İmdat!

386 47 20
                                    

Arkamda Henry ile evin kapısını yumrukluyordum.İçim içime sığmıyordu.Bir süre sonra anahtarlarımın cebimde olduğu aklıma geldi.Kapıyı açtığımda karşımda Elena vardı.Şaşkın şaşkın gözlerle bir bana bir Hnery'e bakıyordu.Onun kafasında soru işaretlerini iteledim ve hızla salona geçtim.

"Bryce burada,peşimde beni takip ediyor!"

İlk önce bana sonra Henry'e baktı,sahi Henry ne yapıyordu?Ona baktığımda, Etrafı incelemek ve olayları anlamaya çalışmakla meşguldu.Yolda yarım yamalak saçmaladığım şeyler bir açıklamanın yanından bile  geçemezdi.Bryce koltuktan kalktı.Kaşları çatıktı ve olanları idrak etmeye çalışıyordu.

"Tam olarak anlat Jenny."

Yutkundum,hızlı hızlı nefes alıp veriyordum.Suratıma salak salak bakan Angela'ya musluğu işaret ettim ve ilginç olan susadığımı anladı.

"Henry'nin yanına giderken nedenini bilmiyordum ama tedirgindim."

Lafımı bölüp araya girdi.

"Paranoya sandın,ama normaldir,insan yaradılışından bu savunma mekanizmasına sahiptir,hislerin doğruydu,yanılıyor muyum?

Ona kaşlarımı çatarak baktım,anlamaya çalıştığımı belirtircesine bakıyordum,pekte işe yaramıyordu,müneccim misin be adam!

"Peki ne yapacağız?"

Hiç farkında olmadan omuzlarımda ince bir dokunuş hissettim.Henry'di.Arkamı döndüğümde o kocaman mavi gözleriyle bana gülümsüyordu.Sahi bir gün ona kızabilecek miydim? Daha da önemlisi bir gün kadar ilerleyebilecek miydik ve ben bunu istiyor muydum? Bunları bir kenara bıraktım.Ona gülümsedim.Önüme dönünce Bryce'ın kadehle olan sert münasebetini gördüm,Elena ve Angela ise uzaylı görmiş gibi bakıyorlardı.Çirkin bir kız sayılmazdım.Erkeklerle de görüşürdüm neden bu kadar şaşırıyorlardı ki?

 Bryce'a döndüm. O bakışlarla karşılaşınca da hüç dönmemiş olmayı diledim.

"Ne yapacağız?"

Kadehi boşalmıştı.Usulca sehpaya yöneldi.Şişenin tıpasını açtı ve kan kırmızısı şarabı tekrar kadehe doldurdu,şarabın sesini ve kadehle olan dansını izliyordum.Bryce yeterince alınca tıpayı kapattı ve tekrar önüme gelerek bana baktı.Yüzünde endişeyi göremiyordum.Şu anda gördüğüm şeylere bir anlam da yükleyemiyordum.

"Adam zeki değil.Hava kararınca seni buradan çıkaracağız.Ama yine de burada olduğunu sanmasını sağlayacağız.Polis adamı alacak ve sen hayatına geri döneceksin."

Duygusuzca cümlesini tamamladı.Kadehi içindeki şarapla birlikte salladı sonra sehpaya bıraktı.Onun hareketlerini anlamaya çalışmaktan vazgeçtim ve konuya odaklandım. Anlamadığımı belirtmek için tek elimi kaldırdım.

"Bir saniye,adam sadece benim peşimde değil,ayrıca hızlıca yakalanacağını nereden biliyorsun?"

Bryce usanmış bir şekilde nefesini verdi.O buz gibi ses tonuyla konuştu.

"Şu anda burada demek ki ikimizi de bulduğunu sanıyor.Evden sen çıkacaksın çünkü bana göre savunmasız olan sensin.Adam zeki değil polislerden bizimle çalışanlar var ses yapmadan gelip onu alırlar."

İki kaşımı kaldırarak sordum.

"Bu kadar basit mi?"

Omzunu silkti ve aşağlar bir ifadeyle olayın bittiğini ima etti.

"Polis tehlikeli,adamaın evine yasal olmayan yollarla girdik.Yanlış kimlik belirttik.Bu riskli."

Bryce parmaklarını çıtırdattı ve yüzünde dakikalardır olmayan şey ışık çaktı.Bir tepki verdi;Öfke. Kasıldığını görüyordum, Henry onun moralini bozmuş olmalıydı.Şaşırtıcı olansa çok medeni bir tepki veriyordu.Henry'den haz etmeme sebebi ben olmamalıydım.Beni buna inandırmıştı.

Uç ya da DüşWhere stories live. Discover now