"ÖLÜME ATILAN ADIMLAR"

45 8 9
                                    

Sakin olmalıyım!

Sakin olmalıyım!

AHH! olamıyorum işte

Önümde duran çöp kovasına bir tekme daha attım ve yerde yuvarlanmaya devam etti.

YOK!

Ne yaparsam yapayım sinirlerime hakim olabiliyor etrafımdaki eşyalara saldırıyordum. Bir el boğazıma yapışmış , öldüresiye sıkıyordu sanki. Koştuğum yoldaki dikenler ayaklarımı kanatıyordu ama ben koşmaya devam ediyordum. Korktuğum şey dikenler değildi, Korktuğum yolun sonunda ne olduğunu bilmememde değildi. Benim korktuğum kaçtığım şeydi çünkü asıl bilmezliğim arkamdan gelendi.

Emirin hala benimle ne derdi olduğunu bilmiyordum ve öğrenecektim. Gittiğim her yerde peşimden gelmesi, beni bulabilmesi...

Daha kafasında şişe kırıp yanından kaçalı bir hafta olmuşken az önce beraber aynı masada yemek yiyorduk. Şimdi ben bu odada kendi kendimi yerken amcam ve yengem bir misafir gibi her şeyden habersiz onu içeride ağırlıyorlardı. Amcam emirin beni asıl kaçıran kişi olduğunu bilseydi onu polise bırakmayı geç , kendi elleriyle öldürürdü.

"mısraaa"

Odada çok fazla kalmış olmalıydım ki yengem bana seslenmişti.

"Geliyorum." diye ona yanıt verdim . Aynadan kendimle göz göze gelince misafir diye emire süslenip paklanmışım meğerse bir kez daha oflayıp odanın kapısın açıp çıkmıştım ki sert bir şeye çarpmamla odaya geri girmem bir oldu. Her şey bir anda olmuştu.

Benim kapıyı açışım, birden sert bir şeye çarpmamla geri sendeleyerek çığlık atmam, çığlığımın bir el tarafından kapatılması ve son olarak duvara sert olmayacak şekilde çarpıp kahvelerimin elalarla buluşması...

Bana o kadar sert bakıyordu ki korkudan yutkundum. Her an beni öldürecekmiş gibi hissediyordum ve bunun tek sebebi sanırım gördüğüm kabuslardı. Elini ağzımdan yavaşça çekti ve yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdı.

"Sen " dedi ve elini yanağıma sürttü boylu boyunca ve devam etti.

"Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun?" Yanağımı hafifçe yana çevirdim . Gözleri dudaklarıma kaydı ve seslice yutkundu. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kaşlarını kaldırdı ve dudaklarını araladı.

"HALÂ" dedi sorar gibi. Nefesi dudaklarıma çarpıyordu . O kadar yakındı ki yüzlerimiz istemsizce yutkundum. Dudaklarımı hareket ettirip cevap bile veremiyordum. Kalbimin sesi dışardan duyuluyordu yada sadece ben duyabiliyordum . Umuyorum ki ikinci seçenek doğrudur. Sınırlarını hala zorluyordu ve ben hiç bir şey yapamıyor elim kolum bağlı bir şekilde hayatımı dizi izler gibi izliyor ve sadece tepki veriyordum.

İçerisi çok sıcak olmuştu ve saç diplerim vücut sıcaklığımın yükselmesi ile terlemeye başlamıştı. Hala ona cevap veremiyor , kal gelmiş gibi duruyordum. Kapının aniden sesli bir şekilde tıklatılmasıyla hafif titredim ve bu her kimse ona içimden teşekkür ettim.

"MISRA?" Ah canım yengem benim. Emir hala aramızdaki mesafeyi açmadan hala öylece bekliyordu. Eğer yengem içeri girerse ve bizi böyle görürse olacakları kestiremiyordum bile. Başka çarem olmadığı için dudaklarımı araladım ama o kadar yavaştım ki tek amacım benden uzaklaşmasını sağlamak ve dudaklarına değmeden konuşmaktı.

"Lütfen " Adeta ürkek bir kedi gibi ona sanki miyavlamıştım.

"MISRAA ORDA MISIN CANIM?" yengem ısrarla kapıya vurup benim ona ses vermemi bekliyordu. Bilseydi keşke bunun mümkün olmadığını.

KARANFİL⁚ sessiz intikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin