43-FİNAL

649 58 20
                                    

''Of, heryerim tutulmuş!'' Hoseok, iki eliyle belini tutmuş sırtını kütletmeye çalışıyordu.

''Kapıyı açmışlar, çıkalım.''

''Bu nasıl bir nezarethane ya! Resmen çıkalım diye kapıyı açıp bizi uyandırmadan gitmişler.'' Jin tahta sehpadan ceketini alıp omzuna attı ve söylene söylene çıktı.

Geceki pozisyonumuzu hiç bozmadan sabah uyanmıştık, sadece Jeongguk sağ kolunu belime dolamıştı.

''Jeongguk.'' Kulağına doğru fısıldıyordum.

''Taehyung.'' Gözlerini açmadan sessizce mırıldandı, hala uykusundaydı.

''Jeongguk, hadi kalk.'' Jeongguk seslenmeme asla tepki vermeyince kafamı eğdim ve kulak memesini ısırdım.

''Aah!'' Jeongguk'un bağırmaktan öte inleme sesiyle herkes bize dönmüştü.

''Sabah er-'' Jimin lafını bitiremeden Yoongi ensesine şaplak atmıştı.

''B-birdaha yapma onu.''

''Neyi bir daha yapmayayım Jeongguk?''

''Kulağımı ısırma işte, yapma.''

''Tamam, ısırmam.'' Hayır, ısırırdım.

Benden biraz uzaklaşıp gözlerini ovuşturdu ve yerden destek alarak ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktım ve yerdeki ceketimi alıp üstüme giydim.

''Nereye gidiyoruz?'' Namjoon karakoldan çıkarken derince bir nefes aldı.

''Herkes evine gitsin ben çok uykusuzum.''

''Ben anneme Jin'in evinde kalacağımı söyledim, bu saatte gidersem işkillenir.'' Hoseok bir elini beline koymuş yoldan geçen arabalara bakıyordu.

''Ben de anneme sizde kalacağımı söyledim.'' Jin, Hoseok'a tükürür gibi yapıp yüzünü ekşitti.

''İyi bok yedin.''

''Gelin bize, ev boş.'' Cebimdeki anahtarı yokladıktan sonra yoldan geçen bir taksiyi durdurduk.

---

''Sen burda yat.'' İki koltuğun birinde Hoseok diğerinde Jin vardı ve ikisine de yastık fırlatmıştım.

''Sen de bu koltukta yatarsın.'' Hiç konuşmadan kafalarını yastığa koyup gözlerini kapatmışlardı.

''Ben nerede yatacağım?'' Jeongguk, dağılmış saçları ile koltuk altındaki yastıkla bana bakıyordu.

''Benimle yatabilirsin.'' Alayla gülünce Hoseok da gözleri kapalıyken gülmüş ardından yüzü eski halini almıştı.

''Tabii ki hayır, neyse ben şuraya bir yere uzanırım.'' Koltuk altındaki yastığı yere fırlatmış, üstündeki tişörtü çıkartmıştı.

''Yer soğuk, zatürre olup başıma kalma.'' Yerdeki yastığı aldım ve Jeongguk'un bileğinden tutup karşıdaki yatak odama götürdüm.

''Taehyung, olmaz diyorum sana saçmal-'' Kapıyı kapatıp yastığı yatağa fırlattım.

''Uykum yok benim, ben uyumayacağım. O kötü düşüncelerini kendine sakla.''

''Ha... anladım, teşekkürler.'' Yorganımı kaldırıp yavaşça yatağın içine girdi ve sağdaki benim yastığımı alarak sarılıp gözlerini kapattı.

''Yani ben olsam canlısını tercih ederdim, sen bilirsin.''

Gözlerini açıp anlamayan gözlerle baktı.

''Taehyung, senden hoşlandığım için yapıyorsan bunları yapma.''

Böyle bir izlenim vermek istememiştim. Her ne kadar kendime söylemesem de ben de Jeongguk'tan hoşlanıyordum.

''Canım istediği için yapıyorum, canımın başka bir istediği de var, yapayım mı?''

Jeongguk'un sarılmış olduğu yastığımı üstten tutarak kollarından aldım ve üstümdeki tişörtü çıkartarak kucağındaki boşluğu ben doldurdum.

Bu ani cesaretli hareketimle onu heyecanlandırmak isterken kendimi fazlasıyla heyecanlandırmıştım. Onun tepkisini izlemek istiyordum ama kendi tepkim daha komikti büyük ihtimalle.

Yaptığım harekete karşı tezat bir şey yapmayınca açık olan gözlerine baktım.

''Uyuyalım mı? Çok yoğun şeyler hissediyorum ve hoş olmayan hareketler sergileyebilirim.'' Jeongguk gözlerini yavaşça kapatıp çıplak tenime çıplak kollarıyla sarıldı. Kafasını boynuma koyup kollarını iyice sıkılaştırdı.

''Ne gibi bir hareket?''

''Uyuyalım Taehyung.''

Kendimi geri çekerek Jeongguk'un yüzünü kendi yüzümün karşısına getirdim ve sağ elimle çenesini tutup yaralı olan dudağını yavaşça acıtmadan öptüm. Geri çekildiğimde gözleri hala kapalıydı ama koluma değen göğsünden hızlanan kalp atışlarını çok net hissediyordum.

Tekrar dudaklarına uzanıp alt dudağını emmeye başladım, o da üst dudağımı emmeye başladığında belinden tutarak üstüme aldım.

Elleriyle kollarımdan destek alıp beni öpmeye devam etti. Alt dudağımı bu sefer o emmeye başladığında gülümsedim ve o sırada dişlerini dudağıma geçirdi.

''Jeongguk!'' Belindeki ellerimi sıkılaştırıp Jeongguk'un bedenini kendime bastırdım.

''Ah!'' Ağzımın içine doğru inlemesiyle Jeongguk'u altıma alıp yükümü ona verdim ve dudaklarını sert bir şekilde öpmeye başladım.

Bir eli ensemdeki saçlarımı okşarken diğer eliyle sırtıma daireler çiziyordu.

Ben de sol elimi alttan kalçasına atıp kendime iyice bastırdım ve saçlarımı çekiştirmesine izin verdim.

Dudaklarından boynuna doğru öpücükler kondurarak indim ve boynunu emmeye başladım. Kendini bana bastırıyor, kafasını geriye atıp kısık sesli inlemeler bırakıyordu havaya.

''Taehyung çok, çok kötü oldum lütfen dur.''

Kendi sözüne tezat kendini bana sertçe bastırıyordu.

''Yardım etmemi ister misin?''

Jeongguk alnından akan terleri elinin tersiyle silmiş ve saçlarını geriye atmıştı.

''Hayır hayır, şimdi değil. Kendim halledebilirim.''

İçimdeki onu öpme isteğime karşı gelemeyip yine dudaklarına kapandım ve o da bu anı bekliyormuşçasına dudaklarıma saldırdı.

Öpüşmemiz yavaşlamaya başlayınca Jeongguk yavaşça gözlerini açmış ve benden ayrılmıştı.

''Taehyung.'' kısık ve sık nefeslerimiz birbirine karışırken gözlerimin tam içine bakıyordu.

''Beni lütfen bırakma, olur mu?''

Dudağından çenesine doğru sızan kanı baş parmağım ile silip gözlerine baktım.

''Olur Jeongguk, bırakmam.''

SON





Hangang Parkı / taekook✓Where stories live. Discover now