22.BŐLŰM " KANLI AY"

1.3K 85 9
                                    


Etrafta sadece meşalelerden çıkan çıtırtı sesleri vardı. Sanki herkes sessizlik yemini etmişti.

İki elimide göbeğime koymuş Williamın iki gün önce insanlara konuşma yaptığı balkondan olan biteni izliyordum. Birazdan kanlı ay başlayacaktı. Halktaki on beş yaşından büyük tüm erkekler toplanmıştı. Williama bağlı diğer klanlarda yüzlerce insan getirmişti. Williamın bana dün anlattıklarına göre yarısından fazlası bu gece ölecekti.

William burada olanlara şahit olmamamı , odamda gece bitine kadar oturmamı istemişti. Ancak ben ne zaman Williamın sözlerine uyumuştum ki ?

Bana direkt olarak söylemesede onu o haldeyken görmemi istemiyordu. Kanlı aydayken düşünemediğini, saldırgan olduğunu ve tamamiyle hayvan olduğunu söylemişti. Anlayamadığı bir şey vardı onu her haliyle seviyordum. Ne olduğu, neye dönüştüğü umrumda değildi.

William gökyüzüne doğru başını kaldırarak konuştu : " Başlamak üzere." Dedi.

Üzerine ona hafif bol gelen eski koyu renkte bir pantolon giymişti. Üstüyse çıplaktı, bana müthiş bir seyir zevki sunduğunu inkar edemezdim. Williamın konuşması üzerine askerler Williamı el ve ayak bileklerinden zincirlemişlerdi. Zincirler şuan için Williama bol gelmiş olsada dönüşünce canını yakacaklarından emindim.

Askerler Williamdan uzaklaşarak sıraya soktukları insanların yanlarına geçtiler.

Etrafta sert rüzgarlar esmeye başlamıştı. Öyle güçlüydi ki tüm meşaleler söndü. İnsanlar zifiri karanlıkta kalmanın korkusuyla iyice yerlerine sindiler.

Ve ay kırmızıya boyanmaya başlayınca William acı bir inlemeyle dizlerinin üzerine çöktü. Williamın böylesine acı çekmesi beni son derece üzmüştü. Bu yüzden o dönüşüne kadar gözlerime yummaya karar vermiştim.

Sonunda dönüşümün bittiğini Williamın hırıldayan nefesinden anlamıştım. Gözlerimi açtığımda etrafı tek aydınlatan dolunayın ışığı ve Williamın parıldayan kehribar gözleriydi.

Askerler insanları enselerinden tutarak sırayla Williamın önüne atıyorlardı.

Dakikalarca bu böyle devam etti , kanın kokusu artık benim bile burnumu yakıyordu. Williamsa delirmiş gibiydi gerçekten sanki William gitmiş yerine sadece hisleri olmayan bir kurt gelmişti.

Son birkaç insan kalmıştı ki yukarıdan üzerime doğru bir insan düştü. İlk başta sendelesemde hemen toparlanıp üzerime doğru gelen bedeni tuttum. Kadının suratına yapışmış saçlarını hızla çekerek yüzüne baktım. Williamın anlaşma yaptığı cadınan başkası değildi.

Gözleri yuvalarından fırlamış ve boğazı parçalanmıştı.  O esnada Luisin deli gibi bağıran sesi kulaklarıma doldu. " Vampirler!!!"

Tuttuğum kadını hızla yere bırakarak Williama seslenmeye başlamıştım ama o sanki transtaydı asla ismine tepki vermiyordu. Bir sürü kofkan ve astkan içeri girmiş hem kurtlarla dövüşüyor hemde daha dönüşmemiş olan insanları öldürüyorlardı. İçimden küfürler ederek  balkondan çıkıp kalenin içine girdim. Şimdi ne yapmalıydım hiç bilmiyorudum. Bebeğimin canı tahlikedeydi. Saklanmalımıydım,  dövüşmelimiydim?

Kendimi daha iyi koruyabilmek için ortak salonda duvara asılı olan kılıçlardan birini almak için oraya doğru koşmaya başladım. Ortak salona varmam çok uzun sürmemişti. Hızla kılıcı asılı olan kabzasından çekip arkamı dönmüştüm ki o karşımdaydı.

Alex.

Sırıtarak bir karnıma bir de bana bakıyordu. Tam ağzını açıp konuşacaktı ki ona fırsat vermeden elimdeki kılıcı karnın içeri sonunda kadar tüm gücümle soktum ve koşmaya başladım.

SAFKAN - Mührün Pençesinde Where stories live. Discover now