2. BÖLÜM "GEÇMİŞ "

2.7K 179 28
                                    

Çünkü biz bir balığın martıya olan aşkını hiçbir zaman anlayamayacağız bayım. Mesela siz. Bir ateşin kendisini kül edeceğini bile bile nasıl suya hatta bir kadının gideceğini bile bile nasıl adama aşık olduğunu bilemeyeceksiniz. Sizin için acıyorum bayım. Bu filmlerin sonunu merak etmenize acıyorum. Bilmez misiniz Martının balığı yediğini? Hatta ateş'in kül olup gittiğini? Söylesenize bayım ? Hangi adam gitmedi kadın sevince ? Hangi adam bayım ?.. Bayım? Gittiniz mi ?

.......

*** Aşk beklemektir.

***Yanlış durakta olsanda

*** Gelmeyeceğini bilsende beklemek..

*** İyi okumalar dilerim... ***

..............

-YAZARINDAN-

Zaman durdu. İnsanlar durdu. Yüksek sesler, çalan müzik, çocuk sesleri durdu. Bir çift göz başka bir gözün merkezinde durdu. Kalp durdu.

Söylenecek sözler, yarım kalmış hayaller, kırılmış bir kalp ve yara almış bir beden... Hazan'dan geriye kalan tek şey bunca gereksiz yığın arasında en mükemmeli olan oğlu Rüzgar'dı. Herkesten sakındığı, koruduğu, onun için ölümü göze aldığı tek mirası. Nefesi... Yaşama nedeni...

" Anne,babam bizi bıraktı sen de mi bırakacaksın ? Anne ? "

İşte annenin rahminden kalbine dolan tek bir cümle o annenin nefes almasına yetmişti.

Ona bu haksızlığı asla yapmayacaktı.

Şimdi herkesin hayranlık duyduğu o ela gözleri, kendisini terk eden babasının elini tutan Rüzgar'ın üzerindeydi.Yüzündeki büyük tebessümü yanında sanki gerçekten babasının olduğunu biliyormuş gibi içten ve şefkatliydi. İşte o anda Hazan bir kez daha Poyraz'ın giderken götürdüğü o parçanın Rüzgar'dan da eksildiğini hissetti. Tıpkı Hazan gibi Rüzgar'da büyük bir eksiklik içindeydi.

Bu doğru muydu ? Yıllar sonra dönmek ve karşılarına çıkmak. Hiçbir şey olmamış gibi... Üstelik başka güzel bir kadınla.

İşte tam o anda zaman hız kazandı. Hazan kendini taşıyamayacağını düşündüğü ayaklarını oğlunun yanına yönlendirdi ve koşar adımlarla oğluna atıldı. Zarif elleri oğlunun sırtına kaydı. Hazan sıkıca Rüzgar'a sarılırken herkes onlara bakıyordu.

Hazan kendisini geriye çekip Poyraz'a baktı. Poyraz mavi-yeşil gözlerini Hazan'ın ela gözlerinden ayırmıyor ve ona dikkatlice bakıyordu. Nefesler tutulmuş, ortam kararmış, tüm sesler kesilmişti... Sadece bir çift göz çığlık atarcasına bağırıyordu karşısındakine.

Neden ? Neden yıllar sonra karşısına çıkıp kendisine bu kadar güzel bakıyordu ?

Ve...Yabancı. Bir insanın sevdiği kadına olan bakışları bu kadar çabuk değişebilir miydi ?

Hazan, Poyraz'ı dikkatle inceliyordu. Yıllar geçmişti... Ve o çok... Çok değişmişti... Yüzü, vücudu, bakışları bile değişmişti karşısındaki adamın... Öyle yakışıklı olmuştu ki onun bu görünümüne hayranlıkla bakakaldı. Yıllar geçmişti ve o hala çok iyi duruyordu. Başını iki yana salladı ve toparlandı. Gözlerini Poyraz'ın gözlerinden ayırıp Rüzgar'a döndü. Rüzgar'ın eli hala Poyraz'ın elini tutarken derin derin nefes alıyordu.

''Rüzgar... '' dedi Hazan kısık sesle. Gözleri dolmuştu. '' Gidelim. ''

Hazan Rüzgar'ın kolundan tutup hızla salondan çıkarken tüm salon tuttuğu nefesi geri üflüyordu...

HAZAN VAKTİ-SONBAHARNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