23.bölüm

104K 4.2K 400
                                    

         -Deniz'in Anlatımından-

Kolumu Eylül'ün omzuna attiğımda o da elini belime sarmiştı. Koridorda yürürken panoda asılı olan afiş dikkatimi çekti. Basketbol elemeleriyle ilgiliydi. Her sene olduğu gibi bu senede okullar arası basketbol maçları yapılacak. Ve ben her sene takımdaydım. Bu sende de takımda olmalıydım. Ama önce başvuru yapmam gerekiyordu. Eylul'e söyleyip başvuru yapamaya gidecektim ki onun dikkatinin başka yerde oldugunu gördüm. Berke'ye bakıyordu. Demek ki onunla konusmak istiyor ama bana birsey söylemiyordu. Artık onun Berke'yle konusmasin bir sey demicektim. Eylul'e söz vermistim.

"Hadi git."

"Anlamadım."

"Diyorum ki Berke'nin yanına gitmek istiyorsan gidebilirsin."

"Kızmayacak mısın bunun için?"

"Hayır"

"Deniz iyi misin?"

"Evet.Neden ki?"

"Berke'nin yanına gitmene izin verdin ya şaşırdım sadece. Başını falan carpmadın değil mi?"

"Şansını zorlama bence. Fikrimi değistirmeden git."

"Tamam tamam"

"Ben de basketbol için başvuru yapacağım. Seni aradığım zaman kantine gel. Bekletirsen kötü olur."

"Aaa bekletir miyim hiç?"

dedi ve yanağımdan öpüp Berke'nin yanına gitti. Bende fazla zaman kaybetmeden başvuru yapmaya gittim. Benden başka kimlerin başvuru yaptığına baktım. Geçen sene takımda olanların nerdeyse hepsinin adı yazıyordu ama bu sefer farklı bir isim daha vardi:Berke Yılmaz

Bu çocuk her yerde karsıma çıkmak zorunda mı? Eminim bunuda bana gıcıklık olsun diye yapmıstır. Neyse Deniz boşver simdi onu. Ne de olsa basket konusunda seni geçemez. Basvuru kağıdına adimi yazildiktan sonra kantine doğru yürümeye basladın. Daha sonra Eylul'u arayıp kantibe gelmesini soyledim. Fazla bekletmeden geldi.

"Yiyecek bir şeyler ister misin?

"Hayır. Aç değilim."

"Bir kerede aç olsan şaşarım zaten."

"Masraftan kurtarıyorum işte.Daha ne istiyorsun?" dedi gülerek. Evet gülüşü gerçekten mükemmel."

"Ee anlat hadi."

"Neyi anlatayım?"

"Berke'yle ne konuştuğunuzu tabi ki."

"Havadan sudan konustuk."

"Anlatacak misin yoksa zorla mi anlattırayım?"

"Nasıl olacakmış o?"

"İşkence yapıcam sana."

"Nasıl bir iskence bu?"

"Gıdıklamak gibi."

"Kalsın ben almayim."

"O zaman anlat."

"Of tamam be. Basketbol takımı için o da başvurmus."

"Evet haberim var."

"Elemeler haftaya olacakmış sanırım. Berke kendinden çok emindi.Kesin takimda olacagindan falan bahsetti."

"Anlaşılan yine hayal görmüş."

"Bilmem. Daha önce Berke'yi basketbol oynarken izlemedim. Belki senden daha iyidir."

"Eylül amacın beni sinir etmek mi?"

"Bilmem belki."

"Hmm peki ben sinirlenince eline ne geçecek?"

"Sinirlenince çok karizmatik oluyorsun şebekcik."

"Karizmatik kısmına katılıyorum ama şebekcik demesen daha iyi olacak sanki."

"Ama şebeksin. Benin şebeğimsin."

"Şebek diyerek bütün havamı sarsıyorsun. Bak eğer gizemli kız bana şebek dediğini duyarsa artık bakmaz bana."

" Bence o kız ne olursa olsun senden vazgeçmez."

