26

391K 9.7K 1.6K
                                    


Meriç'ten,


"Meriç sen bunu nasıl yaparsın?"

Bu soruyu şu ana dek en az on iki kez duymuştum. On ikiden sonra ise saymayı bıraktım. Gözlerimi tavana diktim ve parmaklarımı bacağıma vurmaya devam ettim. Nasıl bir hayatım olduğunu sanıyorlardı ki?

Çocukken yaşadıklarımdan sonra hayatımın ne kadar kusursuz olmasını bekliyorlardı? Tedavi görmemiştim ama zorla gönderildiğim birkaç doktorun odasından dosyamı çalıp okumuştum. Hayatımda bombok bir yere koyduğum cinsellik beni bombok hatalara sürükleyebilirdi. Bunun olmaması için yapılması gereken belki yüzlerce şey vardı ve ben onların hiçbirini yapmamıştım. Bombok bir hayatı seçmiştim.

Kayla'yı tanıyana kadar...

Sadece merak etmiştim. Onunla iyi olabilir mi diye... Onunla her şey bombok olmaktan farklı hissettirir mi diye... Sadece iyi olmasını istemiştim. Her şeyi güzelleştirdiği gibi bunu da iyileştirmesini dilemiştim ama her şey sonunda yine ailemin lanetiyle kararmıştı. Bu olmamalıydı.

"Orada bunu o kızın ailesinden dinlerken ne hissettik bir fikrin var mı?"

Düşüncelerimden sıyrılırken şimdiki zaman geri dönüp dudaklarımı büzdüm. Kayla'nın bundan haberi olmadığını biliyordum. Böyle bir şeye asla izin vermezdi. Öğrendiğinde babasıyla ve annesiyle yine tartışacaktı. En ihtiyacı olduğu zamanda onları kendinden uzaklaştırmaması gerekiyordu. Hamileliği konusunda ona destek verecek kişi ben değildim. Annem kolumu sıvazlarken bir yandan çözüm önerileri öne sürüyordu. "Kayla'yla konuşalım oğlum. Siz daha çok gençsiniz. Hem biz ailesinin de bu konuda o kadar istekli olmadığını gördük."

Başımı koltuğun arkalığından kaldırıp ona baktım. Babam öfke kusarak bana bakıyordu. Ne diyeceğimi merak ettiğinden ses çıkarmadan izledi.

"Kayla kararını verdi. Ben de verdim. Bu konuda sizin de ekstra bir sorumluluk almanızı kimse beklemiyor. Buna gerek de yok." Kalkıp gitmeyi düşünüyordum. Ne yazık ki kurtuluşum bu kadar basit değildi. Babam karşıma çıkıp yoluma kesti.

"Bizi insanlara karşı mahcup bıraktın. O insanların bizden beklediği hiçbir şey yok diye görmezden mi geleceğiz? Senin çocuğun o. Ben senin gibi inatçı, bencil, kindar bir çocuğa yıllarımı verdim, senden hiç vazgeçmedim. Sen daha doğmamış senin düşüncesizliğin yüzünden olacak olan çocuğuna sırtını mı döneceksin?"

Ona kötü bir şey söylememek için arkamı döndüğümde annem karşıma çıktı.

"Konuşmak istemiyorum, anne."

"Konuşalım, oğlum."

Cevap vermeden yanından geçtim.

"Kaç! Bebeğinden kaçtığın gibi bizden kaç ama o kadar kolay değil baba olmak küçük bey!"

Kapıyı hızlıca çarptıktan sonra evin önündeki merdivenleri atlayarak indim. Motoruma binip çalıştırdım ve oradan hızla uzaklaştım.

Bu ev hiçbir zaman beni mutlu etmemişti. Her zaman kavgaların yaşandığı, hayatımızın biraz daha karardığı yerdi sadece. Sıcak bir yuva değildi. Hiçbir zaman da olmayacaktı. Sıcak bir yuva diye bir şey var mıydı ki zaten?

Biraz daha hızlandım. Rüzgar yüzümü sertçe yalayıp geçerken içimdeki çığlığı serbest bıraktım. Arabaların arasından geçerken hızımı azaltmadım. Kaza yapmak umurumda değildi. Ben gidersem herkes rahatlayacaktı zaten. Annem ve babam sorunlu çocuklarından, Ömer ve Bora sorunlu arkadaşlarından kurtulacaktı. Siktir! Kayla üzülürdü ama.

O, benim için üzülürdü. Neden kaza yaptığımı merak eder, ailesi benimkilerle konuştu diye kendini suçlar, ölümümden kendini sorumlu tutardı. O saçma vicdanı onu asla bırakmazdı.

Yol kenarında motoru dururdum. Telefonumu çıkardıktan sonra numarasını girdim.

"Meriç?"

Annesinin kahkahasını duyduğumda gerildim. Yalnız olmasını bekliyordum. Seçimlerini onaylamamalarına rağmen annesiyle babası onun yanında olduğundan mutlu olmalıydım ama bu durumu garipsemekten daha fazla bir şey yapamıyordum.

"Müsait değil misin?"

Elimi enseme koyduktan sonra kaşıyarak cevap vermesini bekledim. Arkadan patırdı sesleri geldi.

"Ha-hayır. Müsaitim."

Bir kapı sesi...

"Müsaitim."diye tekrarladı. Kıkırtı sesleri kesilmişti. Telefonu kulağımdan ayırıp saate baktım. Gece yarısını geçmişti.

"Geç olmuş. Ben saatin farkında değildim."

"Önemli değil. Annem bu gece bizimle kalacak. Mezuniyet için bir süreliğine hiçbir şey olmamış taklidi yaparak mutlu oluyor."

Elimi ensemden çektim. Saçlarımı yana yatırdıktan sonra "Bilmiyordum. Sonra konuşuruz o zaman."dedim.

"Hayır! Konuşalım lütfen. Mezuniyetten sonra göremedim seni."

Ona ne anlatacaktım? Bilmiyordu. Bilmesine gerek de yoktu.

"Ne oldu Meriç?"

"Kayla ben kindar biri değilim."

Aslında söylemek istediğim bu değildi. Sana çok ihtiyacım var demeliydim. Ona çok ihtiyacım vardı. Onun tercihlerini onaylamazken ona ihtiyacım olmasına da hakkım olmazdı herhalde. İçim daha da karardı. Görüşüm de kararmıştı sanki. Gözlerimi ovalarken bu bulanıklıktan kurtulmaya çalıştım.

"Biliyorum."

Bilmiyordu. Bilemezdi. Yine de ona anlatmaya çalıştım.

"Babamdan hiç nefret etmedim. Nefret etmeyi istedim ama onu hep sevdim. Sonuçta o benim babam."

"Biliyorum."

"Sen..."

"Seni anlıyorum."

"Kindar biri değilim... Öyle değil mi?"

Onun bana hayır demesine o kadar ihtiyacım vardı ki... Bunun için ona istediği her şeyi verebilirdim. İstediği sevgiyi elimden geldiğince ona armağan ederdim. Hayatımdaki en temiz kalpli insanın kindar olmadığımı söylemesine ihtiyacım vardı.

"Sen iyi birisin Meriç. Tanıdığım en derin kalpli insansın."

En derin kalpli... Tam olarak ne manaya geliyordu ki bu?

"Ben kindar değilim..."

"Değilsin."

Neden onu arıyordum ki? Onu hayal kırıklığına uğratacak seçimler yapıyor, hiçbir şeyin sorumluluğunu alamıyor, ona layık olamıyor ama hala ondan bir şeyler bekliyordum.

Boğazımı temizleyerek kendime biraz zaman kazandırdım.

"Seni seviyorum, biliyorsun ama hatırlatmak istedim."dedi. Cevap veremezdim buna. Şimdi değil en azından. Onu seviyordum ama ona layık olmadığımı hissederken bunu söylemek daha beter bir suç olurdu sanki. Boğazımdaki kaşıntıdan kurtulmak için bir kez daha temizlemeye çalıştım. Gözlerimi sildim.

"Meriç..."

"Seni sonra ararım. İyi geceler..."

Hemen kapatmak istiyordum ama aynı zamanda ondan bir şeyler daha duymak istiyordum. Ne saçma bir şeydi bu!

"İyi geceler, Meriç. Burada olsam da hep seninleyim... Biliyorsun."

Sanırım, biliyordum... Bunu zorla bana öğretmişti. 

Kötü Çocuk IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin