Dünyanın Tüm Sessizlikleri

129 14 2
                                    

Deniz

"Ne arıyorsunuz lan siz burada?" Şaşkınlığım geçince bağırmaya başlıyorum.

"Şey abi geçerken seni de alalım dedik de" diye başlıyor Emre. İçeriye ölümcül bir sessizlik çöküyor. Herkes şaşkınlık içinde. Beynim o kadar hızlı çalışıyor ki neredeyse sesini duyuyorum.

"Neyse biz gidelim Deniz seni bekleriz evde." diyor Arda. Her zamanki gibi olayın ciddiyetini anlamış durumda. Diğerlerini peşinden sürükleyip çıkıyor.

Yavaşça koltuğa yeniden oturuyorum. Ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Sessizce bekliyoruz. Kafam önüme eğik düşünüyorum. Hiç bunu beklemiyordum.

Açıkçası bu saçma plana başlarken Melodi ile yatacağım hiç hesaplamamıştım. Kaldı ki onu hamile bırakmak... Elim kolum bağlanmış bir biçimde oturuyorum.

Kafamı çevirip ona bakıyorum. Yüzü daha da beyazlamış duruyor. Ne demem gerek şu an ne demem gerek?

O sırada uzun zamandır sesini çıkarmayan dostum yani şeytanım benimle konuşmaya başlıyor. Bundan daha güzel bir fırsatımın olamayacağını tekrarlıyor. O adamın canını daha da yakmak için önemli bir fırsat. Melodi'nin beni babasına yanaştırması için en büyük olanak. Bir bebek... Bir varis. Melodi'nin varisi... Şirkete giden en kısa yol.

"İyi misin?" diye soruyorum. Başını hayır anlamında sağa sola sallıyor. Tabii ki iyi değil ne saçma soru. Nasıl iyi olabilir ki?

Dükkânın içinde sessizce bekliyoruz. " Aç mısın?" Diye soruyorum. Gerçekten çok akıllıca Deniz. Kadın sana hamile olduğunu söylüyor cevabın aç mısın.

Kafasını yeniden sağa sola sallıyor. Ne demem gerektiğini düşünüyorum. İki şeyden eminim birincisi ben hiç bir şey yapmadan, hayat benim intikam planımı benim yerime yapıyor. İkincisi ne olursa olsun bana çizdiği yoldan vazgeçmeyeceğim. Asla ve asla... Kimin üzerine bastığımı önemsemeden ve nereye yürüdüğüme bakmadan sadece ilerleyeceğim. Çünkü ilerlemezsem başka yapacak bir şeyim kalmayacak... Hayatta kalmak için yürüyeceğim. Kalbimin içindeki yangınları söndürmek için. Uyumak için.

"Ben senden bir şey beklediğim için gelmedim. Sadece haberin olması gerektiğini düşündüm" diyor Melodi. Sesi güçlü çıkıyor. Ama ona baktığım anda bunun yalan olduğunu görüyorum. Gözleri yorgun ve umutsuz bakıyor.

"Bak, bana gidelim. Oturup ne yapacağımızı konuşalım. Olur mu?" diye soruyorum. Kafasını sallıyor. Dükkânı kapatıyorum ve çıkıyoruz. Hava serin, güzel bir eylül akşamı. Sokaktan geçen arabaların ve insanların sesleri altında bile aramızda korkunç bir sessizlik var. Birbirimize bakıyoruz. Kısa kollu tişörtünden çıkan zayıf kollarında bakıyorum. Küçük omuzlarına ve incecik beline… Çok zayıflamış onu görmeyeli çok zayıflamış.

Ana yola çıkıyoruz ve otobüs durağına ilerliyoruz. Daha önce otobüse binmediğine eminim. İlgilenmiş biçimde çevresini inceliyor. Otobüsü beklemeye başlıyoruz. Normalde eve yürüyerek giderim ama Melodi'nin yürüyecek hali yokmuş gibi duruyor.

Otobüs geliyor ve biniyoruz. Binince şaşkınlıkla bana bakıyor anladığım kadarı ile ne yapacağını bilmiyor. Gidip oturmasını işaret ediyorum ve ücreti ödüyorum. Gidip yanına oturuyorum. Akşamın erken saatinde olmamıza rağmen otobüs bir hayli tenha.

İki durak sonra inip yürümeye başlıyoruz. Melodi etrafını inceliyor. O sabah kalkıp buradan uzaklaşırken buraları inceleyecek vakit bulamamış olmalı. Sessizliğimizi hiç bozmadan evime geliyoruz. Kapıyı açtığımda sigara dumanı ile karşılaşıyorum. Bizim salakların evde olduğunu unuttum. Yüzümü buruşturuyorum.

İntikamın NotalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin