"Lütfen bırak gideyim naptımki ben sana şimdi hem söz kimseye bişey söylemem vala bak" diyip çizmeli kedi bakışlarımı sürdürdüm. Karanlıktan pek göremesemde yüzünden sinsi bir sırıtışın geçtiğini gördüm yada ben öyle zannettim. Çocuk gömleğimi sıyırıp elindeki çakıyla köprücük kemiğimin üstüne çizikler atmaya başladı. Hayır ağlamıycam şimdi olmaz. Çalan telefon sesimle düşüncelerimden sıyrılıp ellerimi kurtarmaya çalıştım. "Ya bırak telefona bakıyim lütfen" diye yalvarmaya başladım ama beni pek umursadığı söylenemez. Ya bu ne gıcık ne pislik ne piskopat ne yakışıklı ay pardon bu olmuycaktı bişey ya "Bundan sonra kimle konuştuğuna dikkat et ufaklık" diyip gitti..