Bölüm 19: İşte şimdi başım belada!

750 105 415
                                    

Herkese merhabaaaa! Havalar sıcak, tatil sıkıcı amaaa ben sizin için hep buradayıımmm ^^

Yeni bölümler hızla gelmeye devam edecek. Takipte kalın ve hikayemizi arkadaşlarınıza da önerin lütfen ❤

Multimedyada, bahsedilen Hz. Musa ağacı var.

Yorum ve votelerinizi esirgemeyin. 🌸

Bölümü okumaya başladığınız saati bu cümlenin altına yazın. ^^

Dilek Ertürk.

*

NE KADAR CİDDİ OLDUĞUMUZU ANLAMADIYSAN BU SANA İYİ BİR ÖRNEK OLMUŞTUR. ARTIK BAŞLAYABİLİRSİN!..

Okuldan yorgun argın dönüp salondaki rahat koltuğumda sıcak çikolata eşliğinde televizyon izlemenin hayallerini kurarken, duvara asılmış çarşafın üzerindeki bu yazı ve ancak devasa bir hortumun bu kadar dağınıklığa yol açabileceğini düşündüğüm tanınmaz hale gelen evim karşılamıştı beni. Evi bu hale getiren hortum kulağımdan içeri girip beynime ulaşmış ve bir de orayı talan etmişti sanki. Hislerim, düşüncelerim, ruhum... Hepsi kafamın içinde dönen felakete yenik düşüp dönüyordu şuursuzca, karışıyordu birbirine.

NE KADAR CİDDİ OLDUĞUMUZU ANLAMADIYSAN...

Birkaç dakika olduğum yere çivilenmiş gibi etrafıma baktıktan sonra duvardaki yazıya diktim gözlerimi. Ortaya saçılmış çamaşırları ve cam kırıklarını yavaş ama dikkatli bir şekilde geçerek yazının yanına doğru gittim.

...BU SANA İYİ BİR ÖRNEK OLMUŞTUR.

O an dank etti kafama ve yazıda bahsedilen örneğin sadece evi dağıtmak olmayabileceği gelince aklıma Levent ağabey ile Hale'yi yerde cansız bir halde bulabileceğim fikri uzak bir ihtimal olmadığı için yaşlar bir anda hücum etti gözlerime. Yaşlardan daha hızlı davranan ayaklarım beni önce mutfağa sonra salona götürmüştü bile. Ama ikisinde de kırılmış ve yırtılmış eşyalardan oluşan yığınlardan başka bir şey yoktu. Yönümü merdivenlere çevirdim üst kattaki odalara bakmak için. İlk birkaç basamaktan sonra ayağım boşluğa geldi ve tek dizimin üzerine düştüm. Yanağıma düşen gözyaşımı elimin tersiyle sert bir şekilde silip ayağa kalktım ve ikişer üçer çıktım basamakları. Önce koridorun bir ucundaki Levent ağabeyin odasına girdim aldığım derin nefesle sonra da hemen onun yanındaki Hale'nin odasına. Her yer olabildiğine dağınıktı fakat kimse yoktu. Banyoya da baktıktan sonra son rotam kendi odamdı. Kapının koluna dayandım bir müddet elimde olmayarak. Sonra aşağı doğru indirdim kolu ve vücudumla beraber ittirdim kapıyı. Gördüğüm manzara beni hayrete düşürmüştü çünkü odam sabah bıraktığım gibi duruyordu. İki şey hariç...

Yavaş adımlarla yatağıma doğru gittim ve sabah dolabımda gördüğüm gri kazağım, siyah dar paça pantolonum ve beyaz yakalı siyah deri ceketimin katlanmış halde yatağıma konulduğunu fark ettim ama ondan önemlisi ise kazağın üzerindeki küçük kağıt parçasıydı. Hemen kağıdı elime alıp açtım.

Yaptıklarının bedelinin daha ağır olmasını istemiyorsan bulduğun ipuçlarını takip et. Bu senin iyiliğin için.

''Bu benim iyiliğim için mi?'' diye bağırarak ayağa kalktım beni duyma ihtimallerini hesaba katarak. Bir de sona not yazmışlardı.

Not: Yatağın üzerindeki kıyafetlerini giy ve çabuk ol. Seni bekleyen güzel bir sürpriz var.

Dişlerimi sıktığım için titreyen çenemle ''Bu notu da bir tarafınıza sokacağım o sürprizinizi de!'' deyip elimdeki kağıdı buruşturdum ve hemen ne yapacağımı düşünmeye başladım. İlk olarak cebimden telefonumu çıkarıp Hale ve Levent ağabeyi sırayla aradım ama ikisinin de telefonu kapalıydı. Kağıttaki notu okuduktan sonra bir de onlara ulaşamadığım için katlanan sinirimle ''Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.'' diyen kadını bile bulup iyi bir benzetebilirdim.

Sakın Kimseye Güvenme!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin