3.ƁŐLŰM "HAÍN"

2.1K 158 12
                                    

Telefondan yazdığım için yazım yanlışları olabilir kusura bakmayın



Şaşkınlık , öfke , hayal kırıklığı. Hepsini aynı anda yaşadım. Kurtlara inanmak ne kadar da aptalcaydı.
Babam şaşkınlıktan gözleri pörtlemiş bir şekilde." Şimdi gelmelerini söylemedim. Beni kandırdılar." Dedi. Derin soluklar alıyor ,ellerini saçlarının arasından geçiriyordu.
"Ormanın güneyine gidelim. Kaçalım buradan. Arkamızdan asker gönderirler ama sorun yok onlardan daha güçlüyüz , yeneriz onları." Dedi bir telaşla. Daha cevap vermeme fırsat tanımadan. " Hayır hayır ben 7 asırdır bu kaledeyim . Burayı terk edemem. Bir kaç tane kurta inanacakları yok. Benim sözüme karşılık o hayvanların hiç şansı yok. " ellerimden sıkıca tutarak devam etti. " Hiçbir şey olamamış gibi davranacağız Victoria. Asla ölmemize izin vermem. " dedi. Bu sefer şaşkınlığını geride bırakmış onun yerine sinirlendiğj için kırmızıya dönen yeşil gözleriyle , gözlerimin içine bakıyordu.

Ne yapacağını şaşırmıştı. Bense sonumuzu düşünmek bile istemiyordum. Babam bir aptallık yapmıştı ama yinede o benim babamda onu böyle çaresiz görmek beni sarsmıştı.

" Sonsuza kadar kaçmamızın imkanı yok zaten baba. Sen safkansın üstelik yöneticilerdensin. Sana inanacaklardır. Kendini savunmaya bile kalkma sadece sana iftira atıklarını söyle. " dedim destek verircesine elini sıkarken. " kimse şüphelenmeden büyük salona geçelim." Dedim. Kafasını sallayarak beni onayladı.

Mahsenden çıkıp salona girdiğimizde beni kan kırmızı gözler karşıladı. Yöneticilerden Henry altın varakları olan pencereden dışarıyı izliyordu. Umarım o altın varaklar kanla kaplanmazdı.

James. "O pis hayvanların hepsini öldürmeliyiz. Buraya kadar gelme cesaretini nereden buluyorlar." Dedi hidetle. Henry."Anlaşmayı bozamıyız. Bozarsak sadece onlardan kan dökülmez. Ayrıca savaşmaya değil konuşmaya geldiğini söyledi." Dedi sakince.

Konuşmaya gelmiş. Babamın ihanetini anlatcaktı. Bizim ölmemizi ve kolonide iç savaşa neden olacaktı.

Amelia. " Topraklarımıza gelerek anlaşmayı yok saymadılarmı Henry? Bu konuda sen ne diyorsun Marcus?" Dedi tok bir sesle. Babama soru sormasıyla mideme kramplar girmeye başlamıştı. Babam mahsendeki halinin aksine gayet sakin görünüyordu. Çok iyi bir oyuncuydu. " Buraya kadar konuşmaya geldiklerine göre önemli olmalı. Üstelik surlara saldırmadılar. Ormanın içindeki varlıklarını hissedebiliyorum , çok fazlalar tek bir sürüden ibaret olmazlar. "Dedi. Ondan bu karara itiraz etmesini bekliyordum. Beliki kurtların anlatacaklarından sonra şüpheli konuma düşmemek için yapmıştı.

Charles. " Gelen sıradan bir alfa değil. Kurt kral burada. Ona istediğini verelim ne söylemek istiyorlarsa söylesinler. İstediklerini vermezsek saldıra bilirler. Kofkanlar önemli değil ama 2.sınıflardan kayıp vermek istemiyorum. " dedi. Bu önerilerin üstüne birkaç dakika daha tartıştıktan sonra kurtların içlerinden sadece 1 elçiyi içeri almayı kabul ettiler.

Elçinin salona gelmesini gergin birleşekilde beklerken bir el omuzlarımı ovalamaya başladı. Kafamı arkama doğru çevirdiğimde Erici gördüm. " Korkmana gerek yok sevgili nişanlım. O hayvanların sana zarar vermesine izin vermem." Dedi. Midemi bulandırmaktan başka bir işe yaradığı yoktu. Zaten yeterince gergindim birde üstüme Eric geliyordu. Diğerlerinin yanında ona tepki vermeyeceğini çok iyi biliyordu pislik.

Elçi içeri girdiğinde yoğun kurt kokusu ciğerlerime doldu. Gözlerim kırmızıya dönüştü. Esmer 1.90 boylarında aşırı derecede kaslı olan kurt insan formunda da çok ürkütücü duruyordu.

Amelia ve James suratlarını buruşturdu ve kurda kibirli bakışlar atamaya başladılar.

Henry."Niçin konuşmak istiyorsunuz? Topraklarımıza gelecek kadar önemli olan ne? Üstelik sayınız sadece konuşmak için çok fazla." Diye konuştu sert bir tonda. Elçinin kahverengi gözleri birkaç saniyeliğine beni buldu. " Alfamın burada kalmaya çok niyeti yok. Sadece onun olanı alamya geldik ve vermezseniz zor kullanmaktan çekinmeyiz. " dedi henryle aynı derece sert olan sesiyle. Onun olanı alamaya gelmişlerdi. ona ait olan şey neydi bilmiyorum ama babamda ona ait birşey yoktu . İçim öyle bir rahatlamıştı ki.

SAFKAN - Mührün Pençesinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin