GİRİŞ

8.7K 364 89
                                    

21 ekim 2008

Şırıngayı elime alıp içindeki ilacı temiz bir şişeye boşalttım. Şişenin ağzını kapatıp yerine koydum. Yaklaşık üç saattir aynı işlemi tekrarlıyorduk. Ben ve üç arkadaşım daha. Hedefimiz için bu yorgunluk gerekliydi.
"Yemek molası!"
Elinde sandviçler ile bize doğru gelen arkadaşıma gülümsedim. Ayağa kalkıp bir sandviç aldım ve iştah ile yemeğe başladım.
"Sence bu işin sonu ne olacak dersiniz?"
Soruyu soran arkadaşıma baktım. Tedirgin görünüyordu. Ona gülümsedim.
"Hedefimize ulaşacağız." dedim.
"Peki hedefimize ulaştıktan sonra?"
"Güç bizlerde olacak. Sonsuza dek."
Onları rahatlatmam lazımdı. Ve bana güvenmelerini sağlamak. Güven gerekliydi. Güven olmazsa bu işin sonu iyi olmazdı.
Sandviç'imi bitirip yerime geçtim. Sadece bir kaç şırınga ve şişe kalmıştı.

Bir saat sonunda işimiz bitmişti. Bilgisayarın başına geçtim. Arkadaşlarım da başıma toplandı.
"Sadece Amerika mı?" diye sordu bir tanesi. Kafamı hayır anlamında salladım.
"Hayır, bize tüm dünya gerekli." dedim. Evet ülkemiz güçlü bir ülkeydi, fakat bütün dünyanın gücü daha büyüktü.
İşaretlediğim ülkelerin isimlerini bir klasöre aktardım.
"Sıradanlar değil. Bize güçlüler lazım." arkadaşlarım da beni onayladı.
Yerimden kalktım ve klasörlerin olduğu dolaba gittim. Kontrol ettikten sonra diğer herşeye onlara fark ettirmeden parmak izimi kaydettim. Bu parmak izi işini yarın halledeceğimizi düşünüyorlardı. Çünkü hala sistemin hazır olduğunu bilmiyorlardı. Herşeyi halledikten sonra yanlarına geri döndüm. Ana klasör olan bilgisayarın kapağını kapatıp çantasına koydum. Belimdeki silahı çıkartıp emniyetini açtım. Arkadaşlarım bana baktılar. İçlerinden biri
"Dostum koy onu yerine. Daha kullanmayı bile bilmiyorsun. Birimizi öldüreceksin." dedi.
Cümlesini bitirir bitirmez alnına nişan alıp ateş ettim. Cansız bedeni anında yere yığıldı. Diğerleri bana şaşkınlık ve korku ile bakıyorlardı.
"Siktir! Ne yaptın?" diye sordu tekrar biri.
"Bunu." diyerek onun da alnına nişan alarak ateş ettim. Diğeri gibi hemen ölmüştü. En son kalan geri geri gitmeye başladı. Çok korkuyordu. Cesaretsizdi.
"Bunu neden yaptın?" diye sordu korkarak.
Gülümsedim.
"Ayağıma dolanmanızı ve gücümü sizinle paylaşmayı istemiyorum. Kimse istemez. Üzgünüm. İstersen gözlerini kapat." dedim.

Gözlerini kapattı. Bu sefer onun kalbine nişan aldım ve ateş ettim.
Silahı tekrar belime yerleştirdim. Cesetleri sürükleyerek arka bahçeye çıkarttım. Onlar için dün gece kazdığım mezarların üzerini açtım ve hepsini gömdüm.
İşte şimdi yalnızdım, bir süreliğine...

Tekrar içeri gittim. Başka bir bilgisayarı açtım ve gizli klasörüme girdim. Tek bir fotoğraf vardı. On yaşındaki bir kıza aitti. Kızıl saçları ve denize meydan okuyan mavilikte gözleri vardı.
Çok güzel bir kızdı ve bana güçlenmemde yardım edecek tek kişiydi. Gülümsedim.

"Hapishaneye hoşgeldin Rüya."

YERALTI HAPİSHANESİWhere stories live. Discover now