1

1.8M 15.9K 3K
                                    




Kötü Çocuk Serisi'nin 3. Kitabı
Vakit ayırıp okuduğunuz, yorumlarınız ve oylarınız için teşekkür ederim. 🧡

"Siyahın İçindeki Beyaz Noktanın Acı Hikayesi"

Sırtımı soğuk duvara yasladım. Nefes nefese kalmıştım. Elimi ağzımın üstüne kapatıp sessizliğimi korumaya çalıştım. Beni bulursa... Beni eğer burada bulursa işim biterdi. Göğsüm hızla yukarı çıkıp inerken boğazımdaki ateşi söndürecek soğuk bir suyun hayalini kurdum. Kulübeden oldukça uzaklaşmıştım. Ormanın içinde böyle yıkıntı bir taş binanın olduğundan haberim bile yoktu. Saklanmaya yarıyordu.

Sarı, turuncu, kahverengi kurumuş dalların çıkardığı huzur verici ses bir insanın yaklaştığının kanıtıydı. Arkasına yaslandığım duvar beni gizleyecek kadar anca genişti. Kafamı çevirirsem görülme riskim vardı, bu yüzden kıpırdamamaya gayret ettim ve dudağımın üstündeki elimi biraz daha bastırdım. Orman korkutucu derecede sessizdi. Duyduğum tek şey kuru dalların gördüğü baskı sonrasında çıkan sesti. Şimdi onlar da durduğunda nefes alıp verişimin duyulması imkansız değildi.

"Varlığını hissedebiliyorum, Kayla."

Sırtımı duvara iyice yasladım. Yanımda bir boşluk ve beş adım sonra duvarın devamı vardı. Yapbozun kayıp parçaları olan boşluklardan içeri girebilirdim ve kaçma oyunum saklanmaya dönebilirdi. Yorulmuştum. Ormanın derinliklerine yeterince dalmıştım ve daha fazla ileri gitmek ilgimi çekmiyordu. Kuru dalların çıkardığı ses tekrarlamaya başladığına elimi dudağımın üstünden çektim. Sessiz olmaya özen göstererek derin bir nefes alıp ciğerlerimi temiz hava ile doldurduktan sonra harabenin içine adım attım ve koşmaya başladım. İçerisi beklemediğim kadar karanlıktı. Kırık duvarlar ve pencerelerin olması gerektiği yerlerden süzülen ışık belirli bir bölgeyi aydınlatabilirdi ama yüksek boylu ağaçlar buna pek izin vermiyordu. Yıkık duvarların yerinde kapı olması gerektiğini idrak ettiğimde durdum. Burası evdi. Ormanın içinde harabeye dönmüş bir ev. Duvarları kaplamış siyah kir, büyük bir yangının arkasında bıraktığı temizlenemeyen kanıtlardı ya da kimse temizlemek istememişti. Yangın çıktığında burada birileri var mıydı diye düşünmeden edemedim. Çocuk bile olabilirdi. Onlara zarar gelmiş miydi? Tüylerim diken diken olduğunda kollarımı bedenime sarıp kollarımı ovaladım.

Nefesini verdiğini duyduğumda kafamı çevirip etrafa baktım ama iddiaya vardım ki on adımdan ilerisini göremiyordum. Bana çok yakın olabilirdi. Nefesini duyabiliyordum. Sessiz olmaya çalışarak yürümeye devam ettim. Daha aydınlık bir yer bulabilirdim. Dışarıda bir uğultu olduğunda kendi etrafımda dönüp bir pencere ya da... Kırık bir duvar aradım. Karga sesleri yaklaşırken burada olmanın iyi bir fikir olmadığının farkına vardım. Birden fazla karga vardı. Sesleri tüylerimi ürpertmişti. Buradan çıkabileceğim bir yer ararken koşmaya başladım ve sonra, GÜM!

Beni yakaladı!

Kemikli ve güçlü parmakları dudağımın üstünü kapatırken, diğer eliyle belimi kavrayıp ayaklarımı boşlukla kavuşturdu. Yeniden yere bastığımda üç saniye geçmişti ve sırtım yine soğuk bir duvara yaslıydı. Adrenalinden kalbim üstün bir performans gösterirken göğüs kafesim hızla yukarı çıkıp iniyordu.

"Biraz sert bir iniş olduğu için üzgünüm."

Meriç özür diledikten hemen sonra yüzünü boynuma gömdü ve bundan birkaç saat önce çok sevdiği itiraf ettiği kıvrımı öpmeye başladı. Burnu tenime temas ettiğinde nefesini içine çekiyor, kendi nefesiyle harmanlayarak dudağından çıkmasına izin veriyor ve kulağımın hemen arkasına üflüyordu.

Kötü Çocuk IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin