Bölüm 8: Görev Belli Oldu!

1.9K 268 528
                                    

Multimedyadaki şarkı benim canımdır :D Joe Jonas - See No More <3

Keyifli okumalar...

Dilek Ertürk.

*


"Sonunda o dolmalık patlıcandan intikam alacağız, işte budur!" dedi Çağla Duygu'nun eline bir beşlik çakarak.

"Dolmalık patlıcan mı? Sabahın ilk saatlerindeyiz be Çağla. Ne dolması?" diyen Arda'yı vakit kaybetmeden yanıtladı Çağla.

"Ben her zaman açım, şekerim. Siz günün on saati uyuyunca sorun olmuyor da ben günün yirmi dört saati acıkınca mı sorun oluyor? Siz anlamazsınız bu kutsal sanattan, boşverin."

Bereli, "Ya, tamam. Susun iki dakika." dedi ve odak noktası tekrar kendisi olunca ciddiyetle devam etti konuşmaya. "Nasıl bir şaka yapabiliriz? Güzel bir fikri olan var mı?"

"Bence Sinem'i kaçırıp boş bir depoya koyalım. Sonra onu bir sandalyeye oturtup ellerini ayaklarını bağlayalım ve karşısına laptop yerleştirelim. O laptopta, Aşk-ı Memnu'daki Nihal beyinsizinin saçmalıklarının olduğu on saatlik bir video olsun ve videoyu açıp Sinem'i öylece bırakalım. Emin olun, değil on saat on dakika bile dayanamaz o özürlü Nihal'e. Sonra da ağlayarak ülkeyi terk eder. Nasıl fikir?" dedi Duygu hepimizin gözünün içine bakarak.

Bereli elini alnına koyup sakin kalmaya çalıştığını belli eden bir ses tonuyla, "Bence bu kadar acımasız olmayalım Duygu'cum. Sonuçta Sinem de bir insan." dedi.

"Tamam, durun buldum." diyen Çağatay bulunduğumuz ortamın tam ortasına geldi hepimize seslenebilmek için. "Plan şu: Sinem, evinden çıkarken evlat edindiğim rakunlarımı üstüne salacağım ve rakunlarım onun saçını başını yolacak. Nasıl fikir ama?"

Duygu, "Planını bozmak istemem Rakunman ama Sinem senin rakunlarından daha yırtıcı ve vahşidir bence. Rakunlarına zarar verir falan Allah korusun." dedi ve eliyle kulak memesini tuttuktan sonra önümüzdeki sıraya vurdu üç kere.

"Haklısın Duygu. Evlatlarıma zarar vermesine izin veremem." diyen Çağatay elini kalbine koydu. "Onlar benim her şeylerim. Ocağıma elma ağacı diktirtmem!"

Rüzgar, elini çenesine koyup gözlerini kısarak Çağatay'a baktı. "İncir ağacı değil miydi o kanka?"

"Yok kanka, ben incir sevmem. Elma ağacı olsun çünkü elmayı severim."

"Yeter artık!" deyip ayağa kalktı Bereli. "Artık düzgün bir plan yapabilir miyiz? Sıkılmaya başladım cidden."

"Sen sakin ol Bereli'cim. Biz susarız hemen." diyen Çağatay'dan sonra Duygu ayağa kalkıp Bereli'nin omuzlarını sıkmaya başladı. O sırada oluşan sessizlikten dolayı bir anda aklıma bir fikrin geldiğini hissettim ve bunu düşünce tartımda tartmadan direk söyledim sessizce plan kurmaya çalışan arkadaşlarıma.

"Haftaya Sinem'in doğum günü var."

Çağla, "Ne yani partiye mi gidiyoruz? Şimdi açık büfede vardır orada. Pastalar, kurabiyeler, baklavalar... Ay iyi değilim ben." deyip ellerini karnına koydu.

"Hayır ya, benim anlatmak istediğim şey o değildi. Bir düşünsenize. O partide herkes olacak ve tüm bakışlar da Sinem'in üzerinde olacak. Sizce Sinem orada küçük bir kazaya kurban giderse, bunu hayatı boyunca unutabilir mi?"

Bu söylediklerimden sonra herkes önce birkaç saniye duraksadı sonra ise şaşıran gözlerle birbirine bakmaya başladı. Şoku atlatan ilk kişi Bereli'ydi.

"Cici Kız, sen bu kadar cani miydin ya? Helal olsun valla, bayıldım bu fikre."

"Gerçekten iyi bir plan." dedi Rüzgar kusursuz yüzünü bana çevirerek. "Ama o partiye davetli olduğumuzu pek sanmıyorum."

Sakın Kimseye Güvenme!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin