High School Love •taekook

By taekookloveillusion

140K 10.7K 12.5K

Lise kendine macera arayan ergen öğrencilerle dolu bir tımarhaneydi. Jeon Jungkook ve arkadaşları ise kaosu p... More

1-Adamlık kitabındaki tartışmalı mesele
2-Kazan dairesinde yaşanan çekişmeli problemler
3-Cima eylemeye saniyeler kala edilen ihanet
4-Bir Jungkook kazazedesi
5-Beyin fırtınası sonrası panodaki değişiklikler
6-Kurulan hain pusu
7-Birtakım habersiz flörtleşmeler
8-Bazı kahramanlar pelerin takmaz mesela Taehyung kişisi
9-Fotokopi odalarının dili olsada konuşsa
10-Kapılardan korkan Romeo'nun dramı
11-Kıskandın-kıskanmadım tartışmalarıyla geçen günler silsilesi
12-Öfkeyle başlayan bir ilişkinin vıcık bir şekilde yeniden doğuşu
13-Kötü adam olmazsa şov devam etmez demiş bir yazar
14-Üçüncü sınıf bir drama
15-Kabullenmesi zor durumlar
17-Gizli kapaklı işler devri mi başlıyor?
18-Kıskançlıktan gözü dönen Jungkook'un yapabileceği bazı şeyler
19-Cima eyleme çabaları ve yılbaşında olabilecek en anormal olaylar
20-Dokunma, alışma, tanıma bağlamında geceler
21-İdeal Erkek Arkadaş Aka Jeon Jungkook
22-Final-Yıldızlar aşıkları bir araya getirmek için kayar

16-Kütüphane köşelerinde kimler kimlerle

3.7K 357 285
By taekookloveillusion











Ben geldimmm bebitolarım. Sınav haftam geldi çattı. O yüzden iki hafta buralarda olamayacağım. Arayı fazla açmamak için çerezlik bir bölüm yazdım. Sınav haftasını sağ salim atlatabilirsem eğer dönüşüm efsane olacak djsndjdnfn

















Jungkook'u kapıya gönderdikten bir dakika sonra zil çalmıştı. Annem kapıyı açarken odamdan çıktım.

"Kim gelmiş?"derken kapıya ilerledim. Annem kapıyı açtı.

"Jungkook!"

"İyi akşamlar Jihyun anne, Taehyung'a geçmiş olsun demek için geldim." Annem şaşkın bir şekilde Jungkook'a bakmaya devam ederken uzattığı çiçek buketini aldı ve geri çekildi. Jungkook içeri girince ceketini çıkarmasını bekledim. Annemin dudakları kıvrılmıştı. Jungkook'un bu halleri hoşuna gidiyordu. Bana çiçek alması benimde hoşuma gitmişti gerçi.

"Hoş geldin Jungkook."

"Hoşbulduk efendim. Yoongi sabah Taehyung'un hasta olduğundan bahsedince merak ettim." Anneme karşı bu kadar saygılı olması beni içten içe güldürürken salona ilerledik. Garip bie şekilde aileme kendisini sevdirtmeye çalışıyordu. Jungkookla yan yana oturmuştuk. Annem çiçekleri Jungkook'un iki gün önce getirdiği buketin yanına koydu. Jungkook yüzünden ev botanik bahçeye dönecekti yakında.

"Çok iyi yaptın gelmekle Jungkook. Taehyung'un bu sıralar morali bozuk gibi." Yine aynı konu! Ben bu kadını iyi olduğuma nasıl ikna edecektim?

"Anne! Ben gayet iyiyim."dedim. Annemin içini rahatlatmadan huzura eremeyecektim. Jungkookla göz göze geldim. Yalan söylediğimi biliyordu. Kollarında ağlamasam bilebilir miydi? Sanmam. Ben çok iyi bir oyuncuydum.

