Bölüm 41: Köstebek Avı

3K 341 33
                                    

3 Hafta Sonra

"İki dakika." Telsizden gelen sesin ardından derin bir nefes alıp maskeyi yüzüme çektim. Yanımdaki Çelebi de benim gibi maskeyi yüzüne çekerken gözlerimi arabanın camından dışarıya diktim. Gergin bekleyişimiz devam ederken sonunda üç arabadan oluşan konvoy yolun başında göründü. 

"Yolu kes Çelebi." Sürücü koltuğunda oturan Çelebi talimatımla arabayı çalıştırdı ve gaza hafifçe basarak bizi patika yoldan şehirler arası yola çıkarttı. Yola çıktığımızı fark eden sürücüler yavaşladı ve neredeyse iki şeridi kapatacak bir şekilde durduğumuzda korna çalmaya başladılar. Sürücülerden bazıları arkamızda kalan boşlukta geçmiş olsa da Sinan'ın kullandığı araç ile orayı da kapatmasının ardından trafik tamamen durmuş oldu.

Çelebi'yle bakıştık ve birbirimize başlarımızı onaylar bir şekilde salladıktan sonra ikimiz de arabadan indik. Diğer arabadan da Sinan ve Polat indi. Silahlarımızı ileriye doğru tutup durdurduğumuz araçların arasından ilerlemeye başladık.

Yolu kapatmamızla arabalarını durduran sürücülerden bazıları dışarı çıkmış bağırıyorlarken ellerimizde tuttuğumuz silahları fark edince sus pus olup araçlarına çekildiler. Onların biraz gerisinde ise asıl hedefimiz olan konvoy araçların yoğunlukla durduğu yere yanaşmayıp biraz geride kaldılar. Konvoy ilk başta geriye doğru gitmeye çalıştı ama arkalarından gelen araçların birikmesi ile oldukları yerde kaldılar.

Bizim konvoya giderek yaklaşmamıza rağmen uzun bir süre konvoydaki araçların hiçbirinde bir hareketlilik olmadı ve sonunda öndeki araçtan iki, ortadaki araçtan bir kişi indi. Araçlardan inen üç kişiden ikisinin silahlarının hedefi bizdik. Aramızda birbirimizi duymamıza olanak sağlayacak kadar mesafe bırakarak olduğumuz yerde durduk. 

"Yüzünüzü saklamanıza gerek yok. Kim olduğunuzu biliyoruz." Yiğit ellerinin arasında tuttuğu silahın üzerindeki parmaklarını oynattı ve sonunda işaret parmağını tetiğe yerleştirdi ama silahın namlusunu, iki yanında olan Doğu ve Ayaz'ın aksine hala bize çevirmemişti. "Bunu yapmak istemezsiniz. Hala geç değil, teslim olun Yeşim. "

Elimdeki silahı tutuşumu sıklaştırdım. Parmaklarım hissettiğim gerginliğin bir etkisi olarak tetiğin üzerine hafifçe baskı uygulamaya başlamıştı. "Nefesini boşa harcama Yüzbaşı. Teslim olmayacağımızı biliyorsun." 

Yiğit güldü. "Evet, biliyorum ama adet yerini bulsun diye söylemem gerekiyordu." Sözlerinin hemen ardından gülüşü yüzünden silindi ve silahını kaldırdı. Bize ateş etmeden önce yanımızdaki araçların arkasına saklanmamıza olanak sağlayacak kadar kısa bir vakit vardı. Kurşunlar arkasına saklandığımız araçlara isabet etti ve aracın içerisinden çığlıklar yükseldi.

"Son kez söylüyorum Yeşim. Bu son şansınız, teslim olun." Yiğit'in söylediklerini kulak ardı ettim. Yanımdaki Çelebi'ye bakıp sonra da karşı şeritteki aracın arkasına saklanmış olan Sinan'a döndüm. Sinan'ın beni duyacağı ama Yiğit'in olduğu yerden duyamayacağı bir ses tonu ile konuştum. "Rehine alıyoruz." 

Sinan beni başıyla onayladıktan sonra yanında Polat ile beraber çömelerek arabanın yolcu kapısına doğru ilerlediler. Çelebi ile beraber yanında olduğumuz arabanın sürücü koltuğuna doğru ilerledik. Çelebi kapıyı açıp içerideki adama silahını doğruldu ve sert bir ses tonu ile konuştu. "Dışarı çık." Adam itiraz etmeden araçtan çıktı. Bu sırada arka koltuktaki battaniyenin altındaki hareketliliği Çelebi de ben de fark ettik ama ikimiz de bunu görmezden geldik.

Araçlardan aldığımız rehineleri önümüzde tutup başlarına silah dayayarak saklandığımız yerden çıktık. Yiğit silahını bir an için indirecekmiş gibi olsa da sonra kararlı bir şekilde silahını bize doğrultmaya devam etti. "Sivilleri bırakın. Onların bu işle bir ilgisi yok."

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now