DÖNÜŞ

By ayskrkss

34.6K 1.3K 490

"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sen... More

Dönüş
1-Anne♣️
2-Geri Dönüş♣️
3-Efe♣️
4-Telefon♣️
5-Alışveriş♣️
6-Lunapark♣️
7-Sevgili♣️
8-Şenlik♣️
9-Emir♣️
10-İlk Öpücük♣️
11-Buluşma♣️
12-Mutluluk♣️
13-Dönüm Noktası♣️
14-Yeniden♣️
15-Biz♣️
17-İhanet♣️
18-Futbol Maçı♣️
19-Eğlence♣️
20-İzmir♣️
21-Anne-Kız♣️
22-Sedef♣️
23-Abi♣️
24-Hastalık♣️
DUYURU-1
25-Tekne Turu♣️
26-Kandırılmak♣️
27- Çocuk♣️
28- Pınar♣️
29-Bela♣️
30-Doğrular♣️
31-Aptal Aşık♣️
32-Kist♣️
33-Yer ve Duvar♣️
34-Kokteyl♣️
35-Kız Kardeş♣️
36-Doğum Günü♣️
37-Doruk♣️
38-Eğlence♣️
39-Nişan♣️
40-İntikam♣️
41-Sarhoş♣️
42-Kavga♣️
43-Parti♣️
44-Sarhoş ♣️
45-Düğün♣️
46-Umut♣️
47-Kaçırma♣️
48-Acı♣️
49-Çöküntü♣️
50-Savaş♣️
51-Hisler♣️
♣️Final♣️
TEŞEKKÜR!
❤️Özel Bölüm❤️

16-Şişe Çevirmece♣️

678 29 7
By ayskrkss

Medya- Bruno Mars/Treasure

16.Bölüm

Gözlerimi uzun zamandır hasret kaldığım koku ve huzurun arasında açtım. Dün gece Rüzgar pes etmeden konuşmaya devam etmişti. Onu kesinlikle dinlemek istemiyordum. Sözleri canımı, canımızı yakmıştı. Ama iyi ki de konuşmuştu işte. Pes etmeden, yılmadan konuşmuştu. Bende daha fazla dayanamadan Rüzgara sarıldım. Yaşattıklarım için defalarca özür diledim. Kapının önünde biraz daha oturduktan sonra sabaha karşı beraber benim odamda uyumuştum. Ben uyanmıştım ama Rüzgar hala uyuyordu. Saate bakınca kahvaltı saatine az kaldığını gördüm. Rüzgar uyandırmaya karar verip dürtmeye başladım.

"Rüzgar uyan hadi." Dürtmeye devam ettim.

"Rüzgar kalksana." tepki olarak mırıldanıyordu.Hala aynı Rüzgar'dı işte. Uyku düşkünü. Daha fazla dayanamadan Rüzgarı yanağından öptüm. 

"Sonunda be." diyerek gözlerini açtı. Ne? 

"Rüzgar sen uyanık mıydın?" diye sordum kocaman olan ağzımla.

"Senden önce uyandım güzelim. Senin kalktığını görünce gözlerimi kapatıp beni öpmeni bekledim." Eskisi gibi diye mırıldandım içimden. Önceden Rüzgarı uyandırmak için yanağından öperdim. Rüzgar cevap beklemeden konuşmaya başladı. 

"Bizimkisilere oyun oynamaya ne dersin?" Diye sordu sırıtarak. 

"Ne oyunu?" diye sordum merakla. 

"Kağan ve Emre seninle konuşacağımı biliyordu. Eminim Zeynep de öğrenmiştir. Onlara hiçbir şey bahsetmeyip, üzgün ve sinirli görüneceğiz. Böylece onlarda aramızın düzelmediğini düşünecekler." dediği zaman düşündüm. Biraz kötü bir fikirdi sanki. 

"Onlara haksızlık olmaz mı?" Diye sordum sessizce. 

"Ah benim iyi kalpli sevgilim. Hiçbir şey olmaz. Akşam yemeğinde açıklarız." dediği zaman ona katıldım. Küçücük şakadan bir şey olmazdı .Rüzgara pis sırıtışlarımı atarak 

"Tamam oynayalım bakalım." dedim. 

"Tamamdır o zaman. Herkesten çıkmadan ben gideyim. Kahvaltıda görüşürüz güzelim." diyerek gitti. Rüzgarla konuşunca onu çok özlediğimi fark etmiştim. Hareketleri, güzelim demesi, kısacası ne kadar kendime itiraf etme istemesem de onu fazlasıyla özlemiştim. Ayrıca fazla büyük konuşmamam gerektiğini de öğrenmiştim.

Üzerimi değiştirip kahvaltıya indim. Herkes bahçede oturmuş bekliyordu. Yüzümdeki sırıtışı atıp, yerine zoraki gülümseme koydum. 

"Günaydın." dedim gülümseyerek. Herkes günaydın demişti. Gözlerine baktığım zaman konuşmamı bekliyor gibilerdi. Evet oyun zamanı başlasın.

"Bize söylemek istediğin bir şey var mı Eylül?" Diye sordu Kağan. Evet biz Rüzgarla tekrar barıştık, diyemedim tabi. 

"Imm hayır. Olması mı gerekiyordu ?" diye sordum şüpheli gibi. Önce Rüzgara baktı. Daha sonra bana dönüp kafasını olumsuz anlamda salladı. Sinirlendiği zaman ki gibi boynundaki damar belli olmuştu ve gözleri sinirle parlıyordu. Neden böyle olduğunu anlamamıştım. Bana olduğunu düşünmeyerek 

"Hadi kahvaltımızı yapalım." dedim. Daha sonra hep beraber yemekhaneye gittik.

..

Kahvaltımız, Efenin kötü ve alaycı bakışlarını saymazsak sakin geçmişti. Tabi birde Kağan vardı. Kahvaltı boyunca öfkeliydi. Neden olduğunu merak etsem de korkudan soramamıştım. Korkunun ecele faydası yok düşüncesini benimseyerek Kağan'a döndüm.

 "Kağan iyi misin? Ne oldu?" İşte bu kadar sordum bitti. 

"Eylül sana ne oldu?" Ne demek istemişti ki şimdi? 

"Nasıl ne oldu Kağan?" Diye sordum. Merak etmiştim. Demek ki öfkesi banaydı. 

"Nasıl bu kadar umursamaz olmayı başarıyorsun? Nasıl başkalarının duygularını önemsememeye başladın? Nerede benim eski miniğim?" Söyledikleri kalbimi kırmıştı. Ne demek istediğini de hala anlamamıştım.

 "N-Ne demek istiyorsun?" Diye sordum kısık sesle. Kağan'ın söylediklerinden sonra Rüzgarın da sinirlendiğini fark etmiştim. 

"Rüzgar'ı bu kadar mı çabuk unuttun Eylül? Duygularını, düşüncelerini bu kadar mı umursamıyorsun? Bu çocuk gelelden beri seninle konuşmak istiyor. Ama gördüğüm kadarıyla onu dinlememişsin bile." diyerek konuşmasını bitirdi Kağan. Ne yani o yüzden mi sinirlenmişti? Kağan'ın bizim ilişkimizi bu kadar önemsediğini bilmiyordum.Ama öğrenmem de iyi olmuştu. Oyun oynadığımıza gerçekten pişman olmuştum. Şaka yapalım derken kakaya döndürmüştük sanırım. Tam bir şey söyleyeceğim sırada, Rüzgar yanıma geldi. Kolunu belime atıp, elimi tuttu. Daha sonra ise, 

"Ne kadar kuzenin olsan da, sevgilime karşı bu kadar sinirli konuşmana izin veremem dostum." diyerek herkesin şaşkınlıktan ağız ve gözlerinin büyümesini sağladı. Hepsi şaşkınlıkla ellerimize bakıyordu. Şoktan ilk ayrılan Zeynep oldu. 

"Yani siz barıştınız." diyerek bağırdı ve alkış sesleri çıkararak zıplamaya başladı. Deli kız. 

"Zeynep yani bütün askeriyenin duymasına gerek yoktu bence." diyerek ona tepki verdim. Duymaları önemli değildi. Ama şu anda karşı bankta oturan Efe'nin bakışlarından ölmeye korkmuştum. Benim ona baktığımı fark edip sırıtmaya başladı. Elini güzel anlamında sallayıp, Rüzgarı gösterdi. Ona daha fazla bakmayıp, isteğini vermeden bizimkisilere döndüm. Fark etmiş gibi değillerdi. Daha sonra omuzlarımda el hissettim. Baktığım zaman Kağan'ın bana sarıldığını gördüm. Bende ellerimi ona doladım. Ne kadar beni kırsa da, söyledikleri doğruydu. Kağan benden ayrılıp, yüzüme baktı.

"Şimdi sen bana söylemediğin için suçlusun. Bende sana kızdığım için suçluyum. Yani bu durumda ikimizde suçluyuz. Sonuç olarak suçlarımız nötürleniyor." diyerek bilmiş tavırlarla bakmaya başladı. Herkes bu söylediğine gülmüştü. 

"Aslında planlarım arasında sana trip atıp, süründürmek vardı. Ama haklısın kuzen nötürlendik." diyip gülmeye başladım. 

"Çocuklar?" Sese bakınca babamın geldiğini gördüm. 

"Çocuk mu? Yapma enişte." Kağan işte. Klasik. Kendisine çocuk denilmesinden nefret eder. Biz 4, Kaan 5 yaşında iken, hep beraber beraber bahçede oyun oynuyorduk. Daha sonra teyzem gelip, "Hadi çocuklar yemeğe." demişti. "Ben çocuk değilim!" Kağan hemen bağırarak cevap vermişti. O sırada annem gelip, "Hadi ya nasıl çocuk değilsin Kağancım?" demişti. Tabi bizim hazır cevap hemen, "Çocuklarda pipi olmas. Ama bende vay." demişti. Annem ve teyzem şaşkınlıkla içeri girmişti. Daha sonra ise içeriden babamların kahkaha sesleri gelmişti.

"Kızım ne oldu neden ağlıyorsun?" Babamın sesini duyunca ağladığımı yeni fark etmiştim. 

"Yok baba bir şey aklıma bir şey geldi de." dediğim zaman kafasını salladı. 

"Çocukluk anım mı geldi yoksa?" Kağan korkutucu şekilde sormuştu bunu. Cevap olarak kafamı sallayıp, gülmeye başladım. Herkes hatırlamış olacak ki gülmeye başladılar. Kağan ise korkutucu gözlerle bize bakıyordu.

"Tamam, bu kadar gülme yeter. Gelin şurada konuşalım." Babamı onaylayıp, masaya oturduk. 

"Benim buradaki görevim, 2 hafta sonra bitiyor. Bittiği zaman, buradan kendi işimize döncez. Kendi şehrimize." Babam gitme olayını konuşuyordu sanırım. Buradaki maceramız son bulacaktı. Herkes kendi şehrine dönecekti. 

"Bizde yarından sonra sabah çıkarız enişte." Demek ki gideceklerdi .Ben babamla dönerdim büyük ihtimalle. 

"Hepiniz İstanbula'a mı döneceksiniz?" Bu cevabı bende merak ediyordum. "

Ben İstanbul'a dönücem." Kağan İstanbul yolcusu. 

"Bizde Kağanla İstanbula gidicez." Zeynep ve Emrede İstanbul yolcusu. Rüzgar nereye gidecekti acaba?

 "Ben İzmir'e yazlığa geçicem Mehmet Amca. Abim ve Aras Abi ile de konuştuk. Onlarda direk Alaçatı'ya gelecekler. Yani Eylül'de benimle beraber İzmir yolcusu." Şaşkınlıkla Rüzgara döndüm. Ne yani Rüzgar ile beraber İzmir'e mi gidicem? 

"Evet. Arasla sabah konuştuk. Okul stresini atmak için İzmir'e gideceklermiş. Ve Tabi ki Eylül'ün de oraya gelmesini istiyor. Sen ne dersin kızım?" Kesinlikle çok iyi olacaktı. Hem buradan bir an önce kurtulacaktım, hemde abim ve Meriç Abi ile görüşecektim. Rüzgara bakınca beklentiyle bana baktığını gördüm. Ona gülümseyin babama döndüm. 

"Çok iyi olur baba. Yarından sonra Rüzgar ile İzmir'e gidiyorum." dediğim zaman Rüzgar rahatlamış görünüyordu. 

"Tamam kızım bende oradaki işleri düzene koyup gelirim. Şimdi istediğinizi yapın. Sizin için yarın Fethiye'de akşam yemeği için rezervasyon yaptırdım. Onun dışında serbestsiniz." Babamın sözlerinden sonra gülmeye başladık. Askerlerine konuşur gibiydi. Bir anda hepimizin aklına gelmiş gibi ayağa kalktık ve asker selamı verdik. Daha sonra da 

"Emret Komutanım." diyerek bağırdık. Babam güldü ve daha sonra gitti. 

"Evet bir şey yapmak için fikri olan var mı?" Diye sordum. 

"Bence burada kalalım. Dışarıya çıkmayalım." Emre'ye katıldım. Zeynep'e bakınca aklının başka yerde olduğunu gördüm. Zaten birkaç gündür de garip davranıyordu. Üstünde durmadım. Bir şey olsa söylerdi. Tam o sırada Zeynep de bana baktı. Ona gülümseyip göz kırptım. Ama bana soğukça bakmakla yetinmişti. İşte bu şaşırmama neden olmuştu. 

"Hadi şişe çevirmece oynayalım. Hatta şu masadaki askerlerle. Çok eğlenceli olacak lütfen." Zeynep fikrini söylemişti. Gösterdiği masaya bakınca Efe,Murat ve birkaç askeri gördüm. Onlarla oynayamazdık. Kimse Efe ile çıktığımı bilmiyordu. Tam itiraz edecekken Kağan'ın sesini duydum. 

"Tamam hadi oynayalım." Herkes onaylayınca yanlarına gittik. İçim hiç rahat değildi. Kötü bir his vardı. İnşallah Efe ile çıktığımı öğrenmezlerdi.

..

10 dakika sonra bahçede masada toplanmaya karar verdik. Onlar da oynamayı kabul etmişti. 

"Nereye gidiyorsun?" Rüzgar sormuştu. 

"Hemen odama gidip geliyorum." diyerek yanlarından ayrıldım. Odama çıktım. Yüzümü yıkadım. Telefonum çalmaya başladı. Bakınca abimin aradığını gördüm.

 "Abicik." diyerek açtım telefonu. 

"Oo prenses nasılsın?" Bu Meriç Abiydi. Rüzgar'ın Abisi. 

"İyiyim Meriç Abi. Sen nasılsın?" 

"İyiyim bende. Sınava gireceğiz de hemen konuşayım." diyerek devam etti. 

"Rüzgar ile beraber İzmir'e gidiyorsun. Bizde en geç iki haftaya gelcez. Yaz tatilini hep beraber orada geçiricez. Hadi öptüm bay." dedi ve telefonu kapattı .Meriç Abi işte. Hiç itiraz kabul etmezdi. Benim de böyle güzel bir teklifi itiraz edecek halim yoktu zaten.

Odadan çıkıp bahçeye doğru gidiyordum ki, merdivenin altındaki boşluktan konuşma sesi duydum. Daha dikkatli dinlediğimde Zeynep ve Efe'nin konuştuğunu anladım. Neler oluyordu? Zeynep'in Efe ile ne işi vardı? 

"Anladın mı güzelim? Herkes onun nasıl sürtük olduğunu anlayacak." Efe'nin sesiydi bu. Güzelim mi? Sürtük mü? Ne yapmaya çalışıyordu Efe? Tam aşağı inecekken öpücük sesi ve ardından merdivenlerden inme sesi duydum. Zeynep ve Efe. Yok artık kesin yanlış anladım ben.

Bahçeye inince hepsinin masanın etrafında oturduğunu gördüm. Zeynep bana soğuk bakışlar gönderiyordu. Rüzgar ise tam tersi sıcak. Ona duyduklarımı anlatmalı mıydım? Daha sonra vazgeçtim. 

"Sevgiline bakman en doğal hakkın. Ama biraz daha bakarsan eriyecek çocuk birader." Emre'nin sesiyle irkildim. Ona dil çıkarıp, Rüzgarın yanı, Zeynep'in karşısına oturdum. 

"Nerede kaldın sevgilim?" Rüzgar kulağıma söylemişti. 

"Abin ile konuştum.Tatil planını söyledi." diyerek gülümsedim.

"Hadi artık başlayalım."

İlk çevirmeyi Kağan yapmıştı ve Zeynep ile Rüzgar'ın arasında durdu. Zeynep sordu. 

"Eylül gittikten sonra hiç sevgilin oldu mu?" Rüzgar elimi tutup gülümsedi. 

"Hayır." Cevapla Rüzgarın elini okşamaya başladım. Bunu bilmek fazlasıyla iyi hissettirmişti. 

Sırada Kağan, Efe'ye soruyordu. 

"Son sevgilini anlat." Efe bana bakıp sırıttı. Rüzgarın elimi sıkmasından gördüğünü anladım. 

"Mavi gözleri büyüleyiciydi. Saçları desen ipekten farksızdı. Dudakları desen kiraz parçası gibiydi. Ama ne yazık ki sizden bir gün önce ayrıldık." Rüzgar dışında kimse bunu takmadan devam etti. Rüzgar'ın vücudunun da kasıldığını hissetmiştim. 

"Amerika da sevgilin oldu mu?" Sıra bana gelmişti ve Emre soruyordu. 

"Hayır." Cevabımla Rüzgarın eli biraz olsun gevşemişti. Umarım oyun böyle devam eder, kimsenin bir şeyden haberi olmazdı.

..

Oyun bu şekilde devam ediyordu. Rüzgar, Efe cevap verdikçe elimi sıkıyordu. Kimsenin bir şey öğrenmemesi için dua ederken, 

"Son sevgilinin ismi ne?" Zeynep'in Efeye sorusuyla, bayılacağım sandım. Bu sefer de Rüzgar'ın elini ben sıkıyordum. Herkes ise merakla Efe'nin biraz önce bahsettiğin kızın adını merak ediyordu. Efenin cevabıyla herkesin gözleri dondu. Ağızları şaşkınlıktan açıldı. 

"Eylül. Eylül Dikmen."♣️♣️♣️


Zeynep ile ilgili fikirleri olanlar? Sizce neler dönüyor? Fikirlerinizi merakla bekliyorum.

İyi ki Varsınız!


Continue Reading

You'll Also Like

44.1K 2K 14
Bir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, de...
527K 26.3K 33
Bir gece birlikte olan bir hemşire ve bir askerin aylar sonra aynı karargahta karşılaşma serüveni... Arkanda, bir ölü bırakıp gittin ama katil deği...
8.2K 480 41
Hayallerinizin gerçekleşmesinin mutluluğunu yaşayamadan yeni mutluluklar elde ederseniz ne olur?Peki ya bu mutlulukların sonu üzütüyle sonuçlanırsa.S...
455K 21.4K 48
Hiç beklemediği bir anda baba olan Bora Bey ve hiç beklemediği bir anda iş sahibi olan Sevgili Bakıcı Yasemin.. ** Gözlerimi ağlama sesiyle açtım. G...