"Jungkook aç mısın? Keşke biraz erken gelseydin az önce yemek yedik. Kaynanan sevmiyor herhalde." Annemin yersiz şakası iğrençti ve ben yüzümü buruştururken Jungkook gülmeyi seçti. Tabiki de gülerdi!

"Aç değilim fakat belki kaynanam beni sevsin diye bir kahve isteyebilirim." Annem ayağa kalkarken resmen ağzı kulaklarına varıyordu.

"Yapayım o zaman ben." Iyy resmen iki dakikada kaynana damat olmuşlardı gözümün önünde.

"Kaynana iması mı yaptın sen az önce anneme?" diye sordum annemin gitmesini fırsat bilerek. Jungkook ifademe bakıp güldü.

"Yaptım gitti valla." Hayır terste tepebilirdi. Nasıl bir cesaret vardı bu çocukta? Ben onun anasını görsem sus pus olurdum. Sesim bir yerlerime kaçardı utançtan. Jungkook kendisini sevdirmek için kırk takla atıyordu. Bunlar kesin kaynana damat modunda gezecekledi yakında. Bu hayatta bir Hoseok ve annemin teyze yiğen oluşuna gıcık oluyordum birde annemle Jungkook'a gıcık olurdum artık. Hayat üstüme üstüme geliyordu.

Annem kahvelerimizi verdikten sonra yerine oturdu. Höpürdeterek bir yudum içtikten sonra Jungkook'a baktı. Kaynana olmayı sevmişti.

"Jungkook sen nerelisin çocuğum?"

"Busanlıyım Jihyun anne."

"Aaa! Bende Busanlıyım. Kimlerdensin söyle bakayım bilebilecek miyim?" Annemin her Busanlıyı tanıdığına dair bir iddiası vardı. Jungkook böyle bir soru beklemiyor olacak ki ilk başta afalladı.

"Şey, annemin ismi Park Yoona."

"Busan kız lisesinde mi okudu?"

"Evet." dedi şaşkınlıkla. Şapşal ya.

"Bilmiyorum o zaman."

Jungkook ikinci şokunu yaşarken derin bir nefes aldım. Annem ticaret meslekte okumuştu ve her Busanlıya ilk kız lisesinde mi okudun diye soruyordu. Doğru olanı ilk önce kendi lisesini sormasıydı ama annem tam tersini yapıyordu. Kız lisesindense tanımam etmem mantığını yıllardır bırakamamıştı.

"Babanda Busanlı mı?"

"Evet, İsmi Jeon Jinsung." Sülalecek Busanlıydılar galiba. Busan kekosu!

"Busan erkek lisesinde mi okudu?" Jungkook başını salladı. "Bir tane de abisi vardı."

"Evet."

"Bizim bir alt sokakta oturuyordu babangiller." Evet bu topa girersek hiç çıkamazdık. Jungkook şaşkınca anneme bakmaya devam ettiğinde annem onu şaşırtmanın verdiği zevkle gülümsedi.

"Şaka yapıyorum hahahaha! Tanımıyorum aileni."

Jungkook eror verdiğinde daha fazla onu anneme maruz etmemek adına ayağa kalktım.

"Biz odamdayız anne." Jungkook'un elini tutup ayağa kaldırdığımda annem hala gülmeye devam ediyordu. İnsanlarla dalga geçmeye bayılıyordu bunu çok iyi biliyordum ama Jungkook onun damadı sayılırdı! Her neyse odama gitmemiz çok daha iyi olacaktı.

Jungkook hala aptal bir ifadeyle etrafa bakmaya devam ediyordu. Tam salondan çıkacakken annemin dedikleriyle olduğumuz yerde kalakaldık.

"Jungkook'un kapı korkusu yok muydu?"
Jungkook yalanının ortaya çıkmasıyla paniklerken anneme kötü kötü bakışlar attım. Kendisi de çok iyi biliyordu bunun bir yalan olduğunu! Sevgilimin ruh sağlığıyla oynuyordu.

"Şey- ben- şey..."

