Fox magic| jenmin

By rlwitch

342 27 14

"O tilkinin büyüsüne kapılmamak elde değildi ve ben de buna karşı koyamamıştım." © 2020 | readerlittlewitch... More

1
2
3
4

5

65 6 2
By rlwitch

Jimin uyandığında kendini tuhaf hissediyordu. Gözlerini yavaşça araladı ve etrafına baktı. Ormanda olduğuna şaşırmıştı. Yavaşça ayağa kalktı ve ellerinde ki toprak parçalarını temizledi. Ardından üzerinde ki tozu elleriyle atabildiği kadar attı. Kendini biraz tuhaf hissediyordu ama iyiydi.

Etrafına biraz bakındığında gözleri büyümüştü. Ormandaki ağaçlar, her zaman gördüğü ağaçlar değildi. Yerine turuncu yaprakları olan ağaçlar vardı. Ya sonbahardalardı ya da Jimin farklı bir boyutta olduğunu düşündü.

"Kim Jennie!"

Jimin etrafta Jennie'ye seslenerek koşmaya başlamıştı. Nerede olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu. Kendini başka bir boyutta gibi hissediyordu.

"Jennie'yi mi arıyordun?"

Jimin duyduğu sesle arkasına döndü. Birini görmeyi beklerken gördüğü tek şey rüzgarın uçurduğu birkaç yapraktı. Sesi tekrar duydu ama ne dediğini anlamıyordu. Bir çeşit büyü yapıyor veya dua okuyor gibiydi. Bu onu korkutmuştu.

"Kimsiniz?"

Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki konuşan kişinin duyacağından bile şüpheliydi. Birden arkasından geldiğini düşündüğü bir hışırtı duydu. Arkasına dönmeye korksa da yavaşça döndü. Turuncu bir kurt yavaşça ona doğru geliyordu.

Jimin ne yapacağını bilemiyordu. Kurt ona yaklaştığı her adımda Jimin geri gidiyordu. Sonunda Jimin'in gidecek yeri kalmamıştı, bir ağaca sırtını yaslamıştı. Kurt ona iyice yaklaşmış ve aralarında yaklaşık beş adımlık bir mesafe bırakmıştı.

"Jennie'yi mi arıyorsun?"

Jimin'in dili tutulmuştu. Bu zamana kadar onunla konuşan bu kurttu. Şu an sadece kurda bakabiliyordu ama konuşabileceğini sanmıyordu. Kurt ona takip etmesi için işaret verdiğinde Jimin sesini bile çıkarmadan ona itaat etmişti.

Bir mağaranın girişine geldiklerinde Jimin daha fazla mağara kaldırabileceğini sanmıyordu. Yeterince mağara görmüştü ve artık her birinden korkuyordu.

Kurt başıyla içeriyi işaret ettiğinde Jimin kaçamayacağını bildiğinden önde kurt arkada kendisi istemeyerek içeri içeri girdiler.

Mağaranın içi tamamen cam ile kaplıydı. Bu, Jimin'in büyülenmesine neden olmuştu. Yavaşça içeriye doğru ilerlemeye devam ettiler. En derinlere gidiyordu bu yüzden Jimin, Jennie'nin orada olacağını düşünüyordu. İçinde kötü bir his vardı ve bu her adımında daha da çoğalıyordu.

"Aşağıya doğru inen merdivenleri sağ tarafta bulabilirsin. Aşağıya indiğinde onu, orada göreceksin."

Jimin kurdun dediklerinden sonra hızlıca merdivenleri indi. Etraf çok karanlıktı ve hiçbir şey göremiyordu. Biraz daha ilerlediğinde birden ışık yanmıştı. Aniden gelen ışık ile gözlerini kırpıştırsa da gördüğü şey ile gözleri kocaman açılmıştı. Jennie ile neredeyse burun buruna gelmişti.

"Jennie, gözlerini aç. Hadi buradan çıkıp gidelim ve bir daha hiç dönmeyelim."

Jimin, Jennie'ye baktı ama tek bir kıpırtı bile yoktu. Jimin, Jennie'yi tutmayı denese bile bir sonuca ulaşamamıştı, buraya sıkışıp kalmıştı. Yüzü düşerken tüm meşaleler birden yandı ve Jimin gördüğü manzara ile ağzı açık kaldı. Jennie, ağacın kalın kökleriyle mağaraya bağlıydı. Vücudunun her yerini kökler sarmıştı. Jimin hiç düşünmeden köklere saldırdı ama hiçbiri sökülmüyordu.

"Biz de onu kurtarmayı denedik. Pençeledik, ısırdık, ezmeye çalıştık ama her şey için çok geçti. Mağara onun tüm enerjisini çekmişti. Onu artık kurtaramazsın."

Jimin, Jennie'nin yanına diz çöktü ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Buraya gelirken arkadaşını kurtaracağını düşünmüştü. Şimdi ise kurtaramayacağını öğreniyordu ve bu, onu fazlasıyla sarsmıştı.

Ağlamasını yavaşça kesti ve ayağa kalktı. Onu burada bırakmaya niyeti yoktu. Dalları vücudundan sökmeye çalıştı ama işe yaramıyordu.

"anne kurt nerede? Bana onu bulup getir misin? O bir şeyler yapar."

Jimin yalvaran gözlerle kurta baktı ama o, sadece başını öne indirdi.

"Anne kurt benim."

Jimin kısa bir süre daha kurda baktı ve kökleri sökmeye devam etti. Bir kurt ve bir insanın gücü aynı değildi o yüzden onu kurtarabileceğini düşünüyordu.

Birden ayağının yerden kesildiğini hissetti. Ayaklarına doğru baktığında dalların onu da sarmaya başladığını gördü. Acı verici bir şekilde cam duvara yapıştığında ne olduğunu kavrayamıyordu.

"Jimin diren! Ondan kurtulmaya çalış yoksa sonun Jennie gibi olacak!"

Jimin ne kadar dirense de kökler ondan güçlü ve hızlıydı. Her yeri sarılmak üzereyken son bir ümitle Jennie'ye elini uzattı ve parmaklarını tuttu. Eğer şu an ölecekse böyle ölmek istiyordu. Son saniyelerini Jennie ile birlikte geçireceği için mutluydu. Arkadaşının ölümüne o neden olmuştu ve şimdi sıra ona gelmişti. Bunun olacağını biliyordu, önünde sonunda ölüm onu da pençesine alacaktı.

Jennie'nin parmaklarını sıkıca kavradı ve ölümün onu içine çekişine gözlerini yumdu.

~

Jimin yavaşça gözlerini açtı ve etrafına bakındı bir süre. Hastanede olduğunu anlayınca gözlerini kocaman açıp hızlıca üstündeki örtüyü atıp ayağa kalktı. Ama kalktığı gibi başına ağrı girip yatağa geri düşmesi bir olmuştu. Odanın kapısı açıldığında ise içeri Yoongi girdi. Jimin tanıdık bir yüz gördüğü için çok sevinmişti. Ormanın onu bıraktığını bilmek de rahatlatmıştı.

"Uyanmışsın, daha iyi misin?"

Jimin kafasını aşağı yukarı hareket ettirdi ve başını yavaşça yastığa koydu.

"Jennie..."

Jimin başka bir şey söyleyememişti. Boğazı çok kurumuştu ve yutkunmak bile ona acı veriyordu.

"Jennie seninle gelmedi Jimin, üzgünüm. Mağaranın girişinde, çalılıkların arasında sadece seni bulduk."

Jimin gözlerini kapattı ve olanları düşündü. En son Jennie'nin buz gibi olmuş elini tuttuğunu ve birden sıcak olduğunu hatırlıyordu. Büyük ihtimalle Jennie onu kurtarmıştı. Şu anda hayatta olmasını ona borçluydu. Jimin bunu asla unutmayacaktı. Her şeyi arkadaşına borçluydu.

"Beni o kurtardı. Onu gördüm. Ağacın gövdesi onu sarmıştı ve buz gibiydi. Jennie'yi kurtaramadım ama o beni kurtardı."

Jimin daha fazla dayanamayacağını biliyordu. Gözlerinden yaşlar düşmeye başladığında Yoongi, yanında duran peçetelerden birazını ona verdi. Bir bardak su doldurup eline tutuşturduğunda Jimin kafasını sallayabilmişti sadece. Konuşacak gücü bile yoktu.

Suyu içtiğinde kendini biraz daha iyi hissediyordu. Boğazının acısı biraz gitmişti.

"Lisa ve Jisoo nerede?"

Yoongi, Jimin'in yatağına oturdu ve ellerini tuttu. Jimin kötü bir şey olmaması için sessizce dua etmeye başlamıştı. Korkuyordu ve onlara bir şey olmuşsa bunu kaldıramazdı.

"Hepimiz buradan taşınma kararı aldık Jimin. Kızlar şehirden bir daire tuttular kendilerine ve haftaya oraya taşınacaklar. Jisoo amcasının kafesinde pastacı olacak çalışmaya başlayacak. Lisa ise küçük bir şirketin modelliğini ve müdürün sekreterliğini yapmaya başlayacak."

Jimin duydukları ile hem rahatlamış hem de çok mutlu olmuştu. Hepsinin bir geleceği olacaktı ve mutlu olacaklardı.

"Peki sen ne yapacaksın?"

Yoongi, Jimin'in ellerini bıraktı ve telefonunu açtı. Jimin ne yaptığını anlamak için biraz ona doğru eğildi.

Yoongi telefonu ona doğru tutup ekranı gösterdi. Ekranda küçük bir teras katı daire vardı. Denize bakıyordu ve balkonu kocamandı. Jimin daireyi çok beğenmişti.

"Burayı kiralamayı düşünüyorum ama yanıma arkadaş lazım. Ayrıca şehirde bir de iş buldum. Annemden öğrendiğim dikiş becerisi ile bir terzinin yanında işe girdim."

Jimin, Yoongi için de çok sevinmişti. Arkadaşlarının mükemmel bir geleceği olacaktı.

"Benimle gelmeni istiyorum Jimin. Bu daireyi beraber kiralayalım ve senin için bir iş bulalım. Buradan beraber ayrılalım."

Yoongi umut dolu gözlerle Jimin'e bakıyordu ama Jimin, bir tepki vermiyordu. Jimin, Yoongi'nin gözlerindeki ışığın yavaşça söndüğünü görmüştü.

"Seninle gelirim Yoongi. Teyzemin fırınından çıkanları marketlere ve restoranlara dağıtırım. Teyzem buna sevinecektir."

Yoongi gözlerindeki geri dönmüş parıltılarıyla Jimin'e baktı ve gülümsedi. Verdiği karardan pişmanlık duymuyordu. Jennie ölmüştü, o da onunla ölemezdi. Hayatına devam etmek zorundaydı ve eline bir fırsat geçmişti.

Camdan ormana doğru son kez baktı ve gülümsedi. Her şeyin sonuna gelmişti. Hayatına artık devam edebilirdi.

Jimin şimdi mutluydu ve hayatını kurmaya hazırdı. Artık bu kasabadan ayrılacağı için suçluluk duymasına gerek yoktu.

SON

Continue Reading

You'll Also Like

327K 32.8K 36
2022 WATTYS KAZANANI Lale lise son sınıfa geçtiğinde düşünmesi gereken tek şey üniversite sınavı değildi. Uğraşması gereken, yeni bir cici annesi ve...
864K 87.3K 44
[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Fr...
2M 97K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
407K 37.3K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...