4. Bölüm

1.1K 179 54
                                    

Herkese iyi geceler : )

Arkadaşlar bölümü ara ara yazarak yetiştirmeye çalıştım, dileğim bayramdan önce bir bölüm yayınlamaktı, neyse ki başardım. Dilerim sizler de keyifle okursunuz. 

Şimdiden herkesin bayramını kutlarım. Huzur ve mutluluk dolu bir bayram olsun.

Gönül dolusu sevgiler...


Günler geçiyor, zaman akıyor, hayat kaldığı yerden devam ediyordu. Her sabah güneş doğuyor, her akşam batıyordu. Döngü seyrine devam ediyor, yaşam akışını sürdürüyordu. Ancak tüm bunlar olurken, Feride için zaman geçmek bilmiyordu. O gün Barlas, babasından önce gelip kendisiyle konuştuktan sonra Kerim Bey de gelmişti ve sakin bir şekilde konuşmuşlardı. Hayatının hiçbir zaman kendi elinde olmayan direksiyonu, yine başkasının ellerindeydi genç kızın. Önce itiraz etmek istemişti Kerim Beye, hamile kalsa bile onun da desteği ile bebeğini tek başına büyütebileceğini söylemek istemişti ama onun asla bunu kabul etmeyeceğini bildiği gibi, babasız bir çocuk doğurmak da istemiyordu. Barlas'ın o gün söylediği sözleri asla aklından çıkaramıyordu. Onun bu durumu kendine bir yük gördüğü çok belliydi. Baba olsa bile, sorumluluklarını yerine getirse de sevmeyecekti sanki bebeğini. Bunu kalbinde hissetmişti genç kız. Bu yüzden bir ara kürtaj fikrini bile düşünmüştü. Sonuçta o masumun bir suçu yoktu. Ama sonra kendine kızmış ve hemen vazgeçmişti bu fikrinden. O kadar çaresizdi ki günlerdir düşünmekten kafayı yiyecekti. Ağlamaktan içi dışına çıkmıştı ilk günlerde ama şimdi ağlayamıyordu da. Birilerine anlatmak istiyordu, paylaşmak istiyordu derdini ama bunu yapacak kimsesi yoktu. Gökçe her gün arıyordu onu ama cevap vermiyordu aramalara, veremiyordu daha doğrusu. Aslında onu çok seviyordu ve güveniyordu da arkadaşına ama bu çok ciddi bir durumdu, olur da Gökçe ağzından kaçırırsa bir şeyleri Kerim Bey ona asla güvenmezdi bir daha. Barlas, umurunda değildi ama o adamın güvenini kıracak bir şey yaparsa bu sefer gerçekten yıkılırdı. Ona minnettardı çünkü. Eğer ki Kerim Bey bu olaya dahil olmasaydı, o uyandığı sabah ve sonrasının nasıl olacağını Barlas'ın tavırlarından tahmin edebiliyordu Feride.

Oturduğu yerden kalkarak mutfağa geçti. Bu olayı tahmin edebileceğinden daha büyük bir metanetle göğüslemişti. Eve alışmaya çalışıyordu. Kendine bir düzen oturtmaya çalışıyordu. Bunlara çaba gösteriyordu çünkü hamile kalması çok büyük ihtimaldi. Telefonu sayesinde internette araştırma yapmıştı hamilelik hakkında. Bir sürü dokorun yazısını okumuştu ve Barlas'la beraber oldukları gece hamilelik ihtimaline sıkı sıkı tutunmaya zorluyordu onu tarih olarak. Sıkıntılı bir iç geçirdi, kabul etmeyip de ne yapacaktı? Çıkıp gitse şu evden nereye kadar kaçabilirdi? Kendi ayakları üzerinde duracak kadar tecrübeli ve cesur değildi henüz, hele ki hamile kalırsa bunu asla yapamazdı. Aklı o kadar karışıktı ki tek bir konuya odaklanıp düşünemiyordu. Bir kendini telkin ediyor, her şey geçecek, her şey yoluna girecek diye rahatlamaya çalışıyor bir delirecek kadar korkunç senaryolar yazıyordu aklından içinde bulunduğu durum sebebiyle. Ne toy kalbi, ne de masum aklı içinde bulunduğu durumu tamamıyla kaldıracak kadar destek olamıyorlardı ona. Yine de güçlüydü ama, öyle ki günlerdir ilk defa geldiği bir evde var olmaya çalışıyordu. Kendine ait olmayan bir yere ait kılmaya çalışıyordu kendini. Zordu evet ama hayat ona hiçbir zaman kolaylıklar sunmamıştı zaten. Şimdi de en ağır sınavından geçiriyordu genç kızı.

Canı tost çekmişti, doğru dürüst bir şey yiyemiyordu günlerdir. İlk defa bir şey istiyordu midesi günler sonra. Kerim Bey gün aşırı uğruyordu yanına ve her seferinde eli kolu dolu geliyordu. Bu yüzden evin dolapları, bozdolabı dahil açtığı anda üstüne yıkılacak gibiydi doluluktan. Önce tezgahın üstündeki tost makinesinin fişini taktı sonra da çalıştırdı makineyi. Makine ısınırken dolaptan tost ekmeği ve kaşar peynirini çıkardı ve çabucak hazırladı ekmeği. Isınan makinenin arasına yerleştirdi hazırladığı ekmeği ve başında beklemeye başladı. Son kontrolünü yaptı ve ekmeğin istediği kadar kızardığını farkedince kapattı makineyi, fişi de pirizden çıkardığı anda çalan kapıyla irkildi istemsizce genç kız ve Kerim Beyin haber vermeden gelmiş olmasına şaşırsa da ilerledi kapıya doğru. Kapının tam karşısında bir ayna vardı, oradan üstünü başını kontrol etti. Temkinliydi evin içinde. Kendine ait bir ev değildi burası. Olur ya biri çıkar gelirdi. Kerim Bey tıpkı şu an olduğu gibi habersiz gelirdi mesela. Altında ince kot kumaşından uçuk mavi bileğine oturan bir pantolon, üstünde beyaz, kısa kollu dar bir tişört vardı. Saçlarını at kuyruğu yapmıştı ve çıplak ayaklarına terlik giymişti. Yüzüne gülümser bir ifade oturttu ve derin bir nefes alarak açtı kapıyı. Her şeyi düşünmüştü, her şeye hazırdı da bu gördüğüne değildi işte. Karşısında Kerim Beyi göreceğinden eminken Barlas'ı görmek büyük sürpriz olmuştu. Bir an kalakaldı ne yapacağını bilemeden ama sonrasında toparlanarak kapıyla birlikte geri çekildi ve girmesi için ona tamamen izin verdi. Barlas, çok düşünmüştü buraya gelene kadar ama artık bu stresle yaşamak istemiyordu. Bu yüzden babasının bugün eve erken geçmesini fırsat bilerek karar vermişti buraya gelmeye.

GÜNEŞİN KUCAĞINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin