Sevkiyat

2.6K 162 4
                                    

Hücre olaynın ardından iki gün geçmişti. Bu iki gün fazla sakin geçiyordu benim adıma. Gökçe ile aramız düzelmiş gibiydi ve sanırım Umut ile arkadaşdık. İlk defa birini kendime yakın hissediyorum.
Yatakta öylece boş boş uzanıyordum. Günlerim uyumak, yemek yemek ve duş almak ile geçiyordu. Bilgisayarımı özledim. Gökçe bana okumam için bir kitap vermişti. Her şey gibi o da bitmişti. Buradaki insanlar da bana alışmışlardı artık. Kimse bana tuhaf bakışlar atmıyordu. Dün yeni biri geldi. Çekik gözlüydü. Japon ya da koreli olabilirdi. Muhtemelen neden burada olduğunu o da bilmiyordu. Ve en önemlisi ben buraya alışmış gibiydim.

Yatakta uzanıp öylece tavana bakarken gözlerim saate kaydı, saat daha ikiye yeni gelmişti.
"Çok sıkıldım." diye mırıldandım kendi kendime.
"Sebep?"
Bir an tepemde beliren Umut'a şaşkınlık ile baktım. Yüzlerimiz aynı hizadaydı. Kaşlarımı çattım.
"Ne yapıyorsun?"
Tepemden çekilip kendi yatağına oturdu. Sağ tarafımda Gökçe'nin, sol tarafımda ise Umut'un yatağı vardı. Üçümüz yan yanaydık. Kendisini yatağa atıp "Hiç, benim de canım sıkılıyor." dedi. Yatakta oturur pozisyona geçtim.
"Burada zaman geçmiyor." dedim.
Umut da kafasını salladı
"Aynen." dedi.
Bir süre yine boş boş oturduk.
Sonra Umut saate baktı ve aniden ayaklandı
"Gel sana bir şey göstereyim." dedi.
"Ne göstereceksin?"
Yanıma gelip kolumu tuttu.
"Umut dur!" Dedim acı ile yüzümü buruşturarak.
"O şey kolun muydu? Özür dilerim." Dedi. Yatakhaneden çıkarken onu takip ettim. Dört kat yukarıya çıktık. Ve ufak bir pencerenin yanında durduk. Umut kulağıma eğildi
"Bugün sevkiyat var."
Aynı şekilde fısıldadım
"Ne sevkiyatı?"
"Yirmibeş yaşına gelenler götürülüyor."
Sevinçle gözlerim açıldı,
"Yirmibeş yaşına geldiğimiz zaman çıkabiliyor muyuz?" dedim.
Kafasını hayır anlamında salladı eliyle dışarıyı işaret etti
"Bak" dedi.
Dışarıya baktım. Bir şırınga ile birşey enjekte ediyorlardı oradakilere. Bir süre daha izledim. Hepsi aynı anda bayıldı. Korku ile gözlerim açıldı. Kızların saçlarını kesip küt hale getirdiler. Üzerlerindeki kıyafetleri çıkarttılar, iç çamaşırları ile kaldılar. Sürükleyip büyük bir tır kasasına koydular.
"Ama bunlar..." cümlelerin devamını getirememiştim.
"Hapishaneden çıkan birilerine neden bunları yapsınlar ki?"
Haklıydı. Peki ne olacaktı onlara?
"Gel, kimse görmeden gidelim."
Pencerenin yanından ayrıdık. Ve tekrar üst kata çıktık.
"Bunu sadece sana gösteriyorum, kimseye söyleme," dedi.

Adımlarımı geri çevirdiğimde kalbimin üzerine çöken ağırlık beni durdurmuştu. Korkunun getirdiği karın ağrısı beni rahatsız ediyordu. Başımı geri çevirip merdivene bakmaya başladim. Bir kaç saniye önce gördüklerimi sindirmeye çalışıyordum ama bir o kadar da unutmak istemiyordum. Unutursam buraya alışmaktan korkuyordum, alışmak istemiyordum. Gözlerim dolmaya başladı, akmak için fırsat kollayan burnumu çektim. Umut omuzunun üzerinden bana baktı.
"Ağlıyor musun sen?" dedi. Kafamı hayır anlamında salladım
"Hayır." dedim ve gözlerimi sildim.
"Ama öyle görünmüyor." dedi.
"Buradan gitmek istiyorum. Onlar gibi olmak istemiyorum." bir çocuk gibiydim. Güçsüz ve yardıma muhtaç.
Umut elini omzuma koydu,
"Bunu söylemek belki seni daha çok üzecek ama bizler buradan çıkamazsak eğer sonumuz pek farklı olmayacak."
Kaderime razı mı olmam gerekiyordu? Bunu daha önce de yapmıştım ve kendi kendimi bir karanlığa kilitlemiştim.
Gözyaşlarımı sildim. Aklıma bir fikir gelmişti.
"Bir dakika. Sevkiyat haftanın hangi günleri oluyor?"
"Çarşamba."
"Peki biz az önce baktığım pencereden çıkıp gizlice tırın içine giremez miyiz?" Bunu biraz ani söylemiştim.
Umut kaşlarını kaldırdı.
"Etrafında o kadar adam varken mi?"
"Sadece ikimiz değil. Bizle gelmek isteyen bir kaç kişi daha buluruz. Arkadan bir boşluktan yararlanamaz mıyız?"
Elini çenesine götürdü. İç çekti,
"Bu benim de aklıma gelmişti bir kaç ay önce ama çok zor Rüya, çok zor."
"Bir umut belki başarırız?"
"Bilmiyorum. Burası karmakarışık. Hem tırın nereye gittiğini bilmiyoruz, ya buradan daha kötü bir yere gidiyorsa?"

YERALTI HAPİSHANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin