•Krallığı Geri Almak•

1.3K 172 43
                                    

İyi okumalar. Bu bölüm +18 sahne içermektedir. Rahatsız olanlar isterlerse okumayabilirler.

.
.
.
.

Bizi zindana atmalarının üzerinden iki gün geçmiştir sanırım. Prens Taehyung'tan hiç ses yok idi. Gerçekten ölmüş olamazdı değil mi? Mutlaka bir çaresini bulup gelecek ve bizi kurtaracaktı.

Prens Seokjin ise zindanın içinde volta atıyordu. Bir oraya bir buraya giderken benim de başımı döndürmüştü. Bir anda durup Namjoon hyunga baktı.

"Namjoon bir şey yap burada böylece bekleyemeyeceğim!"

"Prensim sabırlı olmalıyız."

"Lakin ya Taehyung gerçekten öldüyse? Krallık bana kalıyor o zaman. Kurtarması da bana düşüyor. O kadının eline mi bırakacağız?!"

"Biliyorum lakin şimdilik sabırlı olalım. Prens Taehyung gelmez ise bir çaresini elbet buluruz."

Akşam vaktiydi. Dışarıda yıldızlar parıldarken biz bu karanlık zindanda mahkumduk.

Namjoon hyung, Prens Seokjin'i sakinleştirmeye çalışırken duyduğum sesle kafamı kaldırıp demir parmaklıkların ardına baktım.

"Taehyung?..."

Hemen koşup yanına gittim ve ellerimi parmaklıklardan dışarı çıkarıp yanaklarına koydum.

Her tarafı kir ve is içindeydi. Ne yapmışlardı ona?

"Jeongguk... Tanrı'ya şükür sonunda kavuştuk. Bana öldüğünü söyledi biliyor musun? Ben o kadar çok acı çektim ki Jeongguk'um. Değdi ama, seni burada böyle sapasağlam ayakta gördüm ya vallahi değdi."

"Prensim buraya nasıl girdiniz?"

"Orası mühim değil. Evvela sizi buradan çıkarmak icap eder daha sonrasında krallığımı geri alacağım.

Prens Seokjin bizi fark edip hemen yanımıza geldi ve ellerini parmaklıklara sardı.

"Taehyung, kardeşim! Çok şükür Tanrı seni korumuş. İyisin değil mi? Bir şeyin var mı?"

"Sağ ol ağabey iyiyim. Haydi sizi buradan çıkaralım."

Kapının önündeki muhafızlardan aldığını düşündüğüm anahtarla kapıyı açtı ve beni dışarı çıkarıp sıkıca sarıldı.

"O kadar çok özledim ki seni."

Gülümseyip ben de ona sarıldım ve kokusunu içime çektim. O kadar hasret kalmıştım ki ona...

"Hasretinizle kavruldum her gün prensim. Nasıl yandım bir bilseniz."

Elini başımın üzerine koyup saçlarımı okşadı.

"Bitti artık her şey. Sana söz bugünden itibaren bizi sadece huzurlu günler bekliyor olacak."

Benden ayrıldığında Prens Seokjin Taehyung'un yanına geldi.

"Ya babamız Taehyung? O nerede?"

Taehyung ilk başta cevap vermedi.

"Prenses Chaeyoung bizi krallıktan uzaklaştırmak için yalan söylemiş. Onun krallığına doğru yola koyulduk. Akşam olunca konaklamak için bir yerde durduk ve geceyi orada geçirdik. Sabaha karşı duman kokusuyla uyandım. Etrafımı kızıl alevler sarmıştı lakin Prenses Chaeyoung yanımda değildi. Beni bırakıp kaçtığını düşündüm ve babamı aramak için çıktım. Çıktığım gibi bizimle gelen muhafızlardan biri beni tutarak dışarı çıkardı. Ona beni bırakmasını, babamı bulacağımı söyledim. 'Üzgünüz.' dedi 'Lakin efendimiz kral kurtulamadı.' O sözleri duyduğum an hiçbir şey hissedemedim. İçimde ona karşı sadece biraz burukluk ve kırgınlık vardı."

Incompetent PainterWhere stories live. Discover now