OPERASYON

4.4K 205 116
                                    

"Ben Size Taarruzu değil! Ölmeyi
emrediyorum"

Suriye

Cesaret ne demekti? Yüksekten paraşütle atlamak mı? Sevdiğine sevdiğini söylemek mi? Yoksa kardeşleri canı uğruna 62 saat uykusuz kalmak mı?

Şehitlik neydi peki? Ölüm mü? Bitiş mi? Yoksa yeni başlangıçlar mı?

Biz askerler aşık olmamalıyız. Hem kendimize hem ona eziyet etmemek için. Her yiğidin harcı değildir asker yolu beklemek. Şereftir, onurdur, gururdur asker yari olmak.

Arkamızda gözü yaşlı analar bırakıp geldik buralara. 'Önce Allah'a sonra kendine emanetsin' diyerek gönderdiler bizi vatan korumaya. Gelecek diye beklediler her gün. Her kapının çalmasında 'oğlum' diye koşarlar kapıya. Oğulları yerine Yarbay, sağlık görevlileri, polisler, askerler gelir. Anlar tabi analar o anda. Konduramazlar. 'Başınız sağ olsun' dediklerinde Yarbay acı bir feryat, yüreğinde kocaman bir acı. Anlatılması zor şeyler...

"Vatan sağ olsun" derler sadece. Vatan sağ olsun...

"Komutanım" gözümü silahın dürbününden çekip sesin geldiği yere baktı.

"Söyle aslanım" Murat uyku uykulu baktı etrafına. Ama sonra hemen kendine geldi. Uyumlarını ben söylemiştim. Bir mağaranın 1km  ilerisinde pusuya yatmış, şerefsizlerin çıkmasını bekliyorduk.

"Var mı bir gelişme" tekrar dürbüne çevirdim gözlerimi.

"Yok aslanım uyu sen" silahını alıp benim yanıma geldi ve o da benim gibi pusuya yattı.

"Yok komutanım asıl siz uyuyun. Baksanıza gözlerinize kan oturmuş. Ben tutayım nöbet."

"Cık" dedim başımı kaldırıp.

"Nerde görülmüş komutanın uyuyup askerin beklediği. Olmaz öyle."

"O zaman beraber tutalım nöbeti komutanım" dedi sırıtarak. Ben de sırıttım. Bir şey demedim.

Bir süre hiç ses çıkmadan bekledik. Sonra sessizliği bozan ben oldum.

"Özledin mi Gazete" Murat hiç bana bakmadan cevap verdi.

"Çok özledim komutanım. Burnumda tütüyor." diyince alayla güldüm.

"Kerata" dedim imayla.

"Göremedim ki sözden sonra. Yüzüğü takıp geldim. Şimdi bile çok merak ediyordur." Dedi sıkıntıyla.

"E ara oğlum" dedim ciddiyetle.

"Uyuyordur komutanım"

"O zaman mesaj at dingil" dedim aynı ses tonuyla.

"Size ayıp olur diye dedim komutanım" gözümü sert bir şekilde ona çevrdim.

"Lan saf ordan aşka saygısı olmayan taş devrinden kalmış birine mi benziyorum" şaşırır gibi baktı yüzüme.

"Yok komutanım yani ayıp olmasın diye" göz devirdim.

"Olmaz ayıp falan at mesajını sen" dedim ve tekrar önüme döndüm. Anında telefonu çıkardı. Göz ucuyla baktım. Gülerek mesajlaşıyordu. Cidden aşk bu mu? Gülerek mesajlaşmak mı?

Aklıma o an Umay geldi. Nasıldı acaba? Ben de mesaj atsam, uyuyor mudur ki?

"Murat saat kaç"

"3 komutanım" başımla onayladım. Üniformanın cebinden telefonumu alıp açtım.

İnşallah uyumuyordur.

Telefon açıldıktan sonra mesajlar kısmına girdim. Dağın başında internet çekmezdi.

ENKAZ Where stories live. Discover now