"Anne kes şunu!" dedikten sonra Jungkook'un daha fazla konuşmasına izin vermeden odama sürükledim. Kapıyı kapattıktan sonra odamın ortasında öylece dikilen Jungkook'a baktım. Hala eror vermekle meşguldü.

"Annen yalan söylediğimizi anladı!" Korkuyla bana baktı. Kaynana tarafından sevilme hayalleri suya düşmüştü.

"Of salak! Sence annem gerizekalı mı da inanacak senin kapılardan korktuğuna? Dalga geçiyordu seninle?"

"Daha önce kimse akli dengemle bu kadar oynamamıştı." Yatağıma oturup oyuncak ayıma sarıldı. Annemin böyle bir etkisi vardı işte. Söylediklerinde ciddi mi yoksa dalga mı geçiyor asla anlayamazdınız. Sonra bir bakmışsınız dakikalar içinde ağzınıza sıçıveriyor. Jungkook şu anda bunu yaşıyordu.

"Aptal yerine koyulmuş gibi hissediyorsun değil mi?" dedikten sonra yanına oturup ona sarıldım. Kollarını bana sarıp geriye doğru yatmamızı sağladı.

"Aptalla kalmadığıma emin olabilirsin." Gülüp yanağımı koluna yasladım. "Annen çok korkutucu." Korkutucu demeyelimde biraz dengesiz diyelim Jungkook.

"Annemle çok fazla benzer yanımız vardır." Yutkunuşunu hissettim. Bu ben sıçtım yutkunuşuydu. Gülümseyip kolları arasından çıktım. Kollarımı başımın altında bağlayıp tavana baktım. "Eskisi gibi davranmaya çalışıyoruz ama son olanlar ikimizi de mahvediyor." Sağ kolunun üzerine yanağını yaslayıp bana döndü. Eli yüzüme düşen saçları yavaş bir şekilde geriye doğru ittirirken gözlerimi kapattım.

"Her şey düzelecek." dedi yatıştırıcı bir tonda. Sesi fazla huzurlu geliyordu. Bende onun gibi kolumun üzerine yaslanıp ondan tarafa döndüm.

"Hayır sadece alışacağız." Jungkook tebessüm etti. Gerçeği ikimizde çok iyi biliyorduk. Ne kadar çok üzüldüğümü de biliyordu ve buradaydı. Yanımdaydı...

Öfkeyle aldığım çikolatalı sütü içerken sağa sola saldırmaya yer arıyordum. Sinirden resmen kuduruyordum. Yoongi birisine saldırmamdan korkarcasına tetikteydi. Jungkook bana yeni çikolatalı süt almaya gitmişti. Pipeti daha çok çektim ama aptal süt bitmişti işte! Kantinden süt alan Jungkook'a bakarken pipetten rahatsız edici sesler çıkarmaya ve aynı zamanda dişlerimle ezmeye devam ettim.

Jungkook sütün pipetini batırıp bana uzattı. Herkes fazla gergindi. "Nasıl yapar bunu ya?"diye patladım birden. Kantindeki herkesin bakışları bize döndü.

"Lütfen sakin olur musun?" Jungkook yanıma oturup elimi tuttu. Biraz sakinleşir gibi oldum ama babamın yaptığı son şey yine aklıma doluştuğunda sütten büyük bir yudum aldım.

"Doğum günlerimi hep unutuyor biliyorum ama neden doğum günümde kendisine düğün yapıyor?" Farkında olmadan süt kutusunu sıktığımdan süt taştı ve üstüm çikolatalı süte bulandı. "Sikicem ama böyle şansı!"

Sandalyeyi geri ittirip gürültülü bir şekilde ayağa kalktım. "Lavaboya gidiyorum ben!" Yoongi başını salladı. Son zamanlarda herkes çok gergindi. Ama en çok ben gerdindim. Jungkook'da benimle birlikte ayağa kalkmıştı.

"Bekle bende seninle geleyim."

Babama çok sinirliydim. Doğum günümü unutmuştu. Unutmakla kalmayıp o gün düğün yapacaktı. Herhalde o kara günü asla unutmamamı istiyordu. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde kırpıştırdım. Lavaboya girdiğimizde birkaç kişi bize baktı. Kağıt havlu alıp biraz ıslattım ve süt bulaşan yerleri temizlemeye çalıştım.

Jungkook elimden kağıdı havluyu alıp süveterimi silmeye başladığında onu izledim. Tamam ona bakınca biraz sakinleşmiştim.

"Öfken sadece sana zarar verir."

"Öfkeli değilim! Sadece birilerini yumruklamak istiyorum." Jungkook bacaklarımı silerken gülmüştü. Eğildiğinden ellerimi saçlarına daldırıp karıştırdım. Jungkook olmasa napardım ben?

"Düğüne gitmezsin. Hep birlikte doğum gününü kutlarız." Başımı olumsuz anlamda salladım. O düğüne gidecektim. Babama doğum günüm olduğunu hatırlatıp geri dönecektim! İnsanı sevdiği insanlardan başkası kırmıyordu ve ben artık buna izin vermeyecektim.

"Gidicem. Şimdi gitmezsem babaannemler göndermedi çocuğu diye anneme laf yaparlar." Elindeki kağıt havluyu buruşturup çöpe attı ve bana baktı. İnat ettiğimin o da farkındaydı. Benim için endişeleniyordu fakat bu ailesel bir meseleydi.

"Öğleden sonra dersler boş ne yapacaksın?" diye sordu elimi tutarken. Evet kesinlikle konuyu değiştirmek çok iyiydi. Yoksa cidden birilerini dövecektim.

Birlikte lavabodan çıktık. Omuz silktim. Öğleden sonra yine Hoseoklarla maçımız vardı ama Jungkook katılamıyordu. Hoseok'a son maçta çelme taktığı için üç maçta oynayamayacaktı. Bunu pek umursuyor gibi görünmüyordu.

"Kütüphaneye gidip ders çalışmam gerekiyor. Son zamanlarda evde pek ders çalışamıyorum." Aslında hiç ders çalışmıyordum ve artık cidden odaklanmam gerekiyordu. Bu olaylar yüzünden ders notlarımın düşmesine izin vermeyecektim. Babamın ve yeni çocuğunun hayatımı mahvetmesine müsade etmeyecektim.

"Hangi dersi çalışacaksın?" diye ilgiyle sordu. Aslında bugün edebiyat çalışacaktım ama Jungkook matematikte iyiydi.

'Matematik." dedim ve bana birlikte çalışmayı teklif etmesini bekledim.

"İstersen sana yine yardımcı olabilirim. Biliyorsun sevgilin bir dahi." Evet kesinlikle öyleydi. Matematiği onun sayesinde anlıyordum falan filan ama cidden çok saftı. Onunla kütüphanede yalnız kalmak istediğim için böyle söylemiştim.

"Olur." dedim yine de onun bu ilgili sevgili tavırlarını bozmadan. Kütüphaneye kimse gelmiyordu. Belki biraz uyuyabilirdik orada ya da öpüşebilirdik. Öpüşmek belki iyi gelirdi.

Öğleden sonra Jungkookla kütüphaneye gittik. Kimsecikler yoktu. Zaten maç olduğundan neredeyse tüm okul boştu. "Evet hangi konudan başlayalım." diye sorduğunda gülümsedim.

"Harika bir sevgilisin!" O daha ne olduğunu anlayamadan ona sarıldım ve bir iki adım geriye gitmesini sağladım. Koltuklar hemen yanımızdaydı.

"Taehyung-" Dudaklarına uzanıp onu öptüğümde hala şaşkındı. Biraz ilerletip koltuğa oturduğunda kucağına oturdum.

Bana destek olabilmek için elinden geleni yapıyordu ve bence çoktan bu öpücüğü hak etmişti. Şaşkınlığından kurtulup bana karşılık verdiğinde yanağını okşadım. Bu çocuğun yanakları yumuşacıktı. "Bu ne içindi?" diye sordu şaşkınca bana bakarken. Kendisini tamamen matematik anlatmaya odakladığından şu anda şaşkınca bana bakıyordu. Hocasını ayartan liseli ergenler gibi hissetmiştim bir an.

"Bir sebep mi olmalı? Seni öpmek istedim ve öptüm." Evet düşününce genelde beni öpen hep o olurdu.

Sözlerimden sonra gaza gelip beni yeniden öptü. Onu biraz ittirip sırtını koltuğa yaslamasını sağladım. Uzandığı için bileklerimde duran elleri belime indi.

Partiden sonra ikinci defa onun üzerinde böyle yer alıyordum. Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama Jungkookla öpüşmek çok güzeldi. Ara sıra geri çekiliyorduk ama dudaklarımız hala birbirine yaslı duruyordu. Nefeslerimizi düzenledikten sonra bozmak için yeniden öpüşüyorduk. Jungkook belimi okşuyordu ve aslında her yerinden huylanan birisi olmama rağmen çok fazla etkiliyordu beni. Cinsel anlamda.

Kütüphanenin kapısı birden açıldığında Jungkook'un kolları bedenimi sardı. Göğsüne iyice yaslandım. Hay sikeyim! Koltuğun arkası kapıya dönük olduğundan giren kişi bizi göremezdi ama eğer buraya gelecek olursa resmen basılmıştık. Kapı kapandı ve adım sesleri işittik. İki kişilerdi. Basılmadan duramıyorduk.

"Benimle ne konuşacaksın?" Sanaydı bu! Tam kalkmak için hareketleniyordum ki Jungkook bana izin vermedi. Belimi sıkıca saran kollarından kurtulmak imkansızdı. Hayır o değilde bizim alt taraflarımız birbirine çok yakındı şu anda yani hissediyordum onu. Yanaklarımın kızardığını hissettim. Evet kesinlikle bizi bu halde görmemeliydiler. Rezil olurduk.

"Bangchan ile sevgili misiniz?" Konuşan kişi Nayeondu. Sana ve Nayeon mu? Salak bir ifadeyle Jungkook'a baktığımda anlımı öpüp beni kendisine yasladı. Ya yapma işte onu! Cinsel anlamda etkileniyorum diyorum.

"Ne? Tabiki de hayır!"

"O zaman neden bu kadar çok yakınsınız?" Nayeon Bangchandan mı hoşlanıyordu? Ayrıca niye hesap sorar gibi konuşuyordu? Sana şimdi kıyameti koparacaktı. Kantin sırasında onun önüne geçtiğinden beri Nayeon'u sevmiyordu.

"Sana ne ya Nayeon? Bu seni niye ilgilendiriyor?"

"Niye mi? Sana duygularımdan bahsettim!"

"Hayır, bana sadece duygularından emin değilim dedin!" Ne olduğunu anlayamıyordum. Jungkook'a baktığımda beni izliyordu. O sanırım konuyu biliyordu. Nayeon ile yakın arkadaşlardı.

"Artık eminim ve Bangchan ile yakın olmanı istemiyorum."

"Neymiş bu kadar emin olduğun duygular bakalım bizde duyalım!" Sana sinirle konuşmuştu. Şimdi olaya ben dahil olacaktım! Sesler kesildiğinde kaşlarım çatıldı. Merakla başımı kaldırıp baktığımda şoka girdim. Jungkook'da biraz doğrulup baktı. O da böyle bir şeyi beklemiyordu sanırım. Sana ve Nayeon öpüşüyorlardı. Hassiktir. Sana'nın ezeli düşmanı Nayeondu ve onlar ÖPÜŞÜYORLARDI.

Heyecanla Jungkook'a baktığımda çığlık atmamı engellemek adına elini ağzıma kapattı. Sadece öpüşüyorsunuz diye bağıracaktım oysaki!

"Şimdi emin oldun mu duygularımdan?" Jungkookla yeniden uzandık. Başımı onun göğsüne koydum.

"Evet!"dedi Sana. Heyecanlanmıştı. İçinde havai fişekler patladığına emindim.

"O zaman tut elimi de gidelim buradan." Nayeon ve Sana kütüphaneden çıktıklarında Jungkook'un üstünden kalktım.

"Biz az önce neye şahit olduk amına koyim?"dedim şaşkınlıkla.

"Nayeon Sana'dan uzun zamandır hoşlanıyordu. Siz yakınlaşınca kıskançlıktan delirmişti." Vay be kimler kimleri seviyordu! "Bende o zamanlar baya kıskanıyordum."diye de ekledi. Deli gibi sevdiğim kızı aradığı günler geldi aklıma. Sana sandığı için defalarca o mu diye sormuştu herhalde.

"Bizim aramızda hiçbir şey yoktu."

"Biliyorum. Ama hep hoşlandığın kızın o olduğunu düşünmekten alamıyordum kendimi." Gülümseyip arkama yaslandım. Zamanında o hallerine anlam bile veremiyordum ama şimdi düşününce çok tatlıydı. "Bu arada hoşlandığın kız kimdi?" Pekala konu neden buraya gelmişti? İfademin değiştiğini fark ettiğinde kaşları çatıldı. Mina olduğunu bilse acaba nasıl bir tepki verirdi?

"Boşver."dedikten sonra koltuktan kalktım ama bileğimden tutup yeniden oturmamı sağladı.

"Söyle! Zaten şu anda seninle sevgiliyiz. Meraktan soruyorum." Kararsız bir şekilde ona baktım. Mina ile arkadaştı ama sonuçta o şu anda Hoseokla yani benim kuzenimle sevgiliydi.

"Saçma bir hoşlantıydı."desem de Jungkook da bende bunun saçma bir hoşlantı olmadığını çok iyi biliyorduk.

"Sadece söyle." Bileğimi tutan elini çektiğinde derin bir nefes aldım.

"Mia."

"Ne? Anlamadım."

"Na."

"Taehyung düzgün söyler misin şunu!"

"Of tamam be! Mina! Minaydı." Şaşkınca bana baktı. Evet beklenmedik bir kişiydi ama o zamanlar o arkadaş grubundan sadece Mina dikkatimi çekiyordu. "Ben açılamadan Hoseokla sevgili oldular. Yani orada bitti benim için."dedim hemen apar topar. Yanlış anlasın istemiyordum.

"Hoseok'un işime yarayacağını hiç düşünmezdim." Ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Minayla sevgili olsaydım yine Jungkookla muhattap olmaya devam edecektim ama asla şu an ki durumumuzda olamayacaktık.

"Mina, Hoseokla sevgili diye bana bulaştınız ama şu anda ki halimize bak." Mina için gizli kapaklı işler çevirmişlerdi. Bu sayede başlarına beni bela etmişlerdi. Uyuşturucu çetesi olmasada sokak satıcısını ve okulumuzun keşini çökertmiştik ve şu anda biz sevgiliydik. İşte kadere inanmam için bir sebep daha! Bu zamana kadar olan her şey bizi Jungkookla daha çok yakınlaştırmıştı. Alakasız olaylar bizi birbirimize bağlamıştı ve ben lise aşkımla tanışmıştım. Yani Jeon Jungkookla...




































.



.



.





















Continue Reading

You'll Also Like

409K 52.9K 30
ben bir aşk çocuğuydum nankörlük, yanlış kararlar, bencillik. bunlar ise kardeşlerimdi ve varlığımı adadığım bu aşk, benden çok bu üçünü sevdi. #deva...
8.1K 690 14
Kim Taehyung kendini bulmak için motor yarışlarına katılan bir sosyologtu. Beklemediği şey ise kendini yarışlarda değil, felsefe son sınıf öğrencisi...
78K 6.3K 24
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
223K 18.8K 11
aşkın ne demek olduğunu biliyorum ve eminim sen değilsin 301022