46.

1.3K 57 16
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

46

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

46. Bölüm

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

💌

Bedenimde amansız bir sıcaklık vardı. Bir bedene sıkıca sarılmış hala o şekilde uzanıyordum. Gece beni evine çağırmıştı. Beraber uymak için, hakikatten de öyle olmuştu. Çok tatlı bir uyku çekmiştim. Arkamda yatan bedeninin varlığını hissetmek sabahın ilk ışıklarında güzel hissetmeme sebep olmuştu.

Onun yanındayken kötü hissettiğim bir an olmamıştı. İnşallah da olmazdı.

Öğleden sonra sınav olduğu içindi bu rahatlık. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama öğlen olmamıştır diye ümit ediyordum. Alperen hala uyuyordu sanırım, yani bedeni hareket etmediğine göre uyuyor olmalıydı. Ellerini de sıkıca sarmıştı, uyanacak diye de kımıldayamıyordum. Artık uyanmasını bekleyecektim. 

Bu sırada gece boyunca onun kollarında olduğum anları düşündüm. Yarı çıplak bedenini gördüğümde şaşırmama bile izin vermeden beni kucağına almış ikinci bir şok dalgası yaratmıştı. Böyle yapması şaşırtırken, rahat olması da hoşuma gitmişti. İlişki içerisinde çekingenlik olması bazen işi zorlaştırabilirdi. Neyse ki bizim ilişkimiz son sürat devam ediyordu. 

Derin nefes alışverişini duyduğumda yavaşça kımıldadı. Uyanmıştı. Birkaç saniye hareketsiz kaldıktan sonra saçlarımın arasında dudaklarının baskısını hissettim. Yavaşça kollarının arasında yönümü ona doğru döndürdüm. Kısık gözlerle bana bakıyordu. Yeni uyanmış olduğu için gözüme bir farklı görünüyordu. Ama kötü bir farklılık değildi. Aksine kötü olma ihtimali yoktu. 

"En güzel sabahlar Alperenle başlar."

Dudakları aralanarak gülmeye başladığında bu sesle güne başlamak oh be dedirtecek cinstendi. 

"Sen kollarımın arasındayken ne kadar huzurlu bir erkeğim."

"Yaa."

"Yaa."

Ellerimi yanaklarına götürerek okşadığımda yüzlerimizin arasındaki mesafe oldukça azdı. Saniyeler geçiyordu ve biz hipnoz olmuş gibi birbirimize bakıyorduk. Onun yanında sakindim ve huzurluydum. Dudaklarımdaki gülümseme eksilmezken artık dudaklarım kasılmaya başlamıştı. 

Elleri çenemi sardığında, "Öpmesem içimde kalacak." diye mırıldandı. Ben daha cümlenin etkisinde kalırken o yavaş yavaş yüzünü bana doğru yaklaştırdı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerim kapandığında ona karşılık vermeye başladım. İçim hava dolu bir balon gibi şişmeye başladığında nefes almakta zorlanıyordum. 

Beni öpüşü usul usulken hızlanmaya başlamıştı. 

Dudaklarından aldığım tat beni başka diyarlara sürüklüyordu. Beni her kendine doğru çektiğinde bedenlerimiz birbirine değiyordu. Kısa bir an dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde gözlerimi araladım ve kısık gözlerle bakmaya başladım. Sanki sarhoş gibiydim. 

"Hiç ayrılmak istemiyorum desem."

Sessiz kaldım. Şu durumda konuşabileceğimi sanmıyordum da zaten. Ama bakışlarımda ne gördü bilmiyorum ama aniden yüzümdeki parmaklarını çekerek belime kaydırdığında sırtım yatağa değmiş ve üzerime çıkmıştı. Bacaklarıyla, bacaklarımı birbirinde ayırdı ve arasına girdi. Ayaklarım çıplak sırtına değiyordu. 

Dudaklarıma doğru atıldığında beni sertçe öpmeye başladı. O kadar hızlıydı ki ona yetişmekte zorlanıyordum. Ara sıra aldığım nefesler, kalbimin hızlı açmasının sebebiydi. 

"Alperen nefes alamıyorum." dudaklarımı dudaklarından zorlukla çekerek bu sözleri söyleyebilmiştim

Bir şey söylemeden başını açık gerdanıma soktuğunda, nefeslendiğini anlamıştım. Ayaklarım hala belinde durmaya devam ediyordu ama sanki gücü çekilmişti. Bedenimde bir uyuşukluk vardı. Sanki yeni uykumdan kalmamışım gibi bir yorgunluk çökmüştü. 

"Asıl nefessiz bırakan sensin."

"Öperken hiç öyle durmuyordu."

"Nasıl duruyordu?" Başını boynumdan çekerek bu soruyu sordu. Bakışlarında yanıp kül oluyordum. Cevapsız bıraktığım için tekrardan sorma gereği duydu.

"Nasıl duruyordu, söylesene sevgilim."

Banane, cevap vermek istemiyordum. Bilerek yapıyordu ben biliyorum. Utanacağımı biliyordu o yüzden. Ama beni böyle sıkıştırırsa konuşamazdım.

"Ama sen böyle susarsan, itiraz etmezsen ben durmam."

He?

"Durmamış halin miydi?"

"Evet."

Beni kendine sararak yataktan kalktı. Bu da iyice alıştı beni kucağına almaya. Beraber banyoya geçtiğimizde beni kucağından indirmişti. Ellerini yüzünü yıkamaya başladığında onun ardından ben de soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım. Yüzümdeki ıslaklığı kuruladıktan sonra komodindeki telefonumdan saate baktım.

Saat 11 olmuştu. Bayağı da uyumuştuk.

"Kahahavltı yapalım daha sonra da hazırlanır çıkarız."

"Olur. Evde yiyiyoruz o zaman."

"Eğer dışarıda yiyelim diyorsan, dışarıda yeriz."

"Yok benim için fark etmez, evde yiyebiliriz."

"Ne istersin ne yapayım sana?" diye sorduğunda merdivenlerden aşağıya iniyorduk. Mutfağa geçtigimizde, "Senin elinden olsun o yeter." dedim.

"Uuu, beni kalbimden vurdun."

"Çoktan vurmamış mıydım?"

Bunu ben de beklemiyordum.

"Sevdim böyle olmanı."

"Her zaman bekleme." dedim.

"Beklerim vallahi."

Buzdolabının kapağını açarak birkaç malzeme çıkardığında ne yapacağını bilmiyordum.

"Capcake yapacağım sana."

"Olur, ben ne yapayım."

"Sen ne yap biliyor musun, sen otur."

"Tamam, seni izlerim ben de."

Tamam bugün benim çenem açılmıştı. Birazcık cesurluk basılmıştı sanki kanıma.

"O zaman ise başlamadan bir öpücük alayım, işim rast gitsin diye."

BÖLÜM SONU

HAJBAKQBAJANA

Sen de ekmeğindesin Alperen

bu bölüm 🥵

nasıl buldunuz?

Yanlış Pasaport|Yarı TextingWhere stories live. Discover now