1.8

2.4K 218 234
                                    

oy sınırı:120
yorum sınırı:250

bayadır atmadığım için gerildim biraz :,) umarım zevkle okursunuzz😚😚

***

hyunjin:

"keyifsiz gibiydi sanki."

jisung kahveyi masaya koyarken sabahtan beri dediği şeyi yeniden tekrarladı."sorsana iki gündür neden öyle duruyormuş diye."

bana ısrarla konuşan sevgilimin yüzünü incelerken daha yeni maviye boyattığı saçlarının ona ne kadar yakıştığını düşünüyordum ki jisung kaşlarını çatıp alnıma hafifçe vurdu."şaşkın şaşkın bakma hyunjin bana."

huysuz sesine yönelik "rengini koyulaştırdıkça çok güzel oldu bu renk sana.o yüzden bakıyorum." dediğim gibi gülerek masaya doğru eğildi.

"sen her zaman çok güzelsin ama böyle mal mal bakmıyorum sana."

"yani?"

"konuyu değiştirmeye çalışma yavrum işte.yazsana minhoya nasıl olduğunu."
dışarıdan şirin konuşuyormuş gibi durmasına rağmen bana karşı iğneleyici tavrını sürdüren jisunga gözlerimi devirip ellerimle kahve bardağını kavradım.

"çok merak ediyorsan sen konuş."

"utanıyorum ya."
jisung hayıflanarak arkasına yaslandığında ağzımın içinden minik bir kahkaha çıkmasına engel olamadım.

"sen.." dedim gülüşlerimin arasında."sen mi utanıyorsun?"

"hyunjin benle böyle zıtlaşıyorsun ya işte..."
sinirli ses tonuyla konuşarak masadan kalktığında elindeki kupayı yüzüme doğru gösterip gülümsedi."çok havalanma götüne sokarım bunu."

kaşlarım duyduğum şeyle havalanırken hızla çıkışa doğru yürüyen sevgilime gülmek ve gülmemek arasında kalarak şaşkınlıkla baktım.

onu takip etmeme fırsat vermeden telefonuma gelen 'minhonun yanına gideceğim.gelme' yazan mesajını görmemle oturduğum yere iyice sindim.

sevgilimin neden birden bu konuyu önemsediğini anlamasam da jisungun iki gündür bana sorduğu dans mevzusu ile içimdeki minhoya karşı hissettiğim suçluluk duygusuna engel olamıyordum.ben okuldan gittikten sonra olayların nereye gittiğini bildiğim halde onu aramadığım minhonun aklına geldiğinde sanki beni görmek istemeyecekmiş gibi hissetmeme engel olamayıp onunla bu ara yüz yüze gelmek istemiyordum.

"oturabilir miyim kanka?"

kendi düşüncelerimde boğuşurken masanın başından gelen sesle hafifçe sıçradığımda bana dik bir şekilde bakan changbini gördüğüm gibi oturuşumu düzelttim."tabi otur."

"daha demin yaptığınız bir kavga mı oluyor?" sandalyeye oturduğu an rahat bi tavırla sorduğu soru karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. "bizi mi dinledin? "

"arka masadaydım. sesiniz geldi diyelim."

soruma yanıt bekliyormuş gibi durduğundan dolayı "hayır. jisungla kavga etmeyiz hiçbir zaman.daha deminki ufak bir inatlaşmaydı sadece." dediğim gibi güldü."neden kavga etmiyorsunuz?"

"neden kavga edelim ki?"

sorumla birlikte "ufak inatlaşmalarınız hariç hep çok mu iyi anlaşıyorsunuz?" dediğinde ona cevap vermediğim için aramızdaki bakışma uzadı.

changbin genzini temizleyip vücudunu öne doğru getirdiğinde bana bir şey söyleyeceğini düşünerek ona yaklaşmak adına üst bedenimi masa ile birleştirdim.

"sana güvenemiyorum."

hafifçe çattığı kaşları ile sessizce konuştuğunda şaşırmama engel olamayarak gözlerimi hafifçe büyülttüm.
neden olduğunu sormak için ağzımı açmama dahi imkan vermeden bir elinin parmaklarını bileğime sarıp "itiraz etmeden dinle ve cevap ver." dediğinde yutkunarak kafamı salladım.

i need a big boy , minhyunsung/hyunhosungWhere stories live. Discover now