Bölüm 10

212 46 8
                                    

Kaybolmuştum.

Kendi bedenimde, kendi zihnimde yolumu kaybetmiştim. Binlerce ses, koku, his birbirine girmişti fakat sanki suyun altındaymışım gibi hepsi bulanık bir boşlukta süzülüyordu. Neredeydim ben? Kimdim?

Beni çağırıyorlardı. Uyanmam gerekiyordu.

Daha değil. Henüz zamanı değil.

Sesler daha da netleşti. Ama beni çağıran başka biriydi.

Aranil...

Korkuyordum. Henüz zamanı değildi.

Uyan.

Sıçrayarak gözlerimi açtım. Ciğerlerim, çok uzun süre suyun altında nefesimi tutmuşum gibi yanıyordu. Öksürerek yattığım yerden doğruldum ve derin derin nefes almaya çalıştım.

Bu da neydi böyle? İlk defa bu kadar canlı ve gerçekçi bir rüya görüyordum. Normalde nadiren rüya görür, uyandığımda da çoğunu unutmuş olurdum fakat bu seferki çok farklıydı. Gerçekten boğulduğumu hissetmiştim. Çok korkutucuydu.

Pencereden dışarıya baktım. Gecenin karanlığı kırılmıştı, birazdan güneş doğardı. Sakinleştiğimi hissedince elimle saçlarımı düzeltip tekrar yatağa uzandım. Biraz daha uyumam gerekiyordu. Geç yatmıştım zaten, eğer bu kadar erken uyanırsam günün kalanını esneyerek geçirirdim. Örtüyü üzerime aldım ve başımı yastığa koydum.

Uyuyamıyordum. Rüyanın şok edici etkisinden olacak, sanki uzun saatlerdir uyumuşum gibi uyanık hissediyordum. Bunun aldatıcı bir his olduğunu bildiğim için gözlerimi kapatıp uyumaya zorladım kendimi fakat faydası yoktu. Bilincim bir türlü uyku haline geçemiyordu. Derin bir iç çekerek örtüleri üzerimden atarak yataktan kalktım. Odamın camını açıp temiz sabah rüzgarının odayı doldurmasına izin verdim. Sabahın bu saatine göre oldukça sıcaktı. Bugün bunaltıcı bir hava olacağa benziyordu. Öğle vakti planlıyordum fakat sanırım uçuruma şimdi gitmek daha mantıklıydı. Öğle güneşi ben kaya otlarını toplarken ok gibi beynimi delebilirdi. Dolaptan olabildiğince ince, sudan çıkınca çabucak kuruyacak kıyafetleri seçtin üzerimi çıkardım. Tam gömleği giyerken aynadaki yansımama gözüm takıldı.

Ormandan geldiğimdeki yara öncekine göre daha koyu ve daha büyüktü. Parmaklarımla izin çeşitleri yerlerine baskı yaptım fakat acı hissetmiyordum. Şimdiye kadar izin çoktan geçmiş olması gerekirdi.

Ormanda yediğim bir şey mi dokunmuştu acaba?

Hayır hayır, yediğim şeylerin ne olduğunu çok iyi biliyordum. Üstelik yediğim şey toksit olsa bile şimdiye çoktan atması gerekirdi vücudumun. Üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra olması saçmaydı. Son günlerde bir yere çarpıp çarpmadığımı hatırlamaya çalıştım fakat aklıma gelen hiçbir şey yoktu.

Olanca gücüyle öten horozun sesiyle yerimde sıçradım. Hemen kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Bu yaraları düzenli kontrol etsem iyi olacaktı. Eğer birkaç gün içinde yine geçmezse doktora sorardım. Bez çantamı da alıp evden çıktım.

Önce çayırlığa gittim. Çay dükkanı için çeşitli çiçekleri topladım. Orada hızlıca işimi bitirdikten sonra uçuruma geçtim. Kayalıklardan dikkatlice taze otları topladıktan sonra daha alçak kayalıklara indim. Dışarıdan bakınca insanın gözünü korkutuyordu fakat oldukça güvenli bir yerde aslında. Kayalar sağlamdı, hareket etmelik yeterince alan vardı ve uçurumun dibindeki su derindi. Rüzgar beni alıp geri fırlatmadığı sürece bir yere çarpma olasılığım yoktu.

ARANİL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now