29: "Karmakarışık"

119K 5.2K 1.4K
                                    

29

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

29. Bölüm: “Karmakarışık”

“Anne.” Üstte yeni çıkmış iki dişiyle dünyanın en sevimli kız çocuğuydu. Dişlerinin çoğunun çıkmış olması gerekiyordu ama doktor, kızımın gelişiminin yavaş olduğunu söylemişti. Arkada, iki yandan bağladığım saçlarının ucu lüle lüleydi. Ona benziyordu… Babasına. Hem de canımı acıtacak kadar. Ama en çok gözleri kalbimi parçalıyordu. Gözlerinin içi tıpkı babası gibi parlaktı.

Teninin beyazlığını tertemiz ruhundan alıyordu. Kokusuysa bana cenneti yaşatıyordu. Eğildim ve minicik, yumuşacık yanağını avucuma yasladım. “Kızım,” diye mırıldandığımda gözlerini bana dikti.

“Hani çikolatam?” Tam olarak konuşabildiği söylenemezdi. Kelimeleri çıkaramıyordu, belki benden başkası olsa ne dediğini anlayamazdı ama ben küçük kızımın dilini çözmüştüm.

“Ama oyuncaklarını toplamamışsın.” Henüz dört yaşındaydı ama hayatımda gördüğüm en akıllı ve zeki çocuktu.

Ufak ve koyu pembe dudağını sarkıttı. Böyle yapınca benim içim eriyordu. Nasıl kıyabilirdim ki ona? O beni kurtarandı, heyecanımdı, umudumdu. “Anne,” dedi birazdan küseceğini haber veren sesiyle.

Ama gevşeklik gösterince de dudak büzerek her istediğini yaptırıyordu. Kaşlarımı kaldırıp kafamı iki yana salladım. Yerdeki oyuncakları işaret ettim. “Onları oyuncak sepetine koymadan olmaz.”

Tekrar az önceki bakışlarıyla şansını denese de kararlı ifademin karşısında iradesini koruyamadı ve paytak adımlarıyla oyuncaklarına doğru gitti. Zorlanarak da olsa görevini yaparken, ben ona büyülenerek bakıyordum. Kızıma her baktığımda ‘tamam,’ diyorum. ‘Ondan başka kimseye ihtiyacım yok.’ Bana verdiği güç paha biçilemezdi.

Tekerlekli oyuncak sepetini kenara sürdü. Beyaz renk, pembe çiçekli elbisesiyle kusursuz görünüyordu. Gerçi benim miniğim her haliyle kusursuzdu. “Bitti,” dedi kafasını yana eğip içleri gülen gözleriyle bana bakarak.

Elinden tuttum ve onu mutfağa götürdüm fakat elinden tutarken eğilmek zorunda kaldım. Boyu da yaşıtlarına göre kısaydı ama doktor bu konuda içimi az da olsa rahatlatmıştı. Mutfağa girdiğimizde onun için aldığım küçük pembe sandalyesine oturttum. Arkamı döndüm ve üstteki mutfak dolabının içine koyduğum abur cuburlardan, onun hakkına düşen çikolatasını çıkardım. Ona paketli gıdaları katiyen yedirmezdim ama ayda bir olmak şartıyla vermekte büyük bir sakınca yoktu diye düşünüyordum.

VERA İLE VAHA  Where stories live. Discover now