4. Söz Ver Bana

333 14 18
                                    

Ağlamaktansa ağlamamak daha
zordur.

Bölümleri yazarken elbette özen gösteriyorum ve çaba veriyorum ama biraz acelem var,kendime kitabı bitirmek için bir süre tanıdım,onu halletmeye çalışıyorum. Evet eksikleri var ama bence okumaya değer.

Macera seviyorsanız ben buradayım, biz biradayız."

Eksiklerimi de biliyorum,o belirttiğim sürecin işine editasyon sürecini de aldım, merak etmeyin tertemiz olacak.

****

                    4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4. Söz Ver Bana

"Gözler gülerdi kalpler ağlarken,dudaklar aksini iddia ederdi ama kanayan kalplerdi, acı bedensel olmazdı,bedensel acıya dayanamayan kişiler ne aciz kişilerdi azizim, sevipte kendilerini ateşe atan insanları asla anlayamazdı o kişiler,zayıftı onların bedeni ve ruhu,en ufak sarsıntıda çökerdi kalpleri, giderdi elleri yere,onlar bilmezdi ama sevenin elleri gitmezdi yere,hep yukarıda olurdu,çok isterlerdi,çok dua ederlerdi,yaradana ağlarlardı hep. Kimse görmezdi,kimse etmezdi ama onlar ağlayıp dualar ederken kendini kaybederlerdi. Beklesin beni,sevsin ama çok sevsin,hiç bırakmasın,bana seni bırakıyorum ey sevgili diye gelmesin diye dua ederlerdi, çünkü sonra şöyle devam ederlerdi elleri havadayken,şayet bana öyle bir teklifle gelirse sevdam benim için orada gurur biter,ben kendimi yerlere sererim,insanı değerli yarattın sen,kulluk edilen bir varlık olarak yarattın,ama ben bir kuluna yenildim, öyle yenildim ki benden gitmek isterse diye geceleri yatmadım,ama hiç gelmedi de,şimdi söyle bana ey yaradan,hiç mi sevilmesin bu kulun?"

**

Hava güzeldi,güneş vardı ve ben bir parkta çimenlerin üzerinde uzanıyordum. Etrafta koşan çocuklar vardı ve benim gibi piknik yapan aileler,seslerini duyuyordum onların. Ayrıca gökyüzünü izlemek çok keyif veriyordu. Giydiğim beyaz tişört çimenle lekelenmiş bile olsa ben halimden memnundum. Bulutlara bakıp farklı farklı şekiller çıkarırken aç olduğumu fark ettim. Bir şeyler yemeliydim,uzandığım yerden hiç kalkmadan getirdiğim çantama uzandım. Ama elime gelmedi,yine de yerimden kalkmadım,bu yorucu olurdu değil mi?

Tekrar uzattım elimi,yine elim boş gidince oflaya puflaya kalktım yerimden,sepet elimi attığım yerin sadece birkaç santim uzağındaydı. Sepetimi yanıma çektim,kurt gibi acıkmıştım ve kurt gibi de yiyecektim.

Sepetimin kapağını açtım hemen yemek ardına ama başka şeylerle karşılaşmak asla beklediğim bir şey değildi. Sepetimin içinde kendi hazırladığım sandviçler olması gerekirken iki tane el vardı,iki kesik ve kanlı el. Dona kalmış bir şekilde sepetimin içine bakarken ben aniden güneş soldu,hava karardı, tüylerim diken diken olurken nerden geldiğini bilmediğim bir ses 'hadi yesene' diye fısıldadı bana,'ne duruyorsun Betül? Hadi yesene' diye tekrarlayınca yutkunup çevreme bakındım.

Seversen Geçer/ +18 (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin