"Benden uzak dur... lütfen!" dedim ağlamaklı sesimle. Dudaklarındaki acı gülümsemem içimi burktu. Ama ondan korktuğum fikrini değiştirmiyordu.
"Senden uzak durmak mı? Denemedim mi zannediyorsun?" dedi sert bir sesle.
Gözlerinde acı vardı, bunu görebiliyordum. İlk defa duygu duvarlarını indirmişti.
"Aşığım sana! Sana deli gibi aşığım" dedi bağırarak. "Seni her yerde görüyorum, kafamdan atamadığım tek şey sensin"
Duyduklarım gerçek değildi, kafamı iki yana salladım, "İstemiyorum seni!" dedim ve birkaç adım geriledim.
Duygu duvarı tekrar oluştu, en son gördüğüm şey kırgınlıktı. Soğuk ifadesi geri dönmüştü.
Arkama bakmadan boş sokakta koşmaya başladım, nereye gittiğim hakkında bir fikrim yoktu.
"Benden kaçamazsın!" dedi eğlenen sesiyle. Sesi boş sokakta yankılanırken koşmamı durdurdum ve hızlı bir şekilde nefes almaya çalıştım. Nefesimi düzenlediğimde doğruldum.
Arkama hafifçe döndüm, yavaşça bana doğru geliyordu, yanındaki lamba bozuktu, ışık hafifçe titriyordu.
Durdu, ayaklarını iki yana açtı ve ellerini cebine soktu. Yüzündeki yara izi daha belirgindi. Gözlerini kıstığını gördüm,
"Kendini yorma, hangi deliğe saklanırsan saklan seni bulurum" bacaklarım kendiliğinden hareket etmeye başladı.
Koştum, yorulmuştum ama yine de koştum. Dar bir sokağa girdim, önüme bakmasaydım duvara çarpacaktım.
"Lanet-" diye mırıldandım. Sokak bomboştu. Duvara yapıştım, beni bulmaması için dua ediyordum. Ayak seslerini duyabiliyordum, buraya doğru geliyordu. Sokağın sonunu göremiyordum ama hızla oraya yürüdüm.
Çıkmaz sokaktı.
Arkamı dönecekken elleri belimi buldu. Vücudum kaskatı kesildi, sıcak nefesi kulağıma değiyordu.
Yavaşça fısıldadı,
"Ne kadar uğraşırsan uğraş, benden kaçamazsın! Gölgeden kaçamazsın"
Küçük kız, elindeki papatyaya konan kelebeğe kocaman olmuş gözlerle baktı. "Anne bak keyebek"
İçten bir şekilde gülümsedi genç kadın. Parkın az ilerisindeki banklardan birine oturmuştu.
kelebeğin konduğu yerden uçmasıyla kaşları çatıldı küçük kızın "Keyebek! Buyaya gey hemen" diye bağırıp kelebeği kovalamaya başladı
"Yağmur! Çok uzaklaşma" diye seslendi kadın kızının arkasından. Yağmur yaşıtlarına göre fazla enerjikti. Karı koca "Hep böyle kalırsa Allah yardımcımız olsun" diye geçiriyorlardı içlerinden
Kadının yüzündeki tebessümü bölen şey ise karnında hissettiği ani sancıydı. Buna anlam veremedi. Doğuma daha 3 ay vardı ve bu sancı hiç normal değildi
Sancı her saniye katlanarak arttı. Kadın yerinde iki büklüm olurken dudaklarından dökülen inlemeye engel olamadı
"Ahh!"
Çevredeki üç beş insan kadının etrafında toplanırken onun bakışları kızını aradı. Neredeydi bu kız?!
"kanaması var!" diye bağırdı çevredeki kadınlardan biri
Doğum için daha çok erkendi
Acı katlanılmaz bir hâl alırken bilincinin yavaş yavaş kapandığını, gözlerinin karardığını hissetti...