Ne Oluyor Burda

333 36 38
                                    

Merhabaaaa

Ay ilk defa böyle önsöz gibi bir şey yapıyorum heyecanlandım mclajfşajcşajfşakd

Neyse ben kısa bir şeye değinmek istiyorum. Bu benim adam akıllı, silmeden devam ettirebildiğim ilk ficim. Diğerlerini ya sildim ya okummadı ya da en basitinden beğenmedim. Ama şimdi bu fici ben gerçekten çok severek yazıyorum ancak şu sıralar psikolojik bunalımda olduğumdan ve yazılı haftasına girdiğimden aynı zamanda coğrafik konumumdan dolayı fazla yazamıyorum. Ayrıca kısa bir süre sonra şehir dışına -memleketime gidicem ay çok heycanlıyım ayayayayayyayaya- gideceğim için hazırlık yapıyorum.

Şimdi diyeceksiniz ki sen ne anlatıyosun karı? Buna da bir açıklık getireyim hemen. Yani biliyorum uzun zaman sonra bölümleri atabiliyorum ama elimde olan bir şey değil bunun için hepinizden çok çok özür diliyorum. Belki bu fici çerezlik niyetine de okuyorsunuzdur. Ama gelen yorumlar -şaka yapıyorum kimse yorum yapmıyo- okunma sayısı -son bölüm 28 okunma- ve gelen oylamalar -4 ya da 5- çok çok az ve benimde moralim çok bozuluyor. Ühüüü.

Neyse belki böyle içinizden gelir de mutlu edersiniz bu garibi, sevindirirsiniz🥲

Bu kadar konuşma yeterli biraz da bölümü okuyun hadi kış kışşş.

İyi okumalar...

***

Kulağımın uğuldamasını es geçerek kaşlarımı çatmıştım. "Ne..? Ne saçmalıyorsun sen?" kaşlarımı daha çok çatarak, karşımda bana bakarak dudaklarını kıvıran adama odaklanmıştım. Gerçekten sinirlerimi bozuyordu.

"Sana ne anlattı bilmiyorum," normal bir şeyden bahseder gibi konuşmaya devam etmişti. "Ama," aldığı derin nefesle beraber dudak kıvrımları aşağı doğru süzüldü. Ben, ağzından çıkacak kelimelere odaklanmışken mutfağa yaklaşan adım seslerini zar zor işitiyordum.

Namjoon'a bir kaç adım daha yaklaşarak anlatması adına teşvik etmek istiyordum ancak o, bilerek cümlesini yarım bırakmış ve benim meraklanmam için böyle bir şeye başvurmuş gibi duruyordu. Ne yapmaya çalışıyordu hiçbir fikrim yoktu ancak yaptığı hareketler hiç hoşuma gitmemeye devam ediyordu. Her ne saçmalıyorsa hemen son vermesi gerekiyor.

"Ne oluyor burda?"

Taehyung'un sesi.

Bir anda mutfağa gelişi ile dikkatleri üstüne çekmişti. Omzumun üstünden ona baktığımda, çatılı kaşlarıyla Namjoon'a odaklandığını görmüştüm.

"Geliyorduk biz de şimdi."

Namjoon, tekrar gamzesini göstererek güldüğünde, önüme dizili olan kuruyemiş tabaklarından iki tanesini alıp ellerine yerleştirirken önden yürümeye başlamıştı.

Bakışlarım bir saniye olsun Namjoon'dan ayırmazken, Namjoon'un kapı eşiğinde durduğunu izledim. Elindeki tabaklarla bizden tarafa döndüğünde bakışlarının hedefi ben olmuştum.

"Jungkook onları da sen getirsene."

Namjoon gözleriyle işaret ettiği diğer kuruyemiş tabaklarını gösterdiğinde hipnoz olmuşçasına çatılı kaşlarımla, başımı aşağı yukarı sallayıp onu onaylamış, elime tabakları alırken ise dediği şeyi düşünmeden edememiştim.

Taehyung'dan uzak dur.

Hangi vasıfla ya da hangi sıfatla söylemişti onları, hiçbir fikrim yoktu. Taehyung'a ise söyleyemezdim. Zaten sinir sorunları ve psikolojik sıkıntıları varken üstüne Namjoon'un "Taehyung'dan uzak dur." adlı konuşması onu daha da öfkelendirir, ani bir kavgaya sebebiyet açmış olurdu ve ben bunu asla istemiyordum. Jimin'in gözünün önünde sinirini göstersin istemiyordum. Zaten Taehyung ve Jimin'in arası hiç yoktu, eğer söylersem ve ani bir sinir krizi geçirirse, Jimin'in gözünde daha fazla düşmesini istemezdim.

The Kth BoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin