32.

1.9K 80 17
                                    

Hayatımın en güzel anlarını yaşıyordum. Onun kolları arasında dalgalı suyun içerisinde kaybolurken, teni tenimden hiç uzaklaşmamıştı. Etrafımda arkadaşlarımın seslerini duyuyordum. Saatlerdir bu denizin içerisinde eğlencenin dibine vurduk diyebilirdim. Fazlaca efor sarf etmiştik. O yüzden de şimdi onun kolları arasında, alnımı alnına yaslamıştım. O hiç yorulmamış gibi beni kucağında tutmaya devam ediyordu.

Bu tatil hepimize şimdiden yaramıştı. İyice kaynaşmış sanki yeni tanışmış gibi değil de yıllardır tanışıyor gibiydik. Birlikte bir sürü fotoğrafımız olmuştu.

Gözlerim dakikalardır kapalıydı. Güneşin altında onun kucağında mayışmaya başlamıştım. Ayaklarımı beline dolandığım için artık kasılmaya başlamıştı. Zaten saatlerdir yemek yediğimiz için acıkmaya başlamıştım. Yorgunluğun ardından yemek yiyip güzel bir uyku çekmek istiyordum.

Gözlerimi açtığımda, onun da gözleri benim gibi kapalıydı. Boynuna sarmaladığım ellerimi çekerek yanağına koyduğumda parmaklarım olduğu yeri okşamaya başladı. Yumuşak teni vardı. Karnımın değdiği yerin aksine. Baklava mı o? dediğim kısımdaydım.

Sen de ekmeğindesin.

Ben mi? O mu?

Gözleri dokunuşumun ardından aralanan dudaklarıma açılmıştı. Kahverengi gözleri güneş ışığıyla daha açık bir renge bulaşmıştı. Saçları ıslak olduğu için alnına değiyordu.

"Çıkalım mı artık, acıktım ben. Hem siz de acıkmışsınızdır."

Alnı alnımdan çoktan uzaklaşmıştı. Sözlerimi sakinlikle dinledikten sonra dudaklarını araladı.

"Çıkalım güzelim."

Ayaklarımı bedeninden uzaklaştırarak kuma bastığımda, bedeninden uzaklaşmamın ardından ellerini ellerimin arasına hapsetti. Suyun içerisinde zar zor bizimkilerin yanına yaklaştığımızda Serkan'ı çeken adayı gördüğümde Serkan'a hitaben "Sensin." diye uzatarak bağırdım.

"Kasları boşuna mı yapıyoruz yenge, değerlendirmek lazım."

Gülerek kızlara baktığımda, sırt üstü suyun yüzeyine çıkmışlardı. Hepsinin gözünde de gözlük vardı.

"Biz çıkıyoruz. Karnımızı doyuralım."

"Ay ben de birisi bunu ne zaman söyleyecek diye bekliyorum." Pelin doğrularak bana doğru bakmaya başladığında, yüzünde rahatlamış bir ifadeyi vardı.

"Hadi o zaman." diye söylenerek denizden çıktığımızda, hemen havlulara sarınmıştık. Eşyaları toparlayarak otele girdiğimizde direkt odalara çıkmıştık. Islak mayo ve bikinileri değiştirdiğimizde hepimiz duş almayı unutmamıştık. Deniz suyundan arınmak iyi hissettiriyordu. Üzerime rahat olmak için tişört ve şort geçirdim. Bir şeyler atıştırdıktan sonra uyumak istediğim için özentili giyinmek istememiştim.

"Bu arada ben yemek yedikten sonra odaya çıkarım. Feci uykum var."

"Olur güzelim."

Onlar da üzerini giyindiğinde, karşı oradakilere de söyleyerek aşağıya inmiştik. Restorana indiğimizde masaya yerleşerek yemeklerimizi sipariş etmiştik.

"Bir acıkmışım anlatamam." diyen Cem'e herkes katılmıştı. Erkekler bir tarafta otururken biz kızlar da karşılarında oturuyorduk. Cam kenarında karşılıklı Cemle Pelin, onların yanında Alperenle ben bizim yanımızda Defneyle Serkan onların yanında da Gamzeyle Ada vardı.

Siparişlerimiz çok geç olmadan geldiğinde beklemeden yemeye başlamıştık.

Ağzındaki lokmayı bitirip bana bakan Cemle bir şey söyleyeceğini anladım.

"Vallahi yenge senin sandviç bin basar."

"Çüş ebenin nalı."

Sen de iyi yengeci çıktın he.

Ben de biraz yağ yapayım o zaman.

Gülerek Cem'e doğru başımı çevirdim. "Daha dur ben size neler yaparım."

"Övmek gibi olmasın çok güzel yemek yapar." diye atıldı Gamze.

Hiç övmek gibi olmadı gerçekten.

"Bunlar birlikteyken hiç aç kalmazlar, Alperen de iyi yemek yapar." diye söyledi Ada.
Patatesi sosa bandırırken, dediklerinden sonra dudaklarımı araladım. "Biliyorum."

"Hızlısınız reis."

Bolca sohbetten sonra onlara yukarı çıkıp dinleyeceğimi söylemiştim. Kafalarına göre takılacaklarını söylemeleriyle odaya çıkmış hemen üzerimi değiştirip yatağın içine girmiştim. Sabahtan beri ayakta olduğumuz için doğal olarak bedenime yorgunluk çökmüştü. Telefonumu titreşime aldıktan sonra başımı yastığa koymuş ve derin bir uykunun esiri olmuştum.

Duyduğum kısık sesle adımın seslenmesiyle, uykumdan sıyrılmaya başladığımda gördüğüm görüntüde Alperen'in yüzü vardı. Yatağa doğru eğilmiş iki kolunu yatağa bastırmıştı. Avuçları yüzümü bulduğunda sersemce bir gülümseme dudaklarımda belirdi.

Sanırım uyandığım ilk an ön görmek güzel hissettirmişti.

"Yavrum, çok mu yoruldun sen?"

Başımı usulca onaylar anlamda salladım. Deniz beni hep yorardı bir süre sonra ama hiç sıkılmazdım bu durumdan. Çünkü tatlı bir yorgunluktu.

"Saat kaç?" diye sordum.

Anında "Beşi geçti." diye cevapladı.

"Bayağı uyumuşum. Sen ne zaman geldin?" diye sorarken yatakta doğrulmuştum. Odaya göz attığımda kızları bulamamıştım.

"Yirmi dakika olmuştur."

Oha! Yirmi dakika boyunca uyurken beni mi izlemişti?

"Ne yaptın o kadar?" diye sorduğumda yeni uyandığım için sesim kısık çıkıyordu. Zaten onun yanında hep kısık çıkıyordu orası ayrı.

"Günümün en güzel saatlerini seni izleyerek değerlendirdim. Uyurken ayrı güzelsin. Baktıkça bakasım geldi. Zamanın da nasıl geçtiğini anlamadım. Zaten o an pek de umurumda olduğu söylenemezdi."

BÖLÜM SONU

Nasılsınız? Nasıl gidiyor? Ve neler yapıyorsunuz?

Kurgu nasıl gidiyor?

Karakterlerimizi beğeniyor musunuz?

Sizden ricam beğenmeyi ve yorum atmayı unutmayın, bu ara moral motivasyonum hiç yok. Bu yüzden bunlar beni mutlu eder. Ayrıca diğer kurgularıma göz atarsanız çok sevinirim. 

Sonraki bölümde görüşmek üzere..

Yanlış Pasaport|Yarı TextingWhere stories live. Discover now