuştu. Hite'nin bana avına bakar gibi bakan bakışları ise çok daha fazla yaralayıcıydı.

"Seninle bir anlaşma yapalım, Ai Susano. Rium'u sen al, yanındakini bana ver." Susano bu teklif üzerine tek kaşını kaldırmakla yettindi. "Rium'u mühürlerinden kurtulmak için arıyorsun, öyle değil mi?" Susano kollarını göğsünde birleştirip alayla Hite'ye baktı.

"Teklif cazip fakat akıllıca değil. Yerini biliyor olsaydın şimdiye kadar çoktan Rium'a gitmiştin, Taokt." Göz ucuyla bana baktı. "Elimdekinden daha işe yarar bir şeyle gelmen lazım bana."

"Bu diyarların en güçlü Samyularına ve Samgularına mühürlerini kaldırlamaları için emir verebilirim." Emir vermek mi? Kitaptaki sahne gerçek miydi yani? Bu nasıl olabilirdi? Tek bir Samguyu ortadan kaldırmak ve kraliyetin başına geçmek için Samgu ünvanını nasıl böyle aşağılayabilirlerdi?

"Emir vereceğin büyücüler Zeay'dan ya da Rae'den daha mı güçlü?"

"Elbette." dedi Hite fakat bana bakan gözleri o kadar yoğun bir açlıkla parlıyordu ki yalan söylediğini anlayabiliyordum. Midem bulanıyordu.

"O kadar güçlülerse Rae'nin peşine düşmek yerine onları yiyebilirsin." Hite bize doğru bir adım attı. Ağzından akan salyalar artık kontrol edilemez bir hal almıştı, yerde neredeyse bir gölet oluşmuştu. Bana bakan gözlerinde tanık olduğum şeyi görmek istemiyordum fakat o kadar gerçek, o kadar yoğundu ki kitlenmiş bir vaziyette ona bakmaktan başka bir şey yapamıyordum.

"Tadına bir kez baksaydın... Dişlerini geçirdiğinde ağzına dolan kanının lezzeti ve kokusunu bir kez içine çekseydin, bedeninde gezinen büyüyü bir kez hissedebilseydin beni anlardın, Ai Susano." Bakışlarımı Hite'den ayırıp istemsizce Susano'nun arkasına doğru geçtim. Tüylerim ürpermişti. Susano ise neşeyle kahkaha attı.

"İnanır mısın, ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Ama muhtemelen aynı şeyden bahsetmiyoruz." Omzunun üzerinden bana baktı. "İkimiz de seni istiyoruz. Hangimizi seçeceksin, Rae? Benimkinin çok daha fazla zevk vereceğini garanti edebilirim." Hayretler içinde Susano'ya baktım. Dalga geçmenin sırası mıydı şimdi?!

"Susano..." dedi Hite neredeyse hırıldayarak. Alaya alınmak onu sinirlendirmişti. Sunduğu ateşkesin artık geçerli olmadığını görebiliyordum.

"İyi izle." diye mırıldandı Susano benden bir adım uzaklaşıp büyüsünü kısmen serbest bırakırken. Hite'nin gözleri öfke ile kararmıştı. İkinci kez düşünmeden Susano'nun üzerine atıldı. Susano beni kenara itip Hite'nin saldırılarına karşılık vermeye başladı.

ARANİL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now