Bölüm 24: Buna inanamıyorum.

264 28 40
                                    

Herkese selaamm! 50 bin olmuşuz ya harikasınız♥️

Nasıl geçiyor tatiliniz? Ben 1 hafta Kuşadası'na gittim en yakın arkadaşlarımla, tek aktivitem bu :D

Sizler nerede oturuyorsunuz bakalım? Yazın yorumlara...

Multimedyada kendi cover videom var, bir dinleyin beğenirseniz abone olun lütfen istek parçalarınız varsa yorumlara yazın :)

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum🌸

Hepinizi çok çok öptümmm :***

Dilek Ertürk

*

Acı bir savaş çığlığı gibiydi, Arda'nın abisinden tokat yediği gibi yere düşüşü. Geride haber bekleyen binlerce askere "Saldırın!" emri veren komutanın sesi gibiydi yanağa çarpan acımasız elin çıkardığı o keskin ses.

"Arda!"

Birkaç ağızdan dökülen bu sesleniş eşliğinde Rüzgar ve Çağatay, Hakan'ın üzerine öyle bir atıldılar ki Hakan kendini savunacak zamanı bile bulamadı.

Donup kalan Selin'in aksine Duygu ve ben ise Arda'nın yüzü yere değer değmez onun yanına koştuk.

"Arda, iyi misin kardeşim?" deyip onu sarsmadan başını, yere koyduğum dizimin üzerine yerleştirdim.

Ağlamaklı bir sesle, "Ece, gözleri kapalı. Bayıldı mı? Başka bir şey yok değil mi?" diyerek Arda'nın yüzünü tutan Duygu'nun ellerini yavaşça Arda'nın yüzünden çektim.

"Sakin ol, Duygu. Sarsmayalım onu, sen hemen ambulansı ara."

Biz Arda'nın başındayken Bereli ve Çağla da Hakan'ı, Rüzgar ile Çağatay'ın elinden kurtarmaya çalışıyordu.

"Yeter bu kadar, durun artık!" deyip Çağatay'ı kollarından tutmaya çalışan Bereli'yi ne Çağatay dinliyordu ne de Rüzgar.

"Sen nasıl abisin lan?" deyip Hakan'ın karnına tekme atan Rüzgar'ı aynı öfkeyle Çağatay takip ediyordu.

"Ona nasıl tokat atarsın sen? Vicdansız!"

İkisini de durdurmak benim için çok kolay iken dizlerimin üzerindeki başına baktığım Arda'nın bu tokatı bir gram hak etmeyişi Hakan'a olan öfkemi daha da arttırıyor ve mantıklı düşünmemi engelliyordu.

Kavga sesini duyup gelen kafedeki çalışanlar, Arda'yı yerde görünce bunu Hakan'ın yaptığını anlayıp Çağatay ve Rüzgar'ı Hakan'ın üzerinden almak yerine Hakan'ı acımadan dövmeye başladılar.

O sırada yoldan geçen birkaç yetişkinin yardımıyla o ateş çemberinden kaçacak bir delik bulan Hakan, ağzı yüzü kana bulanmış bir şekilde iki büklüm halde arkasına bile bakmadan kaçtı.

Arda'nın yere düşüşünün şokunu birkaç dakika sonra atlatabilen Selin, yanıma çökmüş Arda'nın ellerini tutuyordu. Diğer herkes de tepemizde dikilmiş, yorgun ve üzgün ruhlarını taşımakta zorlanırcasına birbirlerine tutunuyordu.

Çok kısa bir sürede gelen ambulans, Arda'yı sedyeye alırken Arda'nın gözleri açıldı ve bizden rica ettiği şey yüreğimizi parçaladı.

"Sakın polisi bu işe karıştırmayın, o benim abim."

Arda'nın bu ricasına hassasiyet göstererek hastanede, bu olayın aramızda şakalaşırken olduğunu anlattık doktora.

Arda'nın, doktor gittikten sonra sedyede uzanırken tutamadığı gözlerinden akan birkaç damla yaş ile gözler önüne serilen mahçupluğu; bizim yüzümüze sert bir tokat indiriyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 23, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sakın Kimseye Güvenme!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin