2. Bölüm

1.5K 183 59
                                    


Merdivenleri belirli bir tempoda adımlamaya devam ederken bir yandan da düşünüyordu, Feride. Neden çağırmıştı acaba Kerim Bey kendisini odasına? Üç ayı doldurmuştu burada, neredeyse her gün karşılaşıyordu Kerim Beyle ama yine de çekiniyordu ondan. Yani korkmak gibi değil de değişik, tarifsiz bir saygı duyuyordu o adama karşı. Minneti çok büyük, sonsuzdu hatta ama bu duygu onunla ilgili değildi. Kalbi, tarifi pek de mümkün olmayan bir bağ kurmuştu Kerim Beyle. İçi sıcacık oluyordu onu her gördüğünde ama biraz çekiniyordu da, kafasında türlü çelişkilerle nihayet gelebilmişti adamın kapısının önüne. Durup üstünü başını düzeltti ve kapıyı çaldıktan sonra, kulağına gelen "girin" komutuyla araladı kapıyı. Usulca içeri süzülüp, göz göze geldi Kerim Beyle ve yüzünde hafif bir tebessümle birkaç adım ilerleyerek durdu tam karşısında.

_"Beni çağırmışsınız Kerim Bey."

Kerim Bey yüzünde babacan bir tebessümle baktı kızın yüzüne. Su damlası kadar temizdi o yüzü. Sanki kalbinin aynasıydı o iri gözleri. Çok sevmişti bu kızı. Eğer biraz tanıdıysa şunca ömründe insan denen varlığı bu kız işlenmemiş bir cevherdi ve Kerim Bey, o cevheri bizzat kendi elleriyle işleyecekti. Yıllar sonra Feride olduğu yere inanamayacaktı. Aklında kıza dair ümitvar düşüncelerle derin bir nefes aldı adam ve ona oturmasını işaret ederek başladı sözlerine.

_"Anlat bakalım Feride, işinle aran nasıl? Memnun musun işinden? Sana sunduğumuz şartlardan memnun musun? Odanda rahat mısın? Var mıdır bir eksiğin? Benden bir talebin, bir isteğin var mıdır?"

Adamın her bir sözüyle daha da şaşırdı Feride. Bu adam gerçek miydi? Bir insan bu kadar iyi olur muydu? Hele tavrındaki o mütevazılığa söyleyecek kelimeleri yoktu genç kızın. Bu sebeple çokça mahcup bir ifadeyle başladı sözlerine.

_"Allah razı olsun Kerim Bey. İşimi yapmaktan çok mutluyum. Hiçbir şeyim eksik değil Allah'a şükür, başta Allah'ın sonra sizin sayenizde. Odamı da çok seviyorum. Hem havadar hem de her eşyam var, üstelik hepsi yeni. Estağfurullah efendim, sizden de hiçbir isteğim yok. Bana sunduğunuz bu imkanlar, verdiğiniz iş... Kerim Bey ben bir ömür minnettar kalacağım size. Gerçekten ne kadar teşekkür etsem az gelir. Yani be..."

_"Dur kızım, tamam anladım."

Sözlerine ara verip gülümsedi Kerim Bey ve öyle devam etti konuşmasına.

_"Memnunsan eğer çok mutlu oldum. Sen bana önce Allah'ın sonra da muhtarın emanetisin. Şimdilik her şey yolunda ama olur ya canını sıkacak bir şeyler olur, herhangi bir ihtiyacın hasıl olur, bir konuda başın sıkışır, beni bir baba gibi gör ve hemen gel yanıma, hiçbir konuda çekinme tamam mı?"

Gözlerinin dolmasına engel olamadı duyduklarından sonra Feride. Kalp tanıyor, anlıyordu işte insan olanı. Boşuna sevmemişti bu adamı. Konuşamadı ama o dolu gözlerle başını olumlu anlamda salladı genç kız. Bu sırada yüzünde anlayışlı bir tebessümle kendisini izleyen Kerim Bey ise devam etti sözlerine.

_"Peki... Eğer kendini hazır hissediyorsan bir ev bakalım sana, bir düzenin olsun, evin olsun ister misin?"

Bu konuda henüz hazır değildi Feride. Otel ona korunaklı geliyordu. Burada kendini güvende hissediyordu bu yüzden biraz da çekinerek başladı konuşmaya.

_"Eğer sizin için de bir sakıncası yoksa ben bir süre daha otelde kalmayı istiyorum Kerim Bey."

Gülümsedi adam ve başıyla onayladı kızı sözlerine başlamadan önce.

_"Peki kızım, sen nasıl istersen..."

Feride de, içinden derin bir nefes aldı ve gözleri adamın masasının üstünü yokladı. Herhangi bir bardak görmeyince içinden gelen şeyleri söyledi kendini tutamadan. Çünkü henüz Kerim Bey'in konuşmasının bitip bitmediğini bilmiyordu.

GÜNEŞİN KUCAĞINDAWhere stories live. Discover now