5

809 141 250
                                    

Hayırlı hafta sonları ...

Yine yine yeniden ben :)

Yorumlarınız için çok teşekkürler keyifle okuyorum :D

 Sizinle motive oluyorum, bilesinnnn :P

Hümeyra'dan

Üçümüz kendimizi Başhekimin odasında bulduk. Selin ve Feride resmen kıvranıyorlardı. Bense Hulusi ve onun dağıttığı yargıyı düşünüyordum.

"Hulusi Bey, hastaneyi teslim aldığı andan itibaren bütün giriş çıkışların saatlerini kontrol ettirdi." deyip kızlara baktı.

"Normalde ilk uyarı sözlü olur ama siz her gün geç kalmışsınız ve her gün erken çıkmışsınız. O yüzden ilk yazılı uyarınızı alacaksınız. Aslan Beyin odasına gidebilirsiniz."

Somurtkan yüzler bir bir odadan ayrıldı. Sıra bana gelmişti. Kes cezamı Başhekimim. Bu adama karşı olumlu bir duruşum vardı. Çünkü hastaları para kaynağı olarak değil de insan olarak görüyordu. Ayaküstü sohbetimiz dışında çok uzun konuşmamıştık ama iyi bir insan olduğu hissi veriyordu.

"Hümeyra Hemşire sana gelirsek, İşini nasıl özveri ile yaptığını görüyorum." İşim ile ilgili övgü alınca çıldırıyordum.

"Bu sizin ilk geç kalışınız." Üzgünce kafamı sallayarak onayladım. Ayakkabımı teki çıkmasa ben ona da geç kalmazdım ama hayat işte.

"O yüzden sadece sözlü uyarı ile bu konuyu kapatıyorum. İşinizin başına geçebilirsiniz."

"İyi günler Levent Bey."

Kendi bölümüme giderken herkes oldukça ciddi olarak çalışmaktaydı. Hastanemizde Hulusi'den önce büyük bir disiplinsizlik yoktu ama gerçek şu ki bazı insanlar kafasına göre davranıyordu. Hulusi 'nin dünyasında hataya yer yok anlaşılan. Beyefendi bir kere uyarıyordu. Hem hastaneye hem bana yargı dağıttı. Bir yanım kızgın olsa da bir yanımda ona karşı saygı oluştu. İşini hakkı ile yapan bir insana nedense uzun süre kızgın kalamıyordum.

İtiraf ediyorum biraz hoşuma gitti ama birazcık.

Kendi alanıma gidip işimin başına geçtim. Genelde kendi alanımdan çıkmazdım. Acil bölümünde çalışıyordum. Her zaman değil ama çoğu zaman yoğun oluyorduk.

*******

Yeni getirilen hastaya hemen müdahale etmek adına seri bir şekilde yanına ulaştım. Çok şiddetli öksürüğü vardı ve nefes almakta zorlanıyordu. Bu yüz bir yerden tanıdık geliyordu. Bu adam Gül'ün babasıydı ! Son derece halsiz görünüyordu. Oksijen maskesini takıp prastisyen hekimi beklemeye başladım.

Birkaç dakika sonra oğlu Mehmet geldi.

"Ah ! Baba inat edecek ne var en baştan gelseydik olmuyor muydu ? "

Babasına kızarken beni fark etti. "Sen." diye mırıldandı. Kim olduğumu hatırlamıştı. Pratisyen Hekimi beklerken Başhekimle ile beraber Hulusi Bey(!) çıkageldi.

Başhekim bizzat Fehmi Bey'e müdahale ediyordu ben de onunla beraber çalışıyordum. Hulusi de Mehmet'i teselli ederken bizi izliyordu.

Hulusi'nin eski kayınpederi ile bu kadar ilgili olması çok enteresandı. Tamam Mehmet ile yakın arkadaş olabilirler ama yine de garipti. Evlilik gibi konulardan bozulan çok arkadaşlık ve bağlar görmüştüm.

Mehmet babasına iyi geleceğini düşünerek "Zaten birazdan annem ile Gül de gelecek." dediğinde Hulusi'ye baktım, istemsizce. O anda kısacık bir süre göz geldik. İkimiz de gözlerimizi kaçırdık. Kendisini terk eden kadın ile karşı karşıya gelecekti. Merak ediyordum. Ne hissediyordu ?

HÜMEYRA VE HULUSİWhere stories live. Discover now