12- Kalp

178 110 195
                                    

"İkimiz de geçmişi kırık kalpler mekânıydı sanki."

"Kopan bir gülün dalında durması ne kadar zorsa kırılan kalbin de onarılması o kadar zordur."

İnsanları en küçük bir sözümüz veya en basit bir kötü davranışımızla kırmak gayet basittir. En sabırlı, en hoşgörülü insana dahi kötü bir söz söyleseniz, istese de istemese de alınıp üzülecektir. Duygularına hakim olmayı bilen biriyse belki de bunu size belli etmeyecektir; ancak yine de kalbinin derinliklerinde mutlaka bir hasar oluşacaktır.

Oysa insanların kalbini kazanmak öyle kolay değildir. Bir insana kendinizi gerçek anlamda sevdirmek, onun kalbini kazanmak için çok çabalamanız gerekebilir. Ona her zaman güzel davranıp onu hoş sözlerle mutlu etmeli onun için çaba harcayıp emek vermelisiniz ki onun gönlünü kazanabilesiniz. Kalbini kırdığınız insanı tekrar eski haline getirmeniz çok zordur. O, sözleri ile sizi affettiğini bildirse de kalbinin bir köşesinde bıraktığınız kırık, belki de hayatı boyunca ona batacak ve onda bıraktığınız kötü duyguyu asla unutmayacaktır.

(Alıntıdır)

Benim düşündüğüm kalp;
Her zaman kırılan, kırıldığında eskisi gibi olmayan, hiç ummadığımız kadına ya da bir adama karşı hislerinin ortaya çıkması bana göre hep kalbin işidir. Kalp bunları yapmasaydı biz duygularımızı öğrenebilir miydik?

Odamdan bugün hiç çıkmamıştım.
Güray'ın bana aldığı puzzleyi yapmak için komodinin üzerindeki poşeti aldım ve onu açtım.

Kutusunu açtıktan sonra yattığım yerden kalkıp yere oturdum ve birleşmemiş parçaları halının üstüne döktüm.

Puzzleye gerçekten kafa yormam lazımdı ve en önemlisi puzzlenin parçalarını bulmak için de dikkatli olmam lazımdı.
İlk üç tanesini şimdiden bulmuştum.
Yavaş ama bir o kadar da heyecanlı birleştiriyordum.

Kaç saat geçti bilmiyorum ama puzzleye zaman ayıra ayıra başıma ağrılar girmişti.
Günlük yazmak için  oturduğum yerden ayağa kalktım ve dolabımın olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Dolabımın önüne geldiğimde, dolabımın kapağını açtım.  Kıyafetlerimin arasına  elimde tuttuğum fotoğraf albümünü yerleştirdim. Yatağın üstüne de komodinimin üstünden almış olduğum günlüğümü koydum.

Kapının oraya doğru ilerleyip kapının kilidini birkaç kere çevirip kilitledim.

Yatağımın üstünde oturduktan  sonra defterimin arasından kalemimi  çıkardım.

Hemen aklıma gelen ilk şeyleri yazmaya başladım.

Sevgili günlük;

Sabah uyandığımda kendimi biraz huzursuz hissediyorum. Bu huzursuzluk sürecimin hemen geçmesini istiyorum. Ben huzursuz olduğumda, başkalarının da huzurunu bozmak istemiyorum.
Güray Kaya hakkında yazmak istiyorum.
Güray Kaya; benim için çok değerli bir insan. Değeri, değerimi keşke daha önce hissettirebilseydim.
Uyandığımda, yattığımda, yemek yediğimde hatta duşta bile onu düşünüyordum. Bana neler oluyordu? Kapı sesini duyuyorum. Benim kapın çalınacak gibi hissediyorum. Bir heyecan bastı.
Güray geldiyse eğer, yüzüne bakmaktan yüzüm yanıyor.
Ona baktığımda çok utanıyorum, çok kızarıyorum. Aşık mı oluyorum? Bunun cevabını kendime vermem için, onun cevabına bakmam gerekiyor.
Puzzle hakkında da diğer sayfama düşüncelerimi yazarım. Sevgili günlük, biraz sonra gelirim. Görüşürüz...

"Elmas Yakan"

Günlüğümün sayfasına son kez baktım ve kalemini arasına koyarak, günlüğümü kapattım. Günlüğümü her gün yazan ben, sadece müsait olduğum zamanlarda yazıyordum.

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin