2.2

2.3K 217 404
                                    

yorum bekledim...baktım gelmiyor atayım dedim.iyi okumalar.

oy ve yorumu unutmayın lütfen <3 bölüm atma zamanına ona göre karar veriyorum.

***

minho:

vücudumu saran siyah tişörte bir kere daha baktım.randevuya yetişmem için hızlı olmam gerekiyordu fakat ben bir türlü giydiğim şeyleri kendime yakıştıramıyordum.bu kaçıncı değiştirdiğim kıyafetti hatırlamıyordum artık.

"kanka lütfen git artık...oldu işte bunlar."

changbin ve seungmin yatağımın üstünde bana bıkkınlıkla bakarken birbirine karışan hayıflanma cümlelerini duyduğum gibi ayaklarımı yere vurup tepinmemek adına zar zor durdum.

"anlamadım ki nerden çıktı birden bu?şaşkınlıktan elim ayağım dolaşıyor işte anlayın beni."

"pek anlam veremedim ben de..."seungmin, changbinin omzundaki başını kaldırıp kıyafetlerime bir kere daha baktı."ama oldu bu üstündekiler.geç kalmamak için çıkmalısın artık."

"aynen kanka git."changbin sevgilisinin açıktaki boynuna öpücük kondurduktan sonra konuştuğunda gülerek ikisine baktım.

"gidiyorum o zaman."

sandalyede duran kaskı alıp yatağımdaki arkadaşlarıma bir daha baktım."şans dileyin bana."

changbin gülerek geçiştirmek amaçlı hızla kafasını sallayıp sevgilisine iyice yaklaştığında ben de bana kızarmış bir halde bakarak duran seungmine göz kırptım. "bak size de baş başa olma fırsatı sunuyorum."

"minho..."

seungmin utangaç bir halde mırıldandığında kahkaha attığım gibi dış kapıyı açıp alayla konuştum.

"yatağımı kullanırsanız çarşafları değiştirmeyi unutmayın."

***

motoru park yerine yerleştirip elimdeki kaskla sakin duran fazlasıyla az kişi olan kafe tarzı yere girdiğimde ikisinin de gelmediğini görüp dışarıya doğru sesli bir nefes verdim.

koltuklu olan pencere kenarındaki masaya gidip kaskı köşeye yerleştirdiğim gibi gerginlikle ellerimi birleştirdim.

"minho."

birkaç dakika sonra duyduğum hyunjinin sesi irkilmeme neden olurken başımı hızlıca kaldırıp bana bakan iki bedeni gördüğüm gibi yerimden kalktım.
"hoş geldiniz."

"çok beklettik mi seni?"  hyunjin, gülümseyerek konuştuğunda kafamı sallayıp oturmaları için elimle koltukları gösterdim.

"yok beklemedim çok. oturun siz."

ikisi konuşmamla birlikte oturduğunda birkaç dakika sadece birbirimize baktık.

bugün olan buluşmanın amacını anlayamadığım için bir anda bana sunulan bu değişiklik,randevu olayı, garip bir heyecan ve gerginliğin vücudumu sarmasını sağlamıştı.bunun da bir türlü sohbet oluşturacak bir rahatlık ortamı oluşturamamı bana fark ettirirken iki bedeni incelemeye başladım.

jisungun giydiği bordo üst yüzündeki güzelliği ortaya çıkarması hyunjinin de zümrüt yeşili üstün bedenine tam oturarak hatlarını belli etmesini görmek karşımdaki iki adamdan gözlerimi zar zor alabilmeme neden olurken kulaklarımın yanmasıyla kızarmaya başladığını hissettim.

"nasılsın hyung?"

garip sessizliğimizi bölen çekingen ses hafifçe gülümsememi sağlarken jisungun gözlerine baktım."iyiyim jisung. sen nasılsın?"

i need a big boy , minhyunsung/hyunhosungWhere stories live. Discover now