Ç ❅ 30

134K 6.4K 382
                                    

"Haberler kötü."

Benim için zaten her şey oldukça kötüydü. Dahası ne öğrenmek için kafamı kaldırdığımda Buğra parmakları arasında çevirdiği bir jiletle bana yaklaşıyordu. İstemsizce ağlamaya başladığımda "Sizinkiler yan çizmiş."dedi. Şaşırmamıştım. Yine de ağlıyordum.

"Bileklerini keseceksin. Onlara göstereceğiz. Ciddi olduğumu görmeleri gerek. Sanırım bu işe yarar."derken önümde dizlerinin üstüne çökmüş bana elinde tuttuğu jileti gösteriyordu. Başımı iki yana sallarken geriye kaçmaya çalıştım.

"Yağmur Yağmur... Bir yere gidemezsin. Sizinkilerin suçu bu. Anlıyor musun?" Hala elinde olan jilete rağmen yüzümü ellerinin arasına aldığında yüzüm sırılsıklam olmuştu. Hareketsizce durmaya çalışırken ağlamayı bir türlü engelleyemiyordum.

"Dediğin kadar önemsizmişsin sahiden ama magazin haberlerine malzeme olmamak için elbet yardım edecekler sana. Korkma. Sadece onları harekete geçirecek bir atak yapacağız. İntihar gibi düşün."

"İstemiyorum."demeye çalıştım bunun bir önemi varmış gibi. Çaresizdim. Harfler kendi akıttıkları gözyaşlarıyla ağzımdan dökülmeden dişlerimin arasında ağırlaşan kumaşa asıldı. Bu halim Buğra'yı keyiflendirmiş olacak ki hala biraz tebessüm ederken dalga geçer gibi dudağını aşağı sarkıttı. "Korkma! Ölmene izin vermezler. Yani... Herhalde."

Bileğimin üstündeki kesiğin acısını hissetmedim bile. Kanı gördüğümde anladım ancak jileti bileğime bastırdığını. Derimin açılan kısmında görünen kan kabararak dışarı dökülürken yalnız öleceğimi kabullenmekten başka şansım kalmamıştı.

Kapı gürültüyle açıldığında vaktin geldiğini anlayarak daha şiddetli ağlamaya başladım. Bu oyunlara girmeden beni direkt öldürecek olan celladımın geldiğini düşünüyordum. Buğra yanı başımda küfür edip arkama geçmeden önce kendimi buna hazırlayabildiğim kadar hazırlamıştım ama sonra eli silahlı üniformalı polisleri gördüm. Buğra karnıma sardığı koluyla beni yerden kaldırırken jilet yere düşmüş ama bu seferde aşıma bir silah dayanmıştı.

"Etrafın sarıldı!"dedi biri, sakin ve net bir şekilde. "Kızı bırak. Buradan çıkış yok."

Polislere cevap olması için silahı biraz daha bastırmıştı şakağıma.

"Öldürürüm onu!"

Elinin titrediğini hissedebiliyordum. Panik dolu sesi de bunun kanıtıydı. Kısa sürede içeriye birçok polis girmişti. Hepsinin silahlarının namlusu bizi işaret ediyordu. Kurtulabilirdim ama kaybettiğini düşünen Buğra'nın bir hareketiyle ölebilirdim de. Gözlerimi sıkıca yumdum.

"Gitmeme izin vermezseniz zaten kan kaybından ölecek."diyen Buğra kulağımın dibinde nefesini solurken başıma dayalı bir silahla ve kanamam varken gitmeme izin vereceklerini düşündüm. Her şey Buğra'nın lehine gibi görünüyordu. Ağzımdaki bez parçası ağırlamış, bacaklarım uyuşmuş, korku içinde ağlıyordum. Kaderim kendi ellerimdeydi, ellerim kanımla bulanıyordu.

"Kadını bırak. Buradan hiçbir türlü kurtuluşun yok."dedi soğukkanlı bir ses.

Tek çarem vardı. Var gücümle kaçmaya çalışmak ya da vurulurdum ama Buğra'nın insafına kalıp bir şey yapmasını bekleyemezdim.

Kan akan bağlı ellerimi birbirine kenetleyip kendimi sıktıktan sonra dirseklerimi karnına geçirip kendimi öne attım. Titreyen bacaklarımla gidebildiğim kadar ileri atılıp yere düştüm.

Kafamı vurduğumu hatırlıyorum. Sesleri, etrafımdaki koşuşturmayı, patlayan silahı, botları. Sonrası bir süreliğine her şey yok oldu.

"Yağmur. İyi olacaksın. Buradayım. Gözlerini aç."

Bana ağır gelen bedenimi yerden kaldırırken başka biri bacaklarımı düzeltip uzattı. Ağzımdaki bez parçasından kurtulduğumda gözlerimi açıp "Eymen?"dedim. Sırtımı göğsüne yaslayıp "İyi olacaksın."dediğinde Zehra'yla birlikte elimdeki ipi çözmeye çalışıyordu.

"Yağmur çok özür dilerim."

Zehra'nın ağladığını duyuyordum ama onun yüzüne  bakmaya cesaretim yoktu. Benim yüzümden başına neler gelmişti. Şimdi dinlenmesi gerekirken benim elimdeki ipleri çözmeye çalışıyordu.

"Ben özür dilerim."dedim ama duyup duymadığını anlamadım. Eymen ona bir şeyler söyledi. Zehra'yı başka biri alıp götürdü. Gözlerimi her kapadığımda sanki çok uzun süre geçiyordu.

Başka bir ses "Ambulansa alalım."dedi.

"Sen buradasın."dedim bulanıklığın içindeki yüzüne bakarken. Kaldırıldım. Sanırım sedyeye koyuldum. Etrafta başka gölgeler vardı. Net olarak görebildiğim tek surat ona aitti.

"Buradayım."dedi, elimi sıkıca tuttu. Hiç bırakmayacakmış gibi olduğunu hissettim ya da öyle olmasını diledim.

"Sen haklıydın."

"Boş ver şimdi bunları. İyisin." Yüzüme doğru eğildi ve beni buna ikna etmek ister gibi gözlerimin içine bakarak "Tamam mı?"diye sordu. Kafamı sallamaya çalıştım. Bileğimde bir baskı hissediyordum. Eymen yanımdaydı.

Eymen iyi ki yanımdaydı. 

ÇİRKİN ❅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin