7.Bölüm

1.9K 161 241
                                    

Merhaba yarasacıklarım.Biliyorum sizi çok beklettim.Sorry bunun için :D Ama diğer bölümde bitti ve çabucak onuda düzenleyip yayınlayacağım.Medyadaki şarkımız Metallica - The Unforgiven.Dinleyin derim.İyi okumalar :D


Geceye dedim ki uzan uzanabildiğin kadar.Şimdi o dolunay uykudadır.


Başlayan fırtınayla birlikte soğuğu tüm vücudumda hissediyor,iliklerime kadar üşüyordum.Karla karışık yağmur rüzgarında etkisiyle birer bıçak gibi suratıma iniyor,canımı acıtıyordu.Morarmış ellerimle yüzüme inen damlaları silmeye çalıştım.Mümkün olduğunca hızla mezarlıktan ayrılmaya çalışırken ne kadar derinlere geldiğimi farkettim.Gri ve soğuk sis tabakası etrafı görmeyi zorlaştırıyordu.Ayrıca güneşte neredeyse batmıştı.

İçimde gittikçe filizlenen kaybolma korkusuyla çıkışı aramaya devam ettim.Ve nihayet büyük demir kapılar göründüğünde rahat bir nefes aldım.Tekerlekli sandalyemi hızla kapıya doğru sürerken yerde oluşmuş büyük çukuru farkedemedim ve büyük bir gürültüyle yere kapaklandım.Sandalyem ve ben metrelerce uzağa düşmüştük.Ve bu sırada da aşağı uzanan kuru ağaç dallarından birine takılmıştım.Kazağım boylu boyunca yırtılmış,yerde birikmiş çamurlara bulanmıştım.Alnımdan sıcak bir sıvı aşağı doğru yayılıyordu.Ellerimle yokladım ve bulaşan kanı üzerime silmeye çalıştım.Yerden güç alarak doğrulmayı denedim ama ne kadar kendimi zorlasamda bacaklarım bana itaat etmiyordu.Kazadan beri geçen süre zarfında neredeyse hiç iyileşememiştim.Ufak hareketler dışında belden aşağımı kullanamıyordum.Yerde sürünerek sandalyeme ilerledim.Ona tutunarak kendimi yukarı doğru itmeye çalıştım lakin işe yaramıyordu.

Yenilgiyle çöktüm.Çamur ve pislik içindeydim.Hava kararmıştı.Fırtına vardı ve yürüyemiyordum.Bir mezarlıktaydım.Ve daha 10 dk önce şehrin en tehlikeli adamı tarafından av olarak nitelendirilmiştim.Sen benim avımsın.Bunu söylemiş ve gölgelerin arasında kaybolmuştu.Bana zarar vermek istiyorsa bundan daha iyi bir fırsat yakalayamazdı.Neden hiçbir şey yapmadan gitmişti.Bilmiyordum ve açıkcası artık düşünmekten yorulmuştum.

Açık mezarlık kapısından dışarı baktım ve havaya rağmen ileriyi görmeye çalıştım.Görünürde hiç kimse yoktu.Hiçbir araçta geçmiyordu.Eh akıllılar diye düşündüm.Bu havada neden mezarlık çevresinde dolaşsınlar ki?Ne yapacaktım?Buradan nasıl çıkacaktım?Bu sefer gerçekten batmıştım.Ne zaman kötü bir duruma düşsem dünya istediğini alamamış gibi bir dahaki sefer beni daha zor bir duruma sürüklüyordu.

Tüm bu çaresizliğimin içinden aklıma gelen düşünceyle sıyrıldım.Ya da en azından bunu denedim.Telefonum!!Telefonum yanımdaydı.Başka bir köşeye uçmuş çantama doğru süründüm.Uyuşmuş ellerimle fermuarını açtım ve telefonuma bir kurtarıcı edasıyla baktım.Hemen Anatolia'yı aradım.Çaldı,çaldı,çaldı.Açmıyordu.
Tekrar aradım.Bu sırada telefonumu yağmurdan korumaya çalışıyordum.Fazlasıyla ıslanmıştı.İsteyeceğim son şey bozulması olurdu.Hala açmıyordu.İyice paniklemeye başlamıştım.Korku içinde seçeneklerimi tartmaya başladım.Başka kimi arayabilirdim?Adrian.Hayır daha bugün tanışmıştık.Kel Adam.Ah hayııır!Sırf ben arıyorum diye açmazdı.Bruce.Evet Bruce'u arayabilirdim.Ama ararsam onu affettiğimi farzedecekti ki hala affedememiştim.Ayrıca patronumun işi gücü yok benimle mi uğraşacaktı?Kendi içimde ufak bir muhakeme yaptıktan sonra onu aramaya karar verdim.Cidden şu durumda başka bir şansım yoktu.

"- Alo." Karşıdan gelen sesle birlikte nihayet birine ulaşabilmiş olmanın verdiği rahatlamayla derin bir nefes aldım.

"- Bay Wayne.Benim Amber." Titreyen sesim derdimi anlatmama hiçte yardımcı olmuyordu.Utana sıkıla olanları,Joker'inkiler dahil,anlattım ve gelebilir mi ya da en azından birini yollayabilir mi diye sordum.Karşı tarafta tuhaf bir sessizlik olmuştu.Kıpırdamamamı ve hemen geleceğini söyledi.Zaten kıpırdayamıyorum.

GOTHAM || Where stories live. Discover now