36.Bölüm||Karıcığım(!)

21K 536 121
                                    

36.Bölüm||Karıcığım(!)

Zeynep'in Ağzından ✴

"Öldü... Öldü. Gitti dev gibi adam..." diyerek, bilmem kaçıncı peçetemle burnumu sildim.

"Hain senarist! Seni senarist diye koyan adamın ben, beyin nöronlarına çişimi yapayım."

Tekrardan bir peçete ile burnumu sildim.

"Zeynep," dedi Kerem artık bunalmışcasına.

"Kerem... Gördün değil mi sen? Adam öldü... Kız sap gibi ortada kaldı."

Kerem'le evde sıkılınca film izlemeye karar vermiştik. Filmi izlemeye başlayınca sonlarına doğru başrolda ki erkek ölünce, benim gözyaşlarım sicim sicim akmaya başlamıştı. Ah, neden mutsuz son yaparlardı ki? Kitaplarda da böyle oluyordu. Neden başrolde ki erkek ve kadını öldürüyorlardı. Gitsin kara kedi gibi araya giren sarı çiyanları öldürsünler. Ama yoook. İllâ başrol ölecek, izleyici ya da okuyucu ağlamaktan burun deliklerine kadar sümükle dolacaktı. Bilimsel olarak buna son vermelilerdi. Sağlığa zararlı yani.

-Burada sözüm meclisten dışarı. Ama kötü son kesinlikle sevmiyorum, bunu da belirtmek istiyorum. Yapmayın anacım.-

"Güzelim, evi peçete fabrikasına çevirdin."

Sözünü kestim.

"Sümüklü peçete." diye ekledim.

Kerem, kahkaha attı.

"Evet, sümüklü peçete. Ağlama artık. Dayanamıyorum senin ağlamana anlasana? Biraz beni de düşünsen. Senin tek bir gözyaşın için ben dünyayı yakarım."

Çok klişe be.

"Bok yakarsın." diye hafif bir şekilde kıkırdadım. Yeni bir peçete alıp, burnuma -sizin de yaptığınız- aynı işlemi tekrarladım.

"Tamam yakamam. Biliyorsun. Ama senin için herşeyden vazgeçerim. Onun için ağlamıyorsun, tamam? Yoksa şimdi ben bu filmi yapanında oynayanın da senaristinin de gelmişini geçmişini sikeceğim."

Gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Yuh," dedim şaşkınca. "Yavaş gel be."

Kerem, iri ellerini - ama çok yumuşak olan- yanaklarıma getirip, ıslak yanaklarımı silip, göz kapaklarımı öptü.

Şimdi eridiniz bittiniz. Aynı durum bende de geçerli. Ama ben yaşayıp da eriyorum. Ya siz? Ya bu yazar?

"Ağlama o zaman."

Güldüm. "Tamam. Bak ağlamıyorum."

"Zeynep, ağlayınca ayrı bir güzel oluyorsun sen. Ama sakın ağlama," Elini kalbinin olduğu yere götürdü. "Şuram çok sızlıyor. Yapma."

"Kerem," dedim yutkunarak. "Hâlâ sen evlenme teklifi olayından çıkamadın galiba. Ne bu laflar, kelimeler? Şimdi kalp krizi geçireceğim. Sen de bana bunu yapma."

Güldü. "Galiba çıkamadım. İçimdekileri dışarıya çıkarıyorum, sürekli. Bir iki güne eski hâlime dönerim. Merak etme sen."

"Yaa," deyip dudak büzdüm. "Sen böyle tatlı olunca kendimi çok öküz hissediyorum biliyor musun?"

"Saçmalama, güzelim." deyip, yanaklarımı okşadı.

NEFESİMWhere stories live. Discover now