"Yok oyle bir dünya tatlım."

diye cevap verdiğim zaman Eylül'ün gülümsemesi çok hafif azaldı. Şu gizemli kız olayına biraz fazla taktığının farkindayim. Ayrica neden surekli onu savunuyor ki? Acaba biliyor mu onun kin olduğunu. Eğer bilseydi söylerdi bana. Saklamazdı benden.

Tam Eylül'e gizemli kızı tanıyıp tanimadigini soracaktim ki zil calibca susmak zorunda kaldım. Kokunu Eylül'ün omzuna atıp sınıfa doğru ilerledim.

          ~ Bir Hafta Sonra ~
       -Eylül'ün Anlatımından-

Her sene liseler arası basketbol maclari duzenleniyor ve okulumuz her sene bu maclara katiliyor. Tıpkı bu sene olacagi gibi. Önce okul kendi arasında bir eleme yapıyor ve böylelikle en iyi basketbol oynayanların olusturacagi bit takım kuruluyor.

Bizim ojul ilk elemesini bugun yapacak. Daha şimdiden maçın çekişmeli geçeceğini tahmin edebiliyorum. Çünkü takimlarin birinde Deniz birinde Berke var. Hangi takım kazanirsa okulumuzu o temsil edecek. Deniz bunun için baya bir hırs yapmış bir durumda. Kaybederse neler yapacağını düşünmek bile istemiyorum.

Maçtan önce Deniz'e moral vermek için soyunma odasina dogru ilerledim. Biraz bekledikten sonra kapı açıldi ve erkekler teker teker çıktı. Emre.. Bora...Ahmet.. ve Berke. Gülünseyerek yanıma geldi.

"Heyecanlı mısın?" diye sorduğunda "Hayır degilim cunku kazanacagina eminim" diye ulaka bir sekilde cevap verdi. Lafı fazla uzatmak istemediğim için şans dileyip yanindan ayrildim. Sonra soyunma odasinda iceri girdim. Deniz icerdeydi ve yalnizdi.

"Ne yapiyorsun burda tek basina?"

"Rahatlamaya çalısıyorum."

"Seyirci koltuklari doldu taştı. Heyecanlı bir maç olacak."

"Gizemli Kızda gelmis midir sence."

"Böyle bir seyi asla kacirmaz."

dedigimde gulumsemeyle karsilik verdi.

"Deniz"

"Efendim prenses."

"Kazanacaksın biliyorsun degilm mi."

"Senin için kazanacagim."dedi.

"Ben artik gidiyorum sende fazla bekletme."

"Hey bekle bir dakika."

"Noldu?"

"Şans öpücüğümü vermeden nereye gidiyorsun?"

"Kazanmak için öpücüge ihtiyacin yok."

"Öpmezsen kazanamam."

" Madem bu kadar eminsin gel ve al öpücüğünü"

dedigimde gulumseyerek yanima yaklasti.

" Ya da vazgectim yok öpücük falan."

"Kizim gicik misin ya."

" Evet gıcığım."

"Kazanmami istemiyor musun?"

"İstiyorum."

" O zaman şans öpücüğu vermen lazim." dedi  ve yanağini çevirdi. Ama giciklik olsun diye yapmiyordum. Biraz bekledikten sonra  bu kadar giciklik yeter diye dusundum ve opmek icin yaklastim. O sırada Deniz'de beklemekten sıkılmış olacak ki yuzunu bana cevirirken yanlislikla dudaginin kenaribi optum. Evet kenariydi tam olarak dudagi degildi. Ama yinede utanmana yetmisti. Deniz'in gozlerine bakmamaya ozen gostererek son kez şans dileyip kıpkırmızı olmus bir sekilde oradan ayrildim. Hala az once yasadigim durumu atlatamazken gidip seyircilerin arasinda oturdum ve maçın baslamasini bekledim. Kıpkırmızı bir şekilde.

Yorunlarinizi ve oylarinizi bekliyorum.

SADECE ARKADAŞ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin