29

1K 76 3
                                    

Jin, yere yatırdığı okulda ilk defa gördüğü çocuğun yüzüne tanınmayacak hâle gelene kadar yumruklarını savuşturdu.

"Okula okumaya mı geliyorsunuz, insanların hayatlarını karartmaya mı kemiğini siktiklerim!" Jin ayağa kalkmış bu sefer de sert tekmeler atıyordu yerde hareketsizce yatan bedene.

"Bunu neden yapıyorsun? Görmüyor musun bu yüzden insanlar benden daha çok nefret ediyor!" Jeongguk'un da yerde yatan çocuktan pek farkı yoktu.

Jeongguk elinin tersiyle kaşından gözüne akan kanı sildi ve yüzünün yarısını kana buladı.

"Ne yüzünden Jeongguk! Ne yüzünden? Sen ne yaptın da bunlar sana böyle davranabiliyor, sen neden karşılık verdiğinde daha kötü şeyler oluyor? Neden bütün bunlara izin veriyorsun?" Hoseok nefes nefese kalmış şekilde konuşup yerdeki kravatını alıp omzuna attı.

"Çocuk nefes alıyor mu?" Jeongguk sesi titreyerek yerde yatan çocuğa baktı.

"Bunların soluduğu havaya yazık. Zehirliyorlar bütün havayı." Hoseok hırsını alamayıp omzunda duran kana bulanmış kravatı alıp yerde yatan çocuğa vurdu.

"Seni bu hâle getirirken neden ona karşılık vermedin?" Jin elleri titreye titreye yerde oturan Jeongguk'un yanına çömeldi.

"Sormak istediğim o kadar çok şey var ki Jeongguk ve sen!" Bir anda ayağa kalkmış ve bağırmaya başlamıştı.

"Sen, hiçbir şeye cevap vermiyorsun. Bize hâlâ güvenmiyorsun!"

"Jin sakinleş, Jeongguk şu an çok kötü bir durumda." Hoseok ambulansı arayalı 10 dakika geçmişti. Ambulans gelmek üzere diye düşündü.

"Bu kadar kötü durumda olmasının sebebi kendisi değil mi Hoseok? Neden kimseye karşılık veremiyor, neden ya neden aklım almıyor! Eli kolu yerinde gücü yerinde. Neden birisi ona el kaldırdığında laf söylediğinde öylece duruyor!" Kanlı ellerini saçlarına geçirmiş olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu.

"Kafayı yiyeceğim! Biz gelmeseydik şu an ölmüştün Jeongguk! Olayın ciddiyetini kavradın mı şu an? Bana delirmişim gibi bakma!" Sesi gittikçe yükseliyordu ve az önce yaşanılanlara hala inanamıyordu Jin.

"Polis geldiğinde karşılıklı olarak dövüştüğümüzü söyleyeceğim. Sakın ağzınızı açmayın." Jeongguk güçlükle konuştuktan sonra kendisini geri atmış ve kafasını asfalta verip nefes alış verişini düzeltmeye çalışmıştı.

"Bu dediğin en son düşünülecek şey. Hastanede bana her şeyi ama her şeyi anlatacaksın tamam mı? O bize anlatamadığın travmalar, aile-"

"Sence de fazla ileri gitmiyor musun Jin Hyung?" Jeongguk bütün gücü çekilmişçesine fısıldadı.

Hoseok, Jeongguk'a biraz daha yaklaşmış ve kaşlarını kirpiklerini kanlı elleriyle temizlemek isterken daha çok kirletmişti.

Belki de bu üç gencin arasındaki iletişim kopukluğu ve yanlış anlaşılmalar bu durumla ilişkiliydi.

Olayın temelini bilmeden düzeltmeye çalıştıkça olay daha da kötü bir hâle dönüşüyordu ve Jeongguk'un ne anlatmaya ne de karşı çıkmaya hali kalmıştı.

Karanlık ve sessiz yolu aydınlatıp seslendiren ambulans sokağa giriş yaptığında Jeongguk ani rahatlama ile kafasını tamamen yere bırakmış gözlerini kapayıvermişti.

Çok yorulmuştu Jeongguk.

Belki de diye düşündü,
belki de intihar etseydim dinlenebilirdim.


Hangang Parkı / taekook✓Место, где живут истории. Откройте их для себя