Ç ❅ 6

178K 7.7K 212
                                    

"Nereye gidiyorsun?"dedim eve dönen yolu kaçırdığında. "Üniversitenin partisine. Hem birkaç kişiyle tanışırsın. Kim olduğunu bilirler en azından."

"Gerek var mı? Hem ne kadarını biliyorlar? Gerçeği biliyorlarsa tanışmamıza da gerek yok."

"Ah canım! Bunları ben de biliyorum. Ailemi tanıyan insanlarla tanıştıracağım seni. Bir araya gelirsek daha önce görmemiş gibi davranma diye."

"Ah canım!"dedim onu taklit ederek. "Sarhoş olmazlarsa bence idare ederiz ya! Provaya gerek yok yani."

"Haha! Bir selam verip çıkarız, yabani. Korkma."

"Neden korkacakmışım!"diye homurdandım. Gerçekten de pek gitmek istediğim bir yer değildi. Okuldakiler bana çok fazla geliyordu. Birkaç haftalık hayatımı tamamen unutmuş değildim. Bir anda bu kadar fazla değişiklik bana kim olduğumu bile sorgulatıyordu. Öyle bir lüksüm varmış gibi kimlik buhranı yaşıyordum.

Bir kulübün önünde durduğumuzda istemeyerek kemerimi çözdüm.

Arabadan indiğimizde "Gel."deyip yürümeye başlayınca peşine takıldım. Aslında taksi falan bulup eve dönebilirdim. Kimseyle yine kimsenin aklının yerinde olmadığı bir zamanda tanışmak istemiyordum. Beni yaşadığımız o saçmalıktan sonra yeniden böyle bir şeyin içine soktuğuna inanamıyordum ama bu bir yandan da işime geliyordu. Başka birini onunla kıyasladığım kendimi kötü hissetmemi engelleyerek kadar pis biriydi.

İçerideki gürültüyle istemsizce yüzümü ekşittim. Daha iyi hayat koşulları derken dilediğimce etkinliğe katılmayı istemiştim. Böyle ortamlar yine de bana göre değildi. Elimi tutup "Senin gibi yaşlı ruhlu biri için burası uygun değil."dediğinde gözlerimi devirdim. "Biraz takılacağız sadece, somurtma, Çirkin."

Etraftaki insanlara baktığımda hiç de buraya uygun olmadığımı görebiliyordum. İnsanlar güzel, alımlı gözükmek için kendilerine özen göstermişti. Ben dersten çıktığım halimle, somurtarak ben sizden değilim diyordum. Daha çok bir kütüphaneye aittim. Orada olsam daha iyi hissederdim. Beni her şeyimle eleştiren budalanın zevki eğer buradakiler gibiyse kesinlikle ona hitap etmiyordum.

Deri kırmızı koltukların olduğu yerde durduğumda başıyla işaret ettiği yere oturdum. Elimi nihayet bırakmıştı. "Bir şeyler alıyorum. Ne istersin?"

"Hiçbir şey."

"Oyunbozanlık etme Çirkin ya!"

"Bak bana bir daha şöyle dersen çeker giderim, sen gölgemi tanıştırırsın arkadaşlarınla."

"Aman aman tamam, Yağmurcum! Evet, ne istersin? Ya da dur ben tahmin edeyim. Alkolsüz bir şeyler, değil mi?"dedi bir çocuğa sorar gibi.

"Mümkünse."dedim tiksinir gibi bir ifadeyle.

"Anladım." Göz kırpıp uzaklaştığında etrafı izlemeye geri döndüm. Fakülteden tanıdık olduğum yüzleri dansın özgürlüğünde yeniden keşfederken etrafımı saran bağın ne kadar sıkı düğüm olduğunu düşünmemek elde değildi. Yarınlar yokmuşçasına eğlenmek de bana göre değildi ama en azından bugünün keyfini alarak yaşabilirdim. Kendimden yaşadığım günü bile çalıyordum. Sıkıca mumyalanmış gibi somurtuyordum hayata, kendi hayatıma.

"Al bakalım, oldukça masum bir kokteyl."

Gözlerimi sıkıntılı bir şekilde ona çevirip uzattığı bardağı aldım. "Ne zaman eve gideriz? Gerçekten hiç havamda değilim, Eymen. Sabah çıktığım halimleyim zaten. Eve gidip bir de senin dağınıklığını falan toparlıyorum ya hani."

"Kızım cidden bu kadar sıkıcı mısın?"

"Gerçeklerimizden bahsediyorum."

"Ben sana bir kere niye toplamadın şu evi dedim mi? O senin kendine vazife edindiğin bir şey."

ÇİRKİN ❅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin