AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3

By Sldakser

1.6M 15.4K 23.6K

Mafya ve Aşk masalı devam ediyor... MAFYA Ve AŞK 5 Komiser yardımcısı bir kadın ve Mafya'nın hiç başlamaması... More

TANITIM
Mavi
Bölüm 2
Tehlikeli oyunlar
Bölüm 4
Sonsuz girdap
Bölüm 6
MaviŞah
Bölüm 8
Bölüm 10
Gülüşlerinde saklı
Bölüm 12
Bakışları nimet
Bölüm 14
Kurban seçilenler
Bölüm 16
Aşktan Kaçış
Bölüm 18
Zamana adanmışlıklarımız
BÖLÜM 20
Aşkın kıyısında
Bölüm 22
Sendeki aşk değilmiş
Bölüm 24
Sevda çiçeğim
Bölüm 26
Sen eşittir ben
Bölüm 28
Yalnızlığa esir olduk
Bölüm 30
Ne güzeldik oysa biz
Bölüm 32
Gitme kal yanımda
Bölüm 34
Sona yaklaşırken
SON

Nazende

5.1K 415 407
By Sldakser

nazende: Nazlı, hoş, edalı anlamındadır.

Bölüm şarkısı: Sertap Erener - Gel Barışalım Artık

BÖLÜM 9

Nefes nefese ona bakarken hala şokun etkisindeydim. Oysa sanki hiçbir şey olmamış gibi bana kötü bakışlar atıyordu. Öpmüştü. "Artık eminim..." diyerek söze girdiğinde yakınlardan kıkırdama sesleri gelmişti. Aynı anda başımızı çevirdiğimizde iki kadın göründü aralarında konuşup gülerken bizi gördüklerinde susmuşlardı. Baştan aşağıya titrerken başımı öne eğmiştim. Onun gittiğini görsem de başımı kaldırmadım. Eminim artık demişti. Neyden emin olmaktan bahsediyordu.

Kadınlar sessizce lavaboya girip kapıyı çarptıklarında başımı kaldırıp buz kesmiş ellerimi yanan yanaklarıma götürmüştüm. Hem yanıyor hemen de terliyordum. Az önce ona katil diye bağırmıştım. Katilsin demiştim. Bunu bilmeme rağmen hem öpmesine izin vermiş hem de onu öpmüştü. Şu anda burada her ne olduysa karşılıklı olmuştu. Öyle kısa bir öpücük değildi. Tutku dolu bir öpücüktü, geriye çekilmesem ne olurdu bilmek dahi istemiyordum.

Başımı tekrar çevirdiğimde hayır demiştim. Bize nasıl alaycı bakışlar attıklarını gördüm. Ölürüm de onlardan yardım istemezdim. Gerekirse o evde sonsuza kadar yaşar yine de onlardan yardım falan dilemezdim. Sırtımı dayadığım duvardan ayrıldığımda üstüme başıma çeki düzen vermiştim. Köşeden döndüğümde küçükte olsa bir ayna görmem en büyük şansımdı. Aynada kızarmış yüzümü gördüğümde yutkundum. Yalnızca yanaklarımda değil dudaklarımda kızarmıştı. O an iyi ki ruj sürmemişim diye iç geçirdim. Kendime daha fazla takılı kalmadan geldiğim yolları geçtim. Kalabalığa doğru yürüdüğümde onu aramaya başladım. İçimden bir ses bas git dese de kapıda korumalar vardı. Kendimi daha fazla rezil etmeyecektim. Sonunda onu gördüğümde o da beni görmüş gibi başını çevirdi. Onunla tekrar göz göze geldiğimde kızarmıştım. Bu utanma duygusu da neyin nesiydi. Kendimi hayatımda hiç öpülmemiş gibi hissediyordum.

Başımı hafif dikleştirerek doğruca ona doğru yürüdüm. Yanına gittiğimde beni kısaca birine takdim etmiş bende soğuk şekilde gülümseyerek karşılık vermiştim. Kısa bir diyalogdan sonra yaşlı ada yanımızdan ayrılmıştı. Şahin bütün soğukkanlılığıyla yanımda dururken irkiliyordum. Hemen yanımıza bir kadın geldiğinde direkt Şahin'e odaklandı. Şahinle işveli şekilde konuşurken bana rağmen kur yaptığını anlamıştım. Şahin büyük bir incelikle beni takip ettiğinde ona odaklamaya çalışsam da bir türlü başaralı olamadım. Hala öpüşmenin etkisindeydim. Küçük bir öpüşme beni büyülemiş olmazdı. "Tatlım hiç buraya ait değil gibisin seni daha önce hiç ama hiç görmediğime emindim... Ve neden hemen gidecek gibi duruyorsun, elinde bir çanta bile göremiyorum." Üstümde hiçbir şey yoktu ki... O an gözüm elindeki fındık büyüklüğündeki çantaya gitti.

"Benim yanımda Şahin var, o yanımdayken herhangi bir şeye ihtiyacım olduğunu sanmıyorum. Ve şey senin çantan... İçinde akbil mi var, ancak akbil sığabilir diye düşündüm de..." Bunu sen istemiştim. Pek alınmış gibi durmazken bir yüksek sesle herkesi yemek için davet etmişti. Şahin elini belimde hissettiğimde ona bakmıştım. Bana gidelim gibisinden bakıyordu. Kadından müsaade istediğinde son anda ayaklarımın olduğunu fark edip yürümeye başladım. İnsanların yöneldiği büyük kapıya ilerlediğimizde bizi upuzun bir masa bekliyordu. Herkes masada yerini alırken gösterişli masanın büyüklüğüne takıldım. Aslında bir daha kısa ve gösterişsiz olsa kesinlikle ramazan sofralarına benziyor diyebilirdim.

Şahin sandalyemi çektiğinde gülümseye çalışarak oturdum. Hemen sağımdaki kel adama bakarken o da bana bakıp tebessüm etmişti. Karşımda da bir kadın ordusu var diyebilirdim. Şahin hemen sağıma oturduğunda onun yanında ki sarışın kadına göz ucuyla baktım. Hiç böylesine bir masa görmemiştim. Neden böyle bir oturma düzeni vardı. Bu davet miydi toplantı mı? Şahin kulağıma doğru eğildiğinde sesinden önce sıcak nefesi işime işledi. "İşte şimdi gerçek bir mafya babası göreceksin." İlerde hareketlenme olunca kıpırdanarak oraya baktım. Koruma ordusunun oluşturduğu koridordan eli bastonlu bir adam geliyordu. O an onu ton ton dedelere benzetsem de fazla karizmatik gelmişti. Herkese selam verirken başköşeye de durup kısa bir nutuk geçmişti. Şahinde ilerde böyle mi olacaktı. Onun herkese hükmettiğini düşünemiyordum. "bu kim?" dediğimde cevap beklercesine yüzüne baktım.

"Hamza Alkoçoğlu, şimdi sus ve sesini sakın çıkarma."

Alkoçoğlu mu? Malkoçoğlu gibiydi. Adamın soyadında bir asalet vardı. Ona bakmaktan çekinsem de ara sıra göz ucuyla bakıyordum. Bir anda öyle bir şey oldu ki onca mesafeye rağmen yaşlı adamla gözlerim buluştu. O anda bakışları bir şahinden farksızdı. Ona olan bakışları hemen yakalamıştı. Anında önüme dönerek yemeğe odaklandım. Yemek işkenceden farksızdı. Yemek uzun bir süre devam ettikten sonra yine o adamın sesini duymuştum. Misafirlerine bir şeyler derken bir anda gözleri bizden tarafı buldu. Ağzından Şahin döküldüğünde yanımda duran adama baktım. Adamın varlığı bile beni geriyordu. Belki de Şahin'in onu mafya babası olarak tanıtmasından dolayı ona fazla anlam yüklemiştim. Şahin tereddütsüz kalktığında kulağıma doğru eğilerek toplulukla hareket diyerek gitmişti.

O giderken aptal gibi arkasından baktım. Sanki o da bunu beklemiyormuş gibi gerilmişti. Acaba ona baktığım için mi yanına çağırmıştı. O adam gözlerime baktığında içimi okumuştu. Yaşlı kurt ne olacak... Herkes kalktığında bende onları takip ettim. Bulduğum alandan daha büyük bir alana geçtiğimizde çala müzik çok şeffaftı. Bir köşede durup onun dönüşünü beklerken kalabalıktan gülüşme sesleri geldiğini fark ettim. Ben buraya ait değildim. Benim burada ne işim vardı. Bir Mavi dediği anda irkilerek sesin sahibine baktım. Bana böyle neler oluyordu. Hayatımda hiç bu kadar hassas olmamıştım.

İbrahim bir süre bana sorular sormuş bende kısa ve öz cevaplar vermiştim. Uzakta Şahin'i gördüğümde onunda beni aradığını fark ettim. Tanıdık bir yüz görünce üstümden yükler kalmıştı. Bana doğru hızla yürürken yanımdaki sesle irkilmiştim İbrahim bir elini arkasına götürmüş bir elini de bana uzatmıştı. Sonradan bana dans edelim mi diye sorduğunu anladım. Onunla dans edersem Şahin ikimizi birden vururdu. Bir kez daha bana Mavi lütfen, dediğinde belimde tanıdık bir sıcaklık hissettim. "İki dakika yanında yoktum etrafını çakallar sarmış... İbrahim oltanı başka yere at, Mavi benimle dans edecek." İbrahim gülerek ellerini kaldırmakla kalmamış, affet patron demişti. "Mavi..." Şahin yürümem için beni kendine çekiştirdiğinde dans edenlerin arasına girdik. Ortada durduğumuzda elini belimden çekmeden diğer elimi tutarak dans diye vurgulamıştı.

"Ne? O adam sana ne söyledi? Yoksa başa sen mi geçeceksin?" O gittikten sonra tek düşüncem bu olmuştu. O başa geçerse neler oldu hiç bilmiyordum. Neden korktuğumdaysa zerre anlamıyorum. Beni kendine çektiğinde hiç bu kadar içten bir gülüş atmadığını düşündüm. "Bu gece herkes seni bana övüyor, Hamza Baba eğer genç bir delikanlı olsaymış kesinlikle seni elimden alırmış..."

"Ne?" Biraz yüksek söze girdiğimden sakin ol demişti. Beni kendine çekiştirdiğinde sıcaklığında kaybolmak istedim. "Bunu sana gerçekten söyledi mi? Peki sen ne söyledin? Yani ona ne cevap verdin?" Aklımda milyonlarca soru vardı. Bıyık altı bir kez daha güldüğünde onu bu defa ben örmek istemiştim. Aramızda bir çekim vardı ve ben bunun sebebini anlamıyordum. "Seni kolay bulmadığımı kolayca da bırakmayacağımı söyledim. Bunun karşılığında bir aferin aldığımı söyleyebilirim." Ya dediğimde yine gülmüştü. Biz dans ederken orta yaşlı bira dam yanımıza gelerek eş değişelim mi siye sordu. Onun kollarındaki kadını gördüğümde yüzüm düştü. Kadın fazla güzeldi. Sebepsizce kıskandığımda Şahin ona adıyla hitap ederek "Tercihim her zaman tek eşlilikten yana olmuştur," demişti. Yüzümde aptal bir ifade belirdiğinde gözlerimiz buluştu. Onun gözlerinde ani bir geçiş olduğunda gözleri neredeyse kin bağladı diyebilirim. Ondan sonra da dans bitmiş sonrasıysa sıkıcılıktan öteye gitmemişti. Şahin sürekli bazı adamlarla içli dışlı olup anlamadığım şekilde diyalog kurmuştu. Ben kıvranarak yeter artık demiştim. Gitmek istiyordum. Bunu sonunda anladığında geri dönüşümüz kaçınılmaz son oldu. Yolda bu defa yeler değişmiş bende televizyona bakmıştım o da bir şeylerle ilgilenmişti.

Geç saatlerde eve geldiğimizde kuru şekilde iyi geceler diyerek odasına çekildi. O günün sabahında olağandışı bir şey olmuştu. Sabah salona indiğimde salonun ortasında boyum kadar büyük televizyon vardı. Ona hayranlıkla bakarken çalışanlar kurulumun yapıldığını söyledi. Elimde iki kumandayı alarak bir süre olayı çözmeye çalışmıştım. Bu televizyon dev ekrandı ve ben akşama kadar uğraşmama rağmen çoğu özelliğini kavrayamamıştım. Hatta bir ara internete bağlanıp videolarına altına yorum falan yapar kurtulurum demiştim ama evde ya internet yok ya da kapalıydı. O gün geç saatlere kadar salondan ayrılmazken Şahin geldiğinde doğruca birilerini aramam gerektiğini söylemiştim.

Bana telefonunu verdiğinde sabırsız şekilde başımda bekledi. Önce abamla ve annemle konuştuğumda konuşmamız bir hayli sürmüş bu da onu delirtmişti. Konuşma bitinceyse yine kuru bir şekilde iyi geceler diyerek gitti. Ertesi gün ise bu defa Mircan'ı arayarak konuşmuştum. Bana telefonunu açan adam kim diye sorduğunda arkadaşım demişti. Bana ısrarla bebeği sorduğunda Cenk'in beni aldattığını bu yüzden de sinirlenip bebeği aldırdığımı söylemiştim. Duyduklarına çok üzüldüğünü söyleyerek demek burnunu sen kırdın gibisinden konuşmaya devam ederken Şahin Bey gözlerini devirince mecburen telefonunu ona verdim.

Her gün biriyle konuşma bahanesiyle telefonu almasam benim yanımda iki dakika bile durmayacaktı. O davetin üstünden bir hafta geçmesine rağmen aradaki buzlar erimek bilmekti. Sabah onu görmüyordum, akşamsa hep geç geliyordu. Yine bu gece gelmemiş hatta ilk defa bu kadar gecikmişti. Bende vakit geçsin diye kış bahçesinde kitap okuyup duruyordum. Günler boş ve sıkıcı geçerken onun aleyhine tek bir delile bile kavuşmadım. Anlaşılan hiçbir şey de bulamayacaktım. Oturduğum yerden uyku moduna geçerken Rıdvan göründü. "Mavi Hanım..." Sesiyle yerimden doğrulduğumda evet, dedim. Kapıda durmasına rağmen içeriye girmiyordu. "Şahin Bey geldiler, artık odanıza çıkmanız gerektiğini söylediler, Siz eve girene kadar burada bekleyeceğim."

Nasıl ye neden? Hem ne zaman eve gelmişti. Kış bahçesinden çıkınca ona bakmak yerine odasına baktım. Pencereden içerisi görünmüyordu ama orada olduğu aşikardı. İyi ama burada durmam ne gibi bir sorun olabilirdi. Hem o hangi ara eve gelip emirler vermişti. Sanki burada uyusam birileri bana saldıracaktı. Belki de uyumadan önce nerede uyduğumdan emin olmak istiyordu. "İyi geceler..." Rıdvan da iyi geceler dilediğinde doğruca yukarıya çıktım. Koridorda durup odasına gitmekle gitmemek arasında gelip gitmiştim.

Gitsem ne olacaktı ki... Doğruca odama gidip uyumaya çalışsam da uyuyamadım. Ertesi sabah sırf onu yakalayabilmek için erkenden aşağıya indim. Tam da tahmin ettiğim gibi kahvaltı yapıyordu. "Günaydın..." Beni gördüğüne şaşırmış gibi baktıktan sonra kısaca sana da demişti. Yerime oturduğumda derin bir çektim. "Anlaşılan o ki şu sıralar çok yoğunsun..." Yine ne pislikler yapıyorsa yoğum olmalıydı. "Evet," diye düz bir sesle cevap verdiğinde ellerimi yumruk attım.

"Ben bu oyundan çok ama çok sıkıldım Şahin Korkan, artık bir son vermenin zamanı gelmedi mi?"

"Ne oyunu?"

"Ne mi? Senin karşında çocuk mu var?" Arkama doğru el hareket yaparken kadınlar geri gitmişti. "Ben çok sıkıldım tamam mı artık ne olacaksa olsun ya beni öldür a da bırak..." Bana boş gözlerle bakınca dişlerimi sıktım. "Bana aptal bir televizyon aldın diye aylarca burada kalmaya tahammül edebileceğimi düşündün, ben buradan bu evden çok sıkıldım. Ben işimi özledim Şahin, sen özgürce işine gidip gelirken ben süs köpeği gibi senin dönüşünü bekliyorum. İlk zamanlarda hiç değilse beni insan yerine koyar konuşurdun ne bileyim hiç değilse sorularıma cevap verirdin. Artık kuru bir iyi geceler diyip kendi dünyana çekiliyorsun, İnan beni bir odaya kilitleseydin bundan az sıkılmazdım. Bu evde artık boğuluyorum. Artık insan içine çıkmak istiyorum. Kuklalarından başka insanlar görmek istiyorum. Elbette senden zengin değilim, her zaman dışarıda yemekler yemezdim ama hiç değilse arada arkadaşlarımla dışarıya çıkıp bir iki lokma yerdim. Ben bunaldım beni anlıyor musun?"

"Anlıyorum..."

"Bu kadar mı? Sen cidden benim aklımla alay ediyorsun. Şahin beni dışarıya çıkar aksi takdirde şu saniyeden sonra ağzıma tek bir lokma almaz ölüm orucuna girerim. Yemin ederim, sen beni dışarıya çıkarmazsam ağzıma bir damla su almaz evinde ölür giderim. Bakalım o zaman ne yapacaksın?" Derin bir nefes aldığımda çok ciddiydim. Beni bir gün daha insan içine çıkarmaz ölü orucuna girerdim. "Ben senden düz basit cevaplar istemiyorum Şahin Bey, ben basit ama sade hayatımı geri istiyorum. Son sözümde de bu!"



YENİ BÖLÜM İÇİN KALPLERİMİZİ ALALIM.

İnstagram: Sldakser




Continue Reading

You'll Also Like

268K 14.2K 47
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
1.8M 48.9K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
1.2M 111K 45
~Bu kitap tüm zorluklara inat aşkından vazgeçmeyip aşkı için savaşanlara ithaf edilmiştir.~ -------------------------- "Aşk mıdır beni,sana bu kadar...
45.5M 2.1M 85
